• uyusturucu ile mucadeleye "savas" adini takarak prim kazanmak ve yontemlerde asiriya kacisi kanuni hale getirmektir amac. netekim bu taktigin daha da ileri goturulmus hali "war on terrorism" olayinda gorulmustur. bir suru kisisel ozgurluk yitirilmistir amerika'da.
  • kardeşi war on terror ile beraber kazanılamayacak, ve tam olarak da bu sebepten açılmış, kazanılmaması gerekli ve şart olan bir ahir zaman savaşı. yönetici sınıf'ın kadrolu çalışan'ı devlet'in kolluk gücü ve içtüzüğü olan yasaları dahilinde değerlendirilen, psikoaktif maddeler kullanan kişilerin kendiler ve çevrelerine verdikleri, verecekleri, verebilme ihtimalleri bulunan maddi, manevi zarar ve yıkım'dan çok ilgili maddelerin, ilgisiz gibi görünen diğer maddelere yönelik asimetrik bir haksız rekabet sağlaması, üretim ve tüketim ilişkilerini sikip atma konusundaki başarısı sebebiyle bu ilişkileri düzenleyerek ayakta tutan yasaların dışına itilebilmiştir ve hala o ortak korku sebebiyle orada tutulabilmektedir. bu durumda war on drugs denen hal serbest piyasa ekonomisi ve bireysel mutluluk arayışı itikatı üzerine kurulmuş her türlü sistemin de hiç bir haklı gerekçe gösteremediği diğer hallerde olduğu üzere (ırak işgali, vietnam işgali, 1. ve 2. emperyalist savaşlar) ancak savaşlaştırılarak kamuoyunda yerini alabilmiş ve almak zorunda olmaklığa (merhaba gero) itilmiştir.

    temelinde uyuşturucu ve psikoaktiflerin zararı olmamasından çok, zararının yönelimi ve kapsamı ile harbe çalan bu iktidar baskısı, o iktidar'ın altında kalan bir jenerasyon tarafından uyuşturucu'nun diğer satın alınabilir meta'larla olan nitel paralelliği ile değil, uyuşturucu'nun faydaları ve güzellikleri karşı argümanlaşması ile münazara masasına oturtulmuştur, ne yazık ki, oturtulmaya da devam edilmektedir. 50'lerin amerika'sının tüketim toplumu mühendisliği konusundaki başarısının tüketim konusunda bir çeşitlilikle açılmasından doğan uyuşturucu kültürünü de, beraberinde gelen olumlu, olumsuz her türlü dönüşüm ve yargıyı da bu gerçek kapsama alanı dışında irdelemek, savaşılan şey'in tüketim toplumunun dev aynasındaki aksinden başka bir şey olduğunu varsaymakla mümkün oluyor. olmuyor yani.

    tabi bu arada bunları da sözlüğe ancak bu şekilde yazabiliyorsak, tck da her türlü konuda takır tukur müdahale hakkını elinde tutuyor oluşundan bağımsız düşünemeyiz. götümüze girebilir'e uzun süredir ilenmemiştim, yine ileneyim: war on burjuva yasallığı!
  • ilk kez 1971'de richard nixon tarafından kullanılmış. kazanılamayacak bir savaş olduğunu demokrattan cumhuriyetçiye herkes biliyor ama amerika'nın her türlü savaş konusunda temel prensibi haline gelen "mantıksız da olsa, zarar da etsek durmayacağız" sloganıyla devam ediyor. şimdi de bunun yenisi var (bkz: war on women)
    bu sefer de cumhuriyetçiler yok canım daha neler olur mu öyle şey diyor ama geçen yasalara bakılırsa bu ülkede kadın hakları diye bir şey kalmamış bu adamlar yüzünden. 9/11dan sonra amerika eskisi gibi değil.
  • penn and teller s bullshit in bir bölümünde neden bullshit olduğu anlatılan hede.

    http://www.youtube.com/watch?v=mkytk0s7zuw
  • artık uyuşturucuların zafer kazandığını açıklaması lazım. abd'nin acayip maliyetli dış politikasının kılıflarından biridir (diğeri war on terror). yakında abd bu cepheleri terk edip yeni bir savaş açacak gibi görünüyor.
hesabın var mı? giriş yap