*

38 entry daha
  • zeytinyağlısı için:

    efendim, salamura yaprağı daha önce test edip onayladığımız yerden almak elzem bir kere. (bu sadece z. yağlı için değil, o ayrı)
    hiç denememiş olsam da, kadıköy'de bir çarşı var ya peynirciler manavlar falan var hep. oradaki yaprakları her gördüğümde beğenirim gayet.

    (araya sıkıştırıverilen edit: balık pazarı'na konsolosluğun oradan girdiğimizde, sol tarafta petek var, turşucu. önce referans aldım, sonra gittim kendim gördüm, sarmadan yiyesim geldi diyeyim... aynı pazarda yaprak satan bir iki yer daha var ama petek'inki açıkça güzel. kilo 7 milyon.)

    sarmamızın içini hazırlamadan önce, yaprakları bir iki kere sudan geçirip biraz da suda bekletmekte fayda var. salamura diyoruz, tuz diyoruz zira.

    sonra efendim, yarım kilo yaprak için yeterli gelmeyecek de olsa, ona yakın miktarda yaprağa yetecek kadar malzemeyi şöyle hazırlıyoruz:
    normal yemeğe koyduğumuz soğanlardan 2 tane, ya da daha küçüklerinden 3 tane; artık soğanı ne kadar seviyorsak... alalım robottan geçirelim. incecik olsunlar.
    kızgın zeytinyağında çevirelim kendilerini ama aman az yağlı olsun, aman light olsun diye düşünmemek lazım. z. yağı tadı mühim bir şey.
    dolmalık fıstığmızı da ekleyelim...
    soğanlarımızı çevirince, ki bu esnada fıstıklarda da hafif bir renk değişimi oldu zaten, bir büyük su bardağı kırık pirinci, tabii ki yıkadık kendilerini önceden, ekleyelim.
    kavuralım uzun uzun. tel tel olsun pirinçler.
    bu esnada baharatlarımızı unutmayalım: yenibahar, karabiber, tuz, nane, istenirse az da kekik. hah unutuyordum, 1 ya da isteğe göre 2 çay kaşığı da toz şeker.
    tuzot gibi şeyler de fena olmuyor.
    bir de eğer bulabilirsek, poy da ekleyelim, "nerede z. yağı orada poy" diyerek yaşayalım şu hayatta.
    lakin baharatları (özellikle yenibaharı) koyarken korkak davranmamamız lazım. pirincin rengi kararırken çekinmeyiniz, aman çok mu oldu demeyiniz. sonra pişince bembeyaz olacak zaten yine. tadına bakınız, evet olmuş bu diyene kadar ekleyiniz.
    ama yaprağın tuzunun tam gitmemiş olması ihtimaline karşı tuzu az koyma fikri de gayet mantıklıdır.
    sonracıma, tüm bu malzemeyi hemhal edince, pirinci ölçtüğümüz bardak kadar suyu gezdirelim üstünde, ağzını kapatalım, orta ateşte (kaynayınca kısabiliriz) suyunu çekene kadar ocakta koyalım.
    suyunu çeksin, soğusun, yapraklarımızı sarıverelim...

    tencerenin altına yaprak döşemek iyi oluyor, yaprağın kendi ekşisini veriyor yemeğe. yapalım bunu.
    sonracıma, sarmalarımızı tekeeer teker, özenerekten dizelim.
    ne kadar su koyduğmuzu söyleyemicem ölçmedim. ama üstünü örtecek kadar değil, daha az su koyalım tencereye.
    eğer ekşiyle aramız iyiyse bir limona kadar sıkabiliriz, bir miktar limon sıkıp dökelim.
    zeytinyağı gezdirelim üzerinde.
    vee en mühimi... tüm bu emeklerin boşa gitmemesi açısından, sarmaların üzerine ters bir tabak kapatalım. ağırlık koymazsak dağılabilir bu sarma dolma taifesi...
    kaynayınca kısalım altını
    ne kadar pişirdiğimizi hatırlamıyorum, ara sıra üstten bir tane alarak pişme durumunu test edelim.

    (yeni bir edit daha: kısık ateşte 40 dk'da pişti dün.)

    piştikten hemen sonra yenmemeli bu z.yağlı yemekler.
    üzerindeki tabağı alıp, tencerenin kapağını açık tutup, dinlenmeye bırakalım.
    ılısın biraz, kendine gelsin.
    altını söndürdüğünüzde sarmalar size boş boş görünecektir, işte bu dinlenme sonrası yemek kendine gelir ve sarma hacmini bulur.

    yumulunuz.
    afiyet şeker olsun efendim.
483 entry daha
hesabın var mı? giriş yap