• meksika maçındaki performansı sinirden kanser etti kesinlikle suanlık katar2022 de yer bile almaması gerek.
  • bu aralar dünya kupası heyecanını yaşarken, özellikle arjantin-meksika maçında; ''turnuvada o kadar güney amerika ülkesi var ve hepsinin kadrosunda siyahi oyuncu varken neden arjantin'de yok?'' sorusuyla baş başa kaldım. tarihi bilgim çok iyi değildir ama bu konuyu bir araştırmak istedim ve çıkan sonuçlar şaşırtıcı ve gerçekten yıkıcıydı.

    şimdi bu afro-arjantinliler 18.yy'a kadar nüfusun neredeyse %50'sini oluşturuyor. 1778'de nüfusa oranı %37 iken, 1850'lerde bu oran %15'e kadar düşüyor. günümüzde ise bu oran %5 civarında ve bu oran tüm güney amerika ülkeleri arasındaki en düşük oran ve sporda, siyasette ya da medyatik olan herhangi bir branşta siyahi arjantinli görmek neredeyse imkansız. yani bu oran var ama ülkede hayalet gibi bir şeyler.

    olaylar aynen şöyle gelişmiş;

    1587'de afrika'dan ilk köleler brezilya'dan buenos aires'e gelir. 1580'den 1640'a kadar buenos aires'in ana ticari faaliyeti köle ticaretiydi. buenos'a gelen tüm ithalatın değerinin yüzde 70'inden fazlası köleleştirilmiş afrikalılardı. köleler, angola'dan ve afrika'daki diğer batı eyaletlerinden portekiz köle ticareti yoluyla öncelikle brezilya'dan gelir. yani 1700'lerin sonunda ülkenin iç kesimlerindeki nüfusun yaklaşık yüzde 50'si siyahtı ve buenos aires nüfusunun yüzde 30 ila 40'ı siyah veya melezdi.

    peki nereye gittiler? sorusuna gelelim...

    arjantin, 1810 ile 1816 yılları arasında ispanya'dan bağımsızlık için savaşırken afro-arjantinli kölelerin, birleşik eyaletler meclisi kararıyla ithalatı resmen yasaklanır. yani cepheye adam lazımdır. hatta, international business times'ta haziran 2013'te yayınlanan "karanlık: arjantin, afrikalıları tarihinden ve vicdanından nasıl ayırdı" başlıklı bir makalesinde palash ghosh, ülkede yaklaşık 1853'e kadar kölelerin olduğunu yazar.

    "bir dizi latin amerika ülkesi ırksal beyazlatma politikaları izlese de arjantin bu alandaki başarısı ile öne çıkıyor." işte bu durum siyah nüfusun ön saflara yerleştirildikten sonra ağır kayıplar verdiği, ülkenin savaştığı 19. yüzyıl savaşlarına bağlanır. cepheye gitmeyenler ise kaderlerine terk edilerek kolera ve sarı humma gibi salgın hastalıkların siyah insanlar üzerindeki yıkıcı ve orantısız etkilerine ve ayrıca ülke dışına diğer güney amerika bölgelerine göçe zorlanırlar. hatta, eski arjantin devlet başkanı carlos menem bir açıklamasında: ''arjantin'de siyahlar yoktur, bu brezilya'nın sorunudur'' demiştir.

    1895'lere gelindiğinde arjantin'de o kadar az siyah kaldığı bildirildi ki, dönemin hükümeti afrika kökenli insanları ulusal nüfus sayımına kaydetme zahmetine bile girmez. bunun yerine, arjantin'in nüfusunu, özellikle italya ve ispanya'dan gelen avrupa göçü yoluyla beyazlatmak odak noktası haline gelir.

    sonuç olarak arjantin'de daha fazla avrupalı göçmenle daha beyaz bir ülke hayalleri kurulur ve gerçekleştirilir. siyah nüfus beyaz göçleriyle zamanla melezleştirilir. tabii bunların hepsi avrupa kültürü ile büyük bir gurur duyan arjantin'in kurduğu planın kusursuz işleyip nihayete ermesi ile sonuçlanmıştır.

    daha geniş okuma için yararlanılan kaynaklar;

    kaynak1
    kaynak2
    kaynak3
  • hazır debe'de bir arjantin entrysi varken ve ben de turumu yeni tamamlayıp dönmüşken bir miktar arka çıkıcı eklemeler yapıyım.

    bu arkadaşlar hiç latin gibi gözükmüyorlar. kuzeyde bir miktar yerel görmüş olmakla birlikte (siyahi değil, kolonileşme öncesi dönemden kalma incaların akrabaları) geri kalan tüm nüfus beyaz. sokaklar avrupai, mimari avrupai, insanların tipleri de öyle ama öyle bi karışmışlar ki ispanyolu, italyanı, almanı, fransızı hiç özellikle şuradan bile diyemiyorsunuz. türkiye'deki o karışık gen havuzunun bir tık daha batı genleri ile yapıldığını düşünün. esmer sayısı düşük, sarışın sayısı yüksek. bu arjantinli diyebileceğin bir tip yok ortada. tanıştığım tek siyahi arkadaş haitiliydi zaten.

    ülkeyi, insanlarını, kültürünü, doğasını hasta olacak seviyede sevsem de ırkçı yanları da var ama farkında değiller asjkhnd sen hiç türk'e benzemiyorsun cümlesini defalarca işittim. kafalardaki türk imajı dizilerden geliyormuş bu arada. türk'ün neye benzediği hakkında pek fikirleri yok. nereliye benziyorum dedim, buenos aires'in high society grubuna cuk oturursun, hafif ispanyol hafif italyan havan var dediler. iyi bir şey söylediklerini düşündüklerinden dolayı ve benim de tartışmaya ispanyolcam yetmeyeceği için gracias diyip geçtim.

    ingilizce seviyesi türkiye'den kötü bir ülke gördüğüm için içimi derin bir sevinç kapladı desem yalan olmaz bu arada. bizde en azından turistik bölgelerde ingilizce sorunu yaşamazsınız. burada ispanyolca bilmiyorsan buraya niye geldin gardaş muamelesi görüyorsunuz resmen.

    sabah 6.30da uyanıp hostelde tanıştığım irlandalı biraderimle sokağa çıkıp halkın arasına karışıp dünya kupası maçı izleyelim dedik. suudi arabistan'ın bunları düdükleyeceğini kimse beklemiyordu tabi. benim ispanyolcam orada da yetmedi fakat irlandalı brotherım marcus maç sonu kısmen çeviri yaptı bana, maçı izlediğimiz yerdeki hanım ablalar maç boyu arabistanlı topçulara nahoş ifadeler kullanmış. çöl maymunu, çölüne dön, futbol sizin neyinize, develer gibi gibi.

    bize karşı sıcaklar. turcoları seviyorlar. hatta dedesi suriyeden göçmüş nene ile tanıştım, kendisi bana torununu ayarlamaya çalıştı. 2 torunu varmış buenos aireste yaşıyorlarmış, biri veteriner diğeri avukatmış. kızlar da güzeldi valla ama durumumuz yok işte. tek sıkıntı ermeni lobisi. zamanında ermeniler de gitmiş, hatta büyük çoğunluğu tehcir zamanı gitmişler. bsas'in en gözde semti palermoda büyükçe bir diaspora binaları, kiliseleri, caddelere adını verecek kadar lobileri var. bir tane büyük nenesi ermeni olan elemanla tanıştım kafası baya güzelken geç saatte hostelde. nenemin yaşadıklarına çok üzülüyorum falan diyip yumruklarını sıkıyordu. benim sorunum değil diyince haklısın new generation falan diyip saçmaladı, gidip alman bi kızı zorla öpmeye çalıştı.

    ekonomisi bizden kötü olsa da hatta ekonominin kötü olması standart bir uygulamaya dönmüş olsa da insanların keyiflerinin olması, hayatın tadını çıkartabilecek kadar yaşayabiliyor olmaları kendi ülkemin insanını düşününce beni biraz üzdü. et ve şarap çok ucuz. hemen her evin balkonu, terası veya bahçesi var ve orada asadosu var. hemen herkes haftada 2 ya da 3 gün ya kendi evinde ya da arkadaşının evinde grup halinde toplanıp mangalı yapıp saatlerce muhabbet sohbet eşliğinde et yiyip şarap içip muhabbet ediyorlar. bunu ne kadar özlediğimi unutmuşum. bundan ne kadar eksik kaldığımızı da. gelen ya bir parça et getiriyor ya şarap getiriyor, direkt oturuyor masaya. hemen hepsi hayvanın neresi neresidir biliyor. hayvanın hemen hemen her yerini yiyorlar. baharat kültürleri yok. bazı restoranlarda karabiber bile bulamadım. bir de bana sizin ya etinizin tadı kötü ya da nasıl yapacağınızı bilmediğiniz için baharat ekliyorsunuz, etin tadını niye baharatla bozmak isteyesin ki yoksa dediler aksnja

    paylaşmayı seviyorlar. mate bardağından 10 kişi dönüp mate yudumluyor, plastik pet şişeden yapılan bardaktan fernet yudumlanıyor. biralar 1 litre. corona bile 700lük üretiyor oraya özel. niye böyle dedim alkol tek içilmez beraber içilir, küçük şişe de hemen bitiyor dediler. küçük şişe de var ama özellikle belirtmediğiniz sürece restoranlarda gelmiyor, marketlerde de sayıca az.

    güvenlik olarak bir sorun yaşamasam buenos aireste gördüğüm tüm apartmanların dış kapısı içerden veya dışardan kilitle açılıyordu. güvenlik tedbiri olarak yapmışlar bunu. evinize misafir mi geldi? aşağı inip kapıyı açmanız gerekiyor. gidiyor mu, onunla aşağı inip kapıyı açmanız gerekiyor. biraz zor bir uygulama ama eğer evde toplu bir etkinlik varsa sisteme bindirmişler, son gelen yeni gelene kapıyı açıyormuş lol. böyle bir sistem olmasa kimseyi evime çağırmazdım herhalde.

    uyuşturucu legal değil fakat kimsenin saklayarak ot içtiğini görmedim. girdiğim her kulüp benzeri mekanda püfür püfür koku geliyordu burnuma.

    neyse şimdilik bu kadar. baya da karışık yazdım. keşke biraz toparlayabilseydim de güzel bir rehber olsaydı.
  • suriye ve lübnan kökenli hatırı sayılır bir nüfusa sahip olan çok sevdiğim güzel bir latin amerika ülkesi. viva argentina!

    (bkz: arjantinli arap aleviler/@kuntz 31)
  • (bkz: #145617177)

    %4 siyah nüfusa sahip kanada'nın çoğunlukla siyahlardan oluşan bir milli futbol takımı varken aynı oranda siyah nüfusa sahip arjantin'in milli futbol takımında hiç siyah futbolcu olmaması hakikaten ilginç.
  • 2014 dünya kupası final maçını yerinde izlemek için gittiğim brezilyadan sonra geçtiğim tango futbol ve eva peron'un toprakları.

    görsel
  • futbol kültürünü felaket kıskandığım, bu oyunu iliklerine kadar yaşayan iki ülkeden biridir.

    eski futbolcusundan yöneticisine, malzemecisinden sahada ki topçusuna kadar herkes tribünde ki insanlarla birlikte bağırıp, zıplayıp futbolu yaşıyor.
    kazanmak ya da kaybetmekten öte bu oyuna ciddi bir anlam katıyorlar.

    benzer özellikler taşıyan diğer ülke ise ingiltere'dir.
  • dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu maradona'nın ülkesidir.
  • dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sporcusu olan (bkz: lionel messi)'nin güzel ülkesi.
  • bu sene dünya kupasını alacaklar. kimsenin şans vermemesi üstlerindeki baskıyı almış güle oynaya vuru vura gidiyorlar. takımda eskisi gibi yıldızlar topluluğu değil daha derli toplu o da bir şans.
hesabın var mı? giriş yap