• (bkz: phoenix), grek ve mısır mitolojisinde beş yüz yıl yaşadıktan sonra kendini ateşe atan ve külleri arasından yeniden doğup sonsuza dek yaşayan bir kuştur. o kadar yaşadıktan sonra bu intiharı neden kendisine layık gördüğü pek belirli değilse de, aynı kalıp içinde uzun süre yaşamanın yaratabileceği sıkıntı bir neden olarak düşünülebilir. hele külleri arasından başka bir kuş olarak yeniden yeryüzüne dönmesi ve sonsuza dek yaşamak isteği dikkate alınırsa, bu açıklama akla yakın görünmektedir.
    (bkz: oral sander) (bkz: anka'nın yükselişi ve düşüşü)
  • ahmet kaya'nın her zaman ki gibi muhşem bir şekilde yorumladığı güzellik..
  • benim bu, hatta bir dövme yaptıracak olsam bu kesinlikle anka kuşu olurdu, ayak bileğime veya sırtımda omzuma yaptırıdım, ufak zarif bişey, ama yaptırmıyorum, doğru bulunmuyor çünkü (tabu, din, gelenek, kültür, örf, öf, pöf vs)
  • mitolojilerde farklı isimler alan efsanevi kuştur. diğer isimleri
    phoenix
    simurg
    huma
    rokh
  • isterseniz de yok olmayan , zaman zaman phoenix olarak alevler içinde zaman zaman adeta bir tavuskuşu gibi rengarenk süslü tüyler içinde yeniden doğan yıkılmayan güzelliğiyle hayatınızda belki de bir defa görebileceğiniz kuş.
  • ismi olup da cismi olmayan bir büyük kuştur. simurg, zümrüdüankâ da derler. yüzü insan yüzüne benzermiş. boynu çok uzunmuş, tüyleri renk renk imiş. vücudunda otuz kuşun renk ve alâmeti varmış. insan ve hayvanlardan kaptığını parçalarmış. bereket versin ki zamanında ''halka mazarratı râygân olmakla hanzala bin safvân duâsıyla helâk ve nesli münkarız oldu.'' (burhân-ı kâtı' tercümesi)
    kemikle beslendiği de anlatılır. bu yüzden azla yetinme anlamına gelen istiğnâ timsâlidir ve ekseriyâ bu kelime ile birlikte kullanılır.

    kaynak: ahmet tâlât onay'ın açıklamalı divan şiiri sözlüğü, ankâ maddesi.
  • anka kuşu çektiği sıkıntıları alev olarak yudumlamıştır, boğazından geçerken yaksa da.
    canı acır, tükenir, kalbi kırılır,
    yanar, küle döner...
    alevler midesine gitmiştir, nefsini yakmıştır...
    hiç umut yoktur bu halinde.
    sanki artık her şey bitmiştir...
    sonra bir anda yeniden canlanmaya başlar.
    hücrelerine yeniden berrak sular dolar,
    kanatları yeniden çıkar...
    ama eskisinden farklıdır,
    kanadı bu sefer daha büyüktür, gözleri daha keskin...
    daha hızlı uçar, daha dayanıklıdır.
    aslında ne kendisi yanar, ne kendisi yenilenir.
    bunları hep onun sahibi yapar...
    sahibi onu korur, daha güçlü olması için destek olur.
    umutsuzluk anında yetişir, her şeyi yeniden başlatır.
    diriden ölüyü çıkarır,
    ölüden diriyi...
    her seferinde kanatları daha çok büyür,
    çünkü sahibine ulaşması için çok yeri uçarak geçmesi gerekir.
    bazen dağların tepesine gitmesi,
    bazen okyanusları aşması gerekir...
    gözleri daha keskindir, eskisi gibi bulanık değil
    daha net görür,
    eskiden düşüğü tuzaklara düşmez böylece.
    farkındalığı artmıştır, eskiden kapıldığı hayallere yeniden kapılmaz, serapların hakikatini anlamaya başlar...
    yine de daha çok yanması, daha çok yeniden doğması gerekir.
    her ölüşte sanki daha ölü,
    her doğuşta sanki daha canlı...
    böylece sahibine kanat çırpıp durur...
    hep onun için yudumlar alevleri.
    bundan kaçmaz, boğazı yana yana yudumlar.
    daha farkında olduğu için bilir ki, sahibi onu yeniden diriltecektir.
    kavuşma zamanı için...
    artık ayrılığın bitmesi için...
  • aynı zamanda nasa tarafından marsa gönderilen uzay aracı phoenix'in anlamı.
  • anka kuşu olmak;
    kanat çarptıkça kendimi bulmak, kendimi buldukça gerçeğe ulaşmak isterdim.
    oysa şimdi dar sokakların, yaşlı evlerin olduğu mahallede bir çınar ağacı dibinde yatan, kanadı kırık bir güvercinim.
    bir anka kuşu olmak isterdim, gerçeği bulmak için.
    sıradan bir güvercinim ama
    ölmeye başlamışım.
    kolum,kanadım kırılmış.
    bir anka kuşu olmak...
hesabın var mı? giriş yap