• minare boyuyla, dev sopasıyla, cüppesi, kavuğu ve metrelik sakalıyla yedi çobanlar çiftliğinin baş belası.

    safa geldin merhaba
    boyu bir tûba baba
    hele gördük bir daha
    yoluna canlar feda
    gulyabani babamız
    bizim ulu atamız
  • (bkz: wendigo) ahu ceylan demekse, gayet de geyik kafalı biri ahu baba olabilir.

    aynı zamanda skinwalker denilen yaratıkların da ters ayaklı olmaları ve cinlerle ilişkisi tuhaf bitch.
  • romanda gulyabani'ye çiftlik halkı tarafından edilen enteresan hitap.
  • 17. asırda yetişen bektaşî şairlerindendir. asıl adı ali’dir. diyarbakır’da doğdu. ali emirî merhum «tezkire-i şuarâ-yi âmid» de onun karaoğlu namiyle şöhret kazandığını ve gayet güzel bir sese mâlik bulunduğunu söylüyor. ihtiyarlığında baba âhû lâkabiyle şöhret kazanmış bulunan bu şairin 4.murad ve 4.mehmed devirlerinde yaşadığını hammer de bildirmektedir. bir takım destan, koşma ve nefesler vücude getiren âhû’nun 17. asırdan itibaren yazılan bazı mecmualarda şiirlerine de tesadüf edilmektedir. bu maruf saz şairinin «âşık musikisi» üslûbunda besteler de vücude getirdiğine muhakkak nazarıyla bakılabilir. birkaç nefesini dercediyorum:

    ikrar verdim dönmem elest bezminden (1)
    verdiğim ikrarı imandan aldım
    başka seyran gördüm çeşmim neminden
    mahabbeti (2) ben ol seyrandan aldım

    nârü badü âbü hâkden halkoldum
    kendi kendim ana rahminde buldum
    devir (3) tamam oldu dünyaya geldim
    bu ibret namesin cihandan aldım

    bildiğim unuttum eylerim feryat
    dert budur dil dönmez (4) isterim imdat
    tekrar ile talim etti bir üstat
    dersimi mektebi irfandan aldım

    cangözü gafletten açıla düştü
    ikilik birliği güç ile geçti
    hazinei hakka elim ulaştı
    lâl ü gevheri mercandan aldım (5)

    nefes sunup akla verdim pendimi
    uyandım gafletten çözdüm bendimi
    ol hâl ile teslim ettim kendimi
    sonra kendi kendim men andan aldım

    bu bir gizli sırdır (6) kimse duyamaz
    sofî aşkın (7) katarına uyamaz
    değme zergerler hoş baha (8) koyamaz
    bu dürr-i yektayı ummandan aldım

    dünyadan el çektim erkândır işim (9)
    çeşm-i pürhunumdan akıttım yaşım
    pirlere hediye eyledim başım
    ol yeşil bayrağı selmandan aldım

    acep görünmezler (10) bilmem nerdedir
    gerçeklere ayan bize perdedir
    esrarı hakikat (11) gizli yerdedir
    hakikati şahımerdandan aldım

    âlem baştan başa bir seyrangâhtır
    gir gönül şehrine gör ne dergâhtır
    bu bir gizli sırdır kudretullahtır
    yazılı defteri divandan aldım

    çalış bu girdabın çık karasına
    dermanı bulasın dil beresine (12)
    merhem emolur mu (13) aşk yarasına
    bu ilmi hikmeti lokmandan aldım

    hakikat sözüne hile katmazam
    her kişiye sırrı (14) beyan etmezem
    bilinmeyen yerde cevher satmazam
    ben bu nasihati bir candan aldım

    gerçi hata ile isyanım çoktur
    kalbimde benliğin eseri yoktur
    zebur tevrat încil dört kitap haktır
    ledünnü âyet-i kur’andan aldım

    şeriat sancağı geldi dikildi
    marifet yoluna nurlar döküldü
    hayır himmet (15) oldu gülbank çekildi
    tarikat kemendin erkândan aldım

    marifet (16) yolunda gör savaşımı
    gözümden akıttım kanlı yaşımı
    pirler meydanına (17) koydum başımı
    icazet verdiler meydandan aldım

    mûsaya tecelli göründü tûrda
    mestedip aklını şaşırdı (18) nurda
    enelhak sırrını görüp mansurda
    hakikat kemendin gerdandan aldım

    eğnime giymişim köhne abayı
    anınçün severiz âl-i abâ’yı (19)
    kimden aldım dersen bu vesâyâyı
    ismail’e inen kurbandan aldım

    gel düşünme akla sığmaz bu ilim
    bir ulu dergâha uğradı yolum
    kudret haznesinin miftahı dilim
    bilmeyenler sanır dükkândan aldım

    müminlerin elde olur beratı (20)
    mümin olan anda bulur necatı
    miraçtan indirdi savm u salâtı
    hak budur (21) hazreti kur’ândan aldım

    âhu’yum utandım (22) kendi sözümden
    mestolup türaba düştüm özümden
    kanlı yaşlar akar oldu gözümden
    macerayı çeşmi giryandan aldım

    (1) bezm -i elest’den: nüsha.
    (2) bu sohbeti: nüsha.
    (3) müddet, yaprağı: nüshalar.
    (4) hergiz: nüsha.
    (5) lâ’l ü gevher kân-ı mercandan aldım: nüsha.
    (6) iştir: nüsha.
    (7) ehl-i aşkın: nüsha.
    (8) d eğm e gevherleri hurca: nüsha.
    (9) gör ki bu âlem de aşka telâşım: nüsha.
    (10) mahabbet görünmez: nüsha.
    (11) mahabbet esrarı: nüsha.
    (12) derman da sırr olmuş derd arasına: nüsha.
    (13) merhem em olur mu: nüsha.
    (14) her kişiye sır: nüsha.
    (15) hayra niyyet: nüsha.
    (16) hakîkat: nüsha.
    (17) pirlere hediye: nüsha.
    (18) götürdü: nüsha.
    (19) ezelden severiz biz murtezâ’yı: nüsha.
    (20) mü’minin elinde budur berâtı: nüsha,
    (21) bilür: nüsha.
    (22) unutmam: nüsha.
  • (bkz: gulyabani)
hesabın var mı? giriş yap