• insanı çileden çıkartan ve aynı zamanda kahreden durum. ben çok küçükken bize temizliğe gelen bi teyzenin kedisi doğum yapmış ama manyak teker teker bütün yavruları öldürüp kaçmış, bir tanesini kurtarmışlar. kadın da bu nasıl olsa ölür diye sokağa bırakmaya karar vermiş, tabi annem bunu duyunca hemen harekete geçti aldı kediyi. günlerce biberonla süt vermeye çalıştık, küçük bir leğene yatak yaptık ama zavallıda hiçbir gelişme olmadı, sütü doğru düzgün içemiyor,gözler zaten kapalı açamıyor, küçücük leğende iki adım ilerleyemiyordu. bir sabah uyanınca cansız bedeniyle karşılaştık, uzun süre psikolojim düzelmedi, hayat adaletsiz be sözlük.
  • yavrunun boyuna göre değişir.
    gözleri açılmamış bir yavruyu yaşatmak hemen hemen imkansızdır. onu ne kadar beslemeye, ısıtmaya çalışsanız da bağışıklık sistemi güçsüz kalacaktır. annesini arayarak ağlamaktan uyumayacak, yorgun düşecek, sizi de uyutmayacak, kalbinizi paralayacaktır.
    yine de bencil olmamalı, ona bir şans vermeli.
  • kim bilir, belki de yapana cenneti getirecek büyük bir sevaptır.

    insanlıktır, erdemdir.

    (ben olaya bu açıdan bakmayı tercih ettim.)
  • yavruyu tutuş şekli de önemlidir. anne kediler ufaklıkları enselerinden dişlerini geçirmeden ısırarak taşırlar. ama siz bir kedi olmadığınız için tutulacak noktayı ve tutuş şeklini iyi bilmiyorsanız kesinlikle bu şekilde taşımayın. yavrunun canını acıtabilir, boynunu zedeleyebilir veya daha ağır hasarlar bırakabilirsiniz. bir kaç dakika tutmanız gerekiyorsa (mesela çişini yaptırmak gibi) baş parmak ve işaret parmağıyla koltuk altından tutup kaldırabilirsiniz.bu şekilde çok uzun süre olmasa da tutmak mümkün. ancak dikkat edilecek nokta sert dokunmayla bile kırılacak kristal bir vazo taşıyormuşcasına davranmanız.bunu yapamayacaksanız tutmayın. ikinci ve uzun süre kullanılacak taşıma biçimi el avucuyla göğsünüze dayayarak taşımak diğer elle de yavrunun sırtına destek olmak. bu şekilde uzun süre taşıyabilirsiniz.

    ama en önemli konu <caps lock> `eğer yavrunun annesi varsa kesinlikle yavruya dokunmayın.bu annenin yavruyu terketmesine yol açabilir.` <caps lock>
  • yeni doğum yapmış anneden farksız bir hayat sürmenize sebep olacak süreç. 2-3 saatte bir (hatta daha sık) beslemeniz gerekir. ne gece kalır ne gündüz. yaşatmak bir mucize gibidir. başarandan allah razı olsun. ben yapmadım ama başarana şahit oldum. kedilerin annesi diyorum kendisine.
  • anneliğin ne demek olduğunun provasıdır. zordur, sabır ve emek ister. terslikler inanılmaz can yakar.

    kıyamayıp o ufacık bedenlerini ölümden kurtardığınız an (bebeklerin kaç günlük olduklarına da bağlı olarak-benim şansıma hep 1 hafta- 10 günlükler denk geliyor) eve bir kaos hakim olur. annelik içgüdüsü müdür devreye giren nedir bilmiyorum ama derin uyuyabilen şahsımı incecik bir ''vik'' sesine yataktan zıplayarak çıkartabilir hale getirdi iki minik zıpır erkek. dolu işim olmasına rağmen şu an uyanığım çünkü biliyorum ki yarım saate kalmadan uyanacaklar, çişlerini yaptırmak, ıslak mendille arkalarını temizlemek, eğer çok batırmışlarsa kendilerini ılık suda yıkamak ve güzelce kurutmak, mamalarını hazırlamak, altlarındaki termoforun suyunu tekrar ısıtmak, biberonla beslemek, besleme sonunda çenelerinin altına akan mamayı temizlemek, gözleri çapaklandıysa ısıttığım ayrı bir suya sallama çay atıp pamukla gözlerini temizlemek, ardından damla damlatıp pomad sürmek gerekecek. ve onlarla biraz oynamalı ya da en azından kucağımda uykuya dalmalarını sağlamalıyım ki yerlerine koyduğumda uyanmasınlar, aksi durumda hemen yerlerinden çıkıp evde beni arıyorlar.

    evet yaklaşık on iki gündür bu şekildeyim. ilk haftanın ilk 3 gecesi ya saat başı uyandırıldım ya da 2 saat aralarla saat kurarak uyandım. gözlerim yarı açık vaziyette ve ağzım yarılırcasına esneyerek yukarıda saydığım işlemleri yaptım. sürecin yarım saat kadar sürdüğünü düşünürsek toplamda 4 veya 5 saat uyumuş oldum her gece. 3. gün sonunda çok net hatırlıyorum 3.5 saat kadar kesintisiz uyumuşlardı da uyanıp gidip nefes alıyorlar mı diye kontrol etmiştim.

    anne aramalarına çareyi ev botlarımdan birini feda etmekte buldum, boşluğuna girince güvende hissediyorlardı kendilerini. birkaç gün giydiğim t-shirtü yuvalarına koymam ise ağlamalarını kesti, ana bellemişler beni eşek sıpaları. ^^

    bu süreçte 4 yavrunun ikisini kaybetme, emme refleksinin azalması ve mama yemeyi reddetme, 5-6 gün boyunca kaka yapmama sonucu popodan vazelin ve zeytinyağı müdahelesi, işe yaramaması sonucu süt ve zeytinyağı içirerek ishal olmasını umut etme, karın çatlayacak gibi olduğu noktada ise bağırsakları harekete geçirmesi için iğne yaptırma ve o minnacık yavrunun doğum sancısı misali sancılar çektiğini, ıkınmaktan bitap düştüğünü görme, haliyle başında uyumadan bekleme gibi aşamalardan da geçtik hep beraber.

    12. geceyi de bitirirken şunu söyleyebilirim ki, koca göbeklerinin ağırlığından dengede zor durarak bana doğru yürüyüşlerini görmek her şeye değermiş. hele o kocaman gözleriyle bakmıyorlar mı, içim gidiyor her defasında.
  • saat kurup beslemeye kalkan bir vicdanınızda olsa annesiz kalan yavru kedi bulduğunuzda durumunuz yaklaşık olarak şöyle tanımlanabilir; aslında onların yaşama tecrübesindense, sizin yaşatma deneyiminiz daha değerlidir.

    daha açık söyliyim, annesiz kalmış yenidoğan kedi görürseniz aslında ölü kediye bakıyorsunuz.yapacağınız herşey daha önce dediğim gibi sizin yaşatma tecrübenize faydası var.

    yakınlarda doğum yapmış anne bulmanız gerek, bu seçeneğin dışındaki her yolun sonu aynı bom bok yere çıkıyor.öz anne bakımıyla bile başaramayan yavrular varken kendinize yüklenmeyin.bu "modern tıp" yada "nasıl bakamayız ya" meselesi değil tamamen farklı bir ihtiyaç meselesi..şayet mecbur kaldıysanız dediğim gibi sakın "büyücek, bu evde yaşlanıcaz" triplerine girmeyin, görev bilinciyle, şevkatle ve iradeli şekilde deneyin.hani diyoruz ya burda "bakma demiyorum, hobi olarak yine bak" aynen o hesap..

    :/
  • ben beslemiştim. çok zor bişey. bebek ya yani çişini yapamıyor kakasını yapamıyor. titiz bir insana gelicek bişey değil. ıslak mendille poposunu silip her yemekten sonra işetiyosun kakasını yapıyosun. sürekli sıcak su torbası altında olucak. saat başı biberonla kedi sütü tozu vardı onu verdik. gece miyavlamalarına uyandık. zor yani bebek büyütmekle aynı şey. sabrınız yoksa yapabileceğiniz bir iş değil. ayrıca mantar kaptı suratındaki tüylerin hepsi döküldü. günde 3 kez baticonla sildim yaş mamadan olmuştu sanırım ölüceğini düşünüp üzülmüştük ama 3 hafta sonra anca kendine geldi sonra büyümeye başladı.
    iyi yanları neler ama gözünüzün önünde büyüyor. bizimki tekirdi terkedilmişti. götünün üstünde duramıyordu yan yan yürüyordu sonra kaplan oldu. çocuk gibi dedim ya. sevgilimden ayrıldım kedi onda kaldı. kimbilir şimdi napıyodur. sevgilimi hiç özlemedim de kedimi özledim ya. öpüyorum seni joey :) birgün kaçırıcam seni.
hesabın var mı? giriş yap