• ara ara bilgisayarıma yükleyip oynadığım oyun. hani sıfırdan kendini geliştirip muhteşem bir imparatorluk olan o minicik başlangıç noktası, sağdan soldan rakiplerinin alanlarını ele geçirip oraya mis gibi yerleştiğin o an, ip gibi düzenli bir medeniyetin yükseldiğini gördüğün o baklava dilimi harita, yanyana koyduğun ve bakmaya kıyamadığın, her biri işinde gücünde olan ve emrettiğini harfiyen yapan düzgün insanlar... lan yoksa ben?*
    ve ardından gelen "her yeri de aldık zaten. neyse sileyim ben bu oyunu bari" hissi.
  • saat de geç oldu yat uyu istersen.
  • age of empires'da da diger strateji oyunlarinda oldugu gibi (ozellikle en zor ayarinda oynarken) haritanin karanlik yerlerine bakip bakip lan ben yoksa geri mi kaliyorum diye hisseder sonra da isci basip hem dogal kaynaklarin hem de ekonominin am*na koyar, sonra da her sey kotu giderken de gelecegi gorup en son topladigim 5-10 isciyle odun toplaya toplaya o uzaktaki kucuk adaya yerleserek yeniden guclenirim.

    o 5-10 isciyle yeniden firkateynler kurup once denizleri sonra da tum kitalari ele gecirince lan ben yoksa bu bilgisayarin dusunemedigi noktalardan dolanabilen bir zekaya mi sahibim diye dusunurum.

    tabi bunlar yillar yillar onceydi. (bkz: age of empires 3)
hesabın var mı? giriş yap