• apaçiler üzerine en tutarlı yazıyı yazmıştır

    o apaçiler bir gün gelir...

    hürriyet 1 ocak sayısını taksim’deki tacize ayırarak manşetini atıvermişti: “33 apaçi gözaltında.” yani radikal kültürcülüğüyle sorunu adlandırmış, hürriyet ise bunun üzerinden koca bir kesimi ihbar etmiş oluyordu. artık sorun tacizi yapan şahıstan çıkmış, bir kültürel set içine alınıvermişti. ne kadar da kolay!

    bir süredir medyada ve akademide apaçi diye kodlanan alt sınıf (varoş olarak da adlandırılan) gençlerine dönük ilgiye şahit oluyoruz. internette videoları tıklanma rekoru kırıyor, cep telefonları apaçi melodileriyle çınlıyor. peki kim bu apaçiler diye sorduğumuzda cevabı radikal gazetesinden almış oluyoruz. eyüp canlı radikal’de ilginç bir eğilim oluştu. taraf’ın hayat tarzı üzerinden sıkıştırmalarına karşı, sanki bir görevmişçesine akademisyenleri ve kültürel çalışmalara meraklı acar editörlerle başak şehir, endişeli modernlik gibi kodlamalar üzerinden kavram üretimine girişildi gibi… bunu son örneği de internette uzun süredir yeni orta sınıflar tarafından ve üniversite öğrencileri tarafından dalga geçilecek bir kült olarak apaçi kodlaması oldu. radikal berrin karakaş’ın 90’lardan miras alaycı diliyle 27 kasım tarihli radikal’de “apaçiler’in kopuşu” adıyla bir magazinle konuya müdahil oldu. aktüel tabii ki boş durmadı ve o da konuya el attı. artık yeni bir kült tiplememiz olmuştu. karakaş’ın tanımlaması soruna nasıl bakıldığını açıkça ortaya koyuyordu. “neşelenince 'apaçi marşı' eşliğinde dans ediyorlar, dertlenince müslüm'den ferdi'ye damardan gidiyorlar hayatın üzerine. mardin'den samsun'a, anadolu'nun dört yanından göç etmiş, şehrin kıyısında takılan 'yeni serseriler'le konuştuk” diyordu editörümüz. ve devam ediyordu, “ankara’da sürüsüne bereketti, istanbul’da zeytinburnu olivium, mecidiköy cevahir gibi avm’ler, bakırköy sahilleri, sefaköy’ün bodrum kat kulüpleri takıldıkları yerlerdi. apaçi arıyorsam, oralara gitmeliydim. bayram zamanı taksim’e baksam bile yeterdi. tek tatil günleri pazarlar, en sık görüldükleri günlerdi. net âlemi new york sokaklarından bostancı’ya, yıkılıyordu ‘apaçi marşı’ eşliğinde danslarla. facebook’taki “her güne bir apaçi” sitesini de ziyaret etmeliydim. tüm bu ön araştırma sürecinde kendimi apaçi avında kovboy gibi hissettim. her gün bir ‘apaçi’nin resmine bakıp eğlenenlerden, ‘apaçiler’ var diye bayramda taksim’den uzak duranlara ne çok kovboy vardı… haklarında herkesin bir fikri vardı. kimine göre bir zamanların ‘kıro’ları ‘apaçi’ adını almıştı. kimilerine göre bunlar ‘varoş’un ‘emo’larıydı. kimilerine göre, yılbaşılarda taksim’de kadınları sıkıştıran abazanlardı.” buradaki kodlama o kadar açıktı ki, hürriyet 1 ocak sayısını taksim’deki tacize ayırarak manşetini atıvermişti: “33 apaçi gözaltında.” yani radikal kültürcülüğüyle sorunu adlandırmış, hürriyet ise bunun üzerinden koca bir kesimi ihbar etmiş oluyordu. artık sorun tacizi yapan şahıstan çıkmış, bir kültürel set içine alınıvermişti. ne kadar da kolay!

    alt siniflari kodlamak
    alında apaçi diye kodlanan gençleri anlamak hiç de zor değil. sadece kültürcülüğün, kod ve kılavuzun dışında birazcık sınıfsal bakmak yetiyor. tanımlanan gençler çoğunlukla alt sınıflardan, yoksullardan gelen, kentin varoş diye tabir edilen coğrafyalarından merkeze akan gençler. kıyafetleri ise kendilerinin de overlokçu ve son ütücü olarak çalışarak katkıda bulundukları, “çakma” giysi ve ayakkabılardan oluşuyor. maalesef berrin hanım sizin gibi orijinaline para verecek kadar kazanamıyorlar. ya da deri converse giyemiyorlar; ya da rocker ve gotik takılamıyorlar; tünel’de tekila atamıyorlar. birçoğu lise terk ofisboylarınız, ya da pizzalarınızı getiren motokuryeler oluyor. ekşi sözlük’e entry giremiyorlar. apaçi kodunun ana akım medya tarafından sahiplenilmesi, doksandan sonra ele geçirilen maganda ve zonta tanımlamısıyla akrabalıkları ortada. maganda, adı söylenmese de gizliden kürtlüğü ve orta yaş üstü erkeği kodlasa da, apaçi, neredeyse 15-25 arası, sayıları her geçen gün artan, güvencesiz fazlasıyla genç, hatta ergen bir sosyolojiyi kodluyor. yani kodlama daha alt yaş gruplarına inmiş. bahsettiğimiz genç kesim, elbette hafta sonları ceplerinde 2-3 kuruşla kentin merkezlerine inip, alışveriş merkezlerine dalıp, sizin medyalarınızda parlatılan 90 sonrasının cinsel özgürlüğünü sadece seyrederek ve hınçlarını büyüterek çekirdek de çitliyorlardı. okan bayülgen hırçın diliyle dalga geçse de; zeki clubber reklamcılar, “çitliyo” diye markalar apatsalarda… ayrıca ivedik’e bayılıp, uzak seyretmiyorlardı. bal gibi sinema da yapıyorlardı işte. elbette sorunlulardı, bazen güvenilmezlerdi, her an sizin plazalarda mizanpajını yaptığınız 3. sayfalara kahraman da oluverirlerdi. oluyorlar da zaten… hatta manşetlerinize. siz hâlâ “yoksul ama onurlu” masallarına mı inanıyorsunuz, mutena yaşamlarınızda. aslında yapılan, bazen iyi niyetle de olsa alt sınıfları görünür kılmak, ve tatlı orta sınıflılığımızın yumuşak minderlerine güvenle gömülmek. ya da hayat tarzı kaşıyıcılığı yapmak! ama o kadar da güvende olmayalım bence! ama anlayalım. çünkü bir gün orijinal ayakkabılarımızı başımıza geçirebilirler. ve haklı da olurlar!

    apaçi nedir? (*)
    yoksul ortamlardan çıkıp, var olmayan gerçekliklerine arabesk yaşamı sentezleyen kronun dingil versiyonlarına verilen ad. sorun, değişik hayat istemelerinde değil, bu hayatı kendilerini kandırarak ve başkalarına zarar vererek gerçekleştirmelerinden kaynaklanır.
    çevremizde bol bol görülen bir insan türüdür bunlar. genelde olmayan şeyleri var gibi göstermek'tir amaçları. ya da parayı ota boka yatırırlar. aslında dötlerinde donları yoktur genelde ama üzerlerinde diesel görünümlü pantolon vardır. ya da altlarındaki arabanın kendine hayrı yoktur aslında ama öyle bir görünüm vermiştir ki bu apaciler uçacak zannedersiniz. ya da sigarayı sağdan soldan otlanırlar ama zippo çakmak taşırlar. son model telefon taşırlar ama kontörleri hiç olmaz. vs vs uzar da gider.
    apaçiler, mutlaka son model telefonları, ünlü markaların imitasyon kıyafetleri, saçlarını gereğinden fazla jölelemeleri, erkeklerin saçlarına son zamanda moda olan makine ile en az 2 çizgi çektirmeleri, mıknatıslı küpeleri ve fason ray-ban gözlükleri ile tanınırlar. tek yaşamaz, en az iki kişilik grup kurarlar. zehirli türleri akdeniz’de bulunurken bunlardan en tehlikelisi dil öğrenebilmiş olanlarıdır, bunlardan bahsedelim.

    (*) webhatti.com sitesinden aşağılayıcı bir tanımlama

    ali şimşek
    http://www.birgun.net/…80&year=2011&month=01&day=04
  • ekşi sözlük için "yeni orta sınıfın billurlaştığı yer" demiş insan. anlayanların beri gelerek bir koli el örgüsü kazakla karaiplere gitme fırsatı için noter huzurunda yapılacak çekilişe kadar yeni orta sınıf üzerine birer makale yazmaları rica olunur.
  • benim bu 'adam' ile karşılaşmam 13 haziran 2015 tarihinde salt galata da gerçekleşen barış acar'ın verdiği bi konferansta olmuştur. konferans'ın sonunda soru-cevap kısmında kendini ukala biçimde gösterdi sağolsun. ukala diyorum çünkü konferans ile alakası olmayan bir tartışma çıkardı salonda, sataşma da denebilir. konferansın konusu türkiye'de geç avangart ve sanat tarihi idi. uzmanı olduğum konular değildir ikisi de. ama bir sanat okulu mezunu olarak ve avangart denilen kavramında meraklısı olduğumdan, etkinliğe bir arkadaşım ile gittim. dinledik çok genel bir anlatıma sahipti konferans. anlatıcı baştan da soyledi, çok detaylı bir konu olduğunu mevzusunun bi saatte anlatılamayacağını ancak bir giriş yapabileceğini bu yüzden mazur görmek gerek. bir bucuk saatlik bir etkinlikte herifin 10-15 yıllık araştırmalarını bir çırpıda anlatmasını bekleyemessiniz. bütün okuduğu kitapların,tezlerin,makalelerin adını ya da başlıklarını söylese birbucuk saat sürer.her neyse beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz. barış acar kişisi naif bir üslup ile anlatımını yaptı bitirdi soru cevap kısmına geçildi. bir iki sorudan sonra bu bey de aldı mikrofonu. öncelikle avangart diye birşeyin olmadığı gibi bir cümle etti. konuşmasının(aslında soru sorması gereken bir andı bu an) devamında da anlatıcının yaptığı araştırmaların ve bunlar sonucunda vardığı yargıların tamamiyle yanlış olduğunu ima etti yahut direkt söyledi(kavgada söylenmez lan gülerler adama). ukala ve saygısızca geldi bana tavrı.sonuçta konuşmacı bir akademisyen,okumaları ve çıkarımları üzerinden bir sunum yapıyor. e be adam sen de 'akademisyenmişsin' herkes senin gibi düşünmek zorunda değil bunu bilmen gerekir, düşünce dediğimiz şey kişilerde farklılık gösterebilir.bir de o konuşmanın sonucunda bi tripler,artizlikler falan alkışlamamak nedir, ayıptır haci.
    edep yahu. neyse kızmiycam.
  • mırıldanmanın diyalektiği üzerine boğaziçi üniversitesi'nde yaptığı bir konuşmanın videosu aşağıdaki adresten indirilebilecek akademisyen.

    http://www.ata.boun.edu.tr/seminars.html

    not: aynı adresten başka akademisyenlerin videolarına da ulaşabilirsiniz.
  • yeni orta sinif adli kitabin yazari. kitapla ilgili virgul dergisindeki soyleside (mart 2006) eksi sozlugun agzi eksiyen yeni orta sinif stratejilerine denk dustugunu soyluyor. yazinin basinda vurgulandigi uzere "agzi eksiyen yeni orta sinif acimasizca her seyi adlandiriyor ve kodluyor diye iddia etmis yazar. "91'de lemanla baslayip, alaturka cola turka gibi reklamlara varan bir dilin, butun adlandirma, kod ve kilavuzlarin billur haliyle kullanildigi yer eksi sozluk. acimasizca ve kayitsizca tatli bir hinci demlendirerek, her seyin altinin oyuldugu, adlandirildigi, kodlandigi, modellendigi bir soylem."
  • anadolu üniversitesi iletişim bölümü eski bölüm başkanıdır. genellikle dersleri o sahte sırıtmasının dışında,

    ben amerikadayken.......
    ben berlindeyken.......
    bir gün norveç dışişleri bakanı, ben bir de bizim.....

    gibi cümlelerle dolup taşar.

    sınavda, ben amerikadayken ne yaptım lan! sorusunu soracağı günü merakla bekliyoruz.

    not: yalakalara iyi not verir, iş bulur vs...
  • kulturel incelemeler yuksek lisans bolumunde middle class fantasies adi altinda adi gibi karizmatik bir ders acan, sevilesi sayilasi, birlikte pofur pofur tutturulesi, hazirladigi gorsellere dalinip gidilesi, bol bol konusulasi, arada odak sorunu yasanilasi hoca. ayrıca yasam dersleri adli sitede pek dogru ve takdire sayan tesbitler yapmistir kendisi.
  • yeni sinema sonbahar-kış 03/04 sayısında kült meselesi altında, ekşi sözlük ve leman örneklerinde, 90 lar ve her bişeyi adlandırma eğilimi üzerine gayet okunası ve ufuk açıcı tespitlerde bulunmuş yazar. eline sağlık.
  • kendisinin yazilarinin icerigine zerre lafim yok ama ayni zamanda kose yazari olan bir akademisyenin, asagida linkini verecegim yazidaki anlatim bozuklugu, imla hatasi ya da noktalama isareti hatalarini yapmasi can sikicidir. bu duruma edebi degerine saygi duydugum birgun gazetesinin de elbet katkisi var. cok yazik.

    http://www.birgun.net/…08&year=2011&month=01&day=28
  • anadolu universitesi profu. egitim iletisimcisi. dersleri zevkli gecer. ogrencinin nabzını iyi tutar. disiplinli ve duzenlidir. detaylara onem verir. italya'da katildigi konferanstan donuste ogrencilere cikolata getirmek gibi guzellikleri vardir.
    (bkz: örgütsel iletişim)
hesabın var mı? giriş yap