• komşuya giderek haftanın dedikodularını kritiğe almayı hedefleyen annenin "sizleri de unutmuyorum yemeğinizi yapıyorum ama en azından altını söndürebilirsiniz." temalı istek cümlesi, yerine göre emir olabilir.

    daha garibi ise annenin yarım saat içerisinde gidip geleceğini ifade etmesidir ki neden çocuk kapatıyor o zaman ? keh keh.
  • ben beş dakika sonra geleceğim diye devam eden cümle..
  • devamı "aman ha sakın unutma bak. yemek yanar. dahası ev yanarrrrr!" cümlesidir. yine de evdeki kişiye güvenilmez yarım saat sonra telefon edilip o ocak kapattırılır.
  • sürekli yaşanmış rutine binmiş olaydır gençlik yıllarında. hep unutulur. şansınız varsa, söylenen süreden hep 5 dakika sonra hatırlarsınız panikle mutfağa koşarak kapatırsınız.

    anne görevi vermiştir fakat size aklınız 5 karış havada muamelesi yaptığı için içi de rahat etmez. sizi arar ve görevin sonlanıp sonlanmadığını teyit eder. iyi de yapar.

    hiç bir kontrol yapılmamış ve unutulmuşsa panik hali başlamıştır artık, allah kolaylık versin.

    yeni bir vukuata kadar başınızın eti yenecek demektir. mutfağa sinen yanık kokusu da cabasıdır. isteseniz bile olayı örtbas edemezsiniz.
  • %99 ihtimalle unutulup uygulanamayacak olan tembih sözüdür.

    zira birisi size bunu söylerken siz de bir isle mesgulsunuzdur. o an tamam hallederim, merak etme gibi otomatik yanıtlar verirsiniz. muhtemelen yanik kokusunu alınca; fiyuuuuu ben ocagi kapatacaktım ya" diye tabanı yanik it gibi koşarsınız.
  • hem emir hemde tehdit içeren klasik bir anne sözüdür . komşuya giderken ocaktaki yemeğin geleceğini sana bırakır ve sende bunu unutup yemeği yakarsan güzel bir dayak yiyeceğinin habercisidir.
  • "ocağın üstünde alev alev yanıyormuşçasına duman çıkaran tencere."

    90'lı yılların başları, televizyona bağlanan atarilerin evlere girdiği, annemin de ben atari başında bitkisel hayat yaşıyorum diye biraz daha rahat ettiği zamanlar. zira ben bitkisel hayatta değilken oldukça hayvansal yaşıyordum. yani çok da uslu bir çocuk değildim.

    atari varken annem beni atariye teslim edip rahatça ev işlerini ve çarşı-pazar işlerini halledebiliyordu.

    yine bir gün ben atari karşısında transa geçmişken evdeki işlerini bitirip ocağa yemeğini koyup bizim sokakta kurulan semt pazarına ve yakında oturan teyzeme gidecekti yani gidecekmiş ben tam hatırlamıyorum.

    hayal meyal bunu söylediğini hatırlıyorum sanki:
    yarım saat sonra ocağın altını kapa

    ne kadar süre daha oyun oynadım bilmiyorum. bir süre sonra elektrik kesildi. oyunumun yarım kalmasına da üzülüp koltukta bir başıma oturmuş "ne yapsam ne yapsam" diye düşünürken telefon çaldı. arayan annemdi. onun hala teyzemde olduğunu, babam geldiğinde de ocaktaki yemeği yiyebileceğimizi ve oraya geçebileceğimizi söyledi. ben ne yemek yaptığını sorduğumda ise annem durumu anlayıp telefonda bağırmaya başladı. korkudan telefonu kapatıp hemen mutfağa koştum.

    mutfakta göz gözü görmüyor, ocağın üstündeki tencereden kapkara dumanlar çıkıyordu. bütün mutfağın duman altı olması yetmiyormuş gibi ocağın olduğu taraftaki duvar da isten simsiyah olmuştu.

    5-10 dakika sonra annem geldi. ben de güzel bir dayak yiyip kendime geldim. atarim de uzun bir süre oynanmamak üzere kaldırıldı.

    ta ki kardeşimin üstüne kolonya döküp yakana kadar.
  • emir kipinde işitildiğine göre evde bir sike yaramayana buyurulmuş görev.
  • yarım saat yine iyiymiş. telefonun alarmını kurarsın unutmazsın. bir keresinde annem 10 dakika sonra ocağı kapatırsın deyip çıkmıştı. 10 dakikayı da unutacak değilim ya salak mıyım dedim alarm falan kurmadım ve tabi ki unuttum. 1 saat sonra yanık kokusuyla farkedip ancak kapatmıştım. tencere falan kullanılmaz hale gelmişti.

    hala aklımı kurcalıyor, neden 10 dakika daha durup öyle gitmezsin be anne. (bkz: annelerin tuhaf davranışları)
hesabın var mı? giriş yap