• güney amerika'nın en avrupai ülkesidir. kendince bir tarihi vardır ve bunu sergilemekten de çekinmez arjantin. başkenti buenos aires'te 100-150 yıllık cafe barları mevcuttur ki hala aynı işlevle ayaktadır bu mekanlar. insanları bu mekanlarda gazete okur bir yandanda kırmızı şaraplarını yudumlayarak hayatlarından keyif alırlar. tango'nun başkentidir; müziğe, sanata ve keyfe önem veren güzel insanların ülkesidir. aslında bizim olmak istediğimiz hali tutkuyla yaşarlar ancak düzen buna izin de vermez bir şekilde... umarım ekonomik sıkıntılarını giderirler ve tekrar hakettikleri yere gelirler.
  • reis derhal dost ve kardeş ülke ilan edip yardım elini uzatmalıdır. arjantin başkanı gelsin nusret'te güzelce karnını doyursun sonra da saraya gidip çay içip diriliş ertuğrul izlesin.
  • ne iştir bilmem yine batıyor amk.

    selim atalay bildiriyor
  • kısa vadedeki görünen sebep isteyenler için görünür sebebi sandıktan çıkan beklenmedik sonuç olacak şekilde parası bir gecede %30 değer kaybedip sonradan bunun bir kısmını düzelten ülke. seçim sonucunun yol açtığı şokun sebebi imf anlaşmasını ve kemer sıkma politikalarını uygulayan mevcut hükümetin ciddi bir yenilgi almış olması.

    ancak uzun vadeye bakarsak; vaktinde 99 yıllık bono ihraç edecek kadar borçlanmış, geçen yıl bu zamanlar imf ile anlaşmış fakat bunlara rağmen içinde bulunduğu darboğazı aşamamıştır.

    şahsi kanaatim bunun vaktinde ilan ettikleri moratoryum ile borç verenlerin kendisine temkinli yaklaşmasına yol açma (kim bu ülkenin 99 yıllık bonosunu güvenip de alır? ki geçen yıl nominal değeri 1 dolar olan bonoları 93 cent'ten fiyatlanıyordu) ve venezuela'nın yaptığı gibi, yabancı yatırımcıya ait özel teşebbüsü sahibinin haklarını korumaksızın ya da ülkenin tutumunu haklı kılabilecek dayanaklar olmaksızın kamulaştırma saçmalıkları ile yatırımcı güvenini yıkma gibi günü kurtarmaya yönelik ahmakça hareketlerinin sonuçları olduğu yönünde.

    kaldı ki ilan ettikleri moratoyuma direnen elliot hedge fund ve birkaç yatırımcının 14 yıl süren hukuk mücadelesi sonunda ilk ilan edilen şartlardan çok daha iyi şartlarda geri ödemeyi süreç sonuçlanmadan yapılan bir sulhname ile alabilmesi de gelecekte ilan edebilecekleri olası bir moratoryumun etkisini düşürmekte zira yatırımcılar "nasıl olsa direnirsek günü kurtarmak için bize daha iyi şartlar sunacaklar" riskini alabilirler.

    bu saatten sonra malezya'nın krizden çıkış reçetesine giderek devalüasyon ve sermaye kontrolleri uygulamaksızın içinde bulundukları durumdan çıkabilirlerse ekonomik krizden çıkışta imf yardımı ve malezya modelinin yanında bir de arjantin modelini ekleyebilirler. aksi halde nurtopu gibi bir hiperenflasyon ve kur artışı sarmalına girerek brezilya’nın bir diğer komşusu olan venezuela’nın yoluna girebilirler.

    hasıl-ı kelam, arjantin, şu anda seçim sebebiyle olmuş hareketi bir yana bırakıp 10 yıllık ekonimisine bakarsak, ülkenin ekonomisi işbilmeyen ve günü kurtarmak için yatıımcı güveni gibi kavramları gayrikabil-i telafi şekilde yıkmakta beis görmeyen insanların elinde oyuncak edilirse neler yaşandığının çok açık bir örneğidir. adamların para birimleri, 10 aydır (birkaçında bir milyar doların üzerinde) kesintisiz cari fazla vermelerine rağmen, bir gecede yüzde 30 değer kaybedebilmektedir.

    bunları daha detaylı merak edenler için

    seçim sonuçları: https://www.bbc.com/…s/world-latin-america-49317750

    99 yıllık bono ihracı: https://www.cnbc.com/…r-surprise-100-year-bond.html

    99 yıllık bonoların nominal değerinin altına düşmesi: https://www.bloomberg.com/…8-goes-from-bad-to-worse

    moratoryuma direnenlerin kazancı: https://www.reuters.com/…4-65-billion-iduskcn0w2249

    kamulaştırma ve hakkındaki yasal süreç: https://www.reuters.com/…ergy-company-iduskcn1tp1r1

    malezya modelini ise tek bir link ile açıklamam zor. özetle imf yardımını imf'nin ülke özelindeki ekonomiyi umursamayan bir modeli her ülkeye dayattığı ve bunun uzun vadede tekrarlanan krizlere yol açacağı sebebiyle reddedip unorthodox bir yaklaşımla sermaye kontrolleri içeren bir yöntem uygulayıp imf'nin kurtardığı güneydoğu asya ülkelerine kıyasla krizi daha kolay atlattılar. burada malezya ve arjantin'in petrol ihraç eden, enerjide dışa bağımlığı düşük ülkeler olduklarından bahsetmekte de fayda olabilir.
  • bir günde yüzde 48 borsa mı düşer. adamların allah yardımcısı olsun.
  • bir asir once dunyanin sayili refah ulkelerindendi. sehirleri bu yuzden cok guzel. o donemin ekmegini yiyorlar hala.
  • ön seçimde en çok oyu solun ortak adayı muhalif lider alberto fernandez’in almasının ardından para birimi pesonun dolar karşısında yüzde 30, borsası yüzde 10 değer kaybeden ülke.
  • ekonomik kriz dolayısıyla zor günler geçiren ülke. doğal olarak ekonomik kriz politikayı da etkiliyor. geçen pazar yapılan önseçimlerde iktidardaki mauricio macri yüzde 30'larda kaldı (bkz: 11 ağustos 2019 arjantin seçimleri/@eachart muller) ve hemen akabinde arjantin pesosu yeni bir devalüasyon dalgasına yakalandı (1 usd= 60 ars). borsa çakıldı ve faizler tavan yaptı. son iki yılda yaklaşık yüzde 400 oranında devalüasyona uğrayan yerel para çok istikrarsız bir grafik çiziyor. uluslararası para fonu (bkz: imf) ile daha yeni 50 milyar dolarlık destek anlaşması (bkz: stand-by) imzalayan ülke için bu bir ilaç olmamış gibi gözüküyor. yalnız burada kritik olan reform yapılması gerekliliği ama sistemin reform hareketlerini sistematik olarak tıkaması.

    bunu biraz açmakta fayda var: ülke demokrasisi genel olarak iyi durumda olsa ve freedom house başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu tarafında özgür ülke kategorisinde gösterilse de bazı geleneksel yapısal problemler var ki aşmak epey güç. bir kere başkanlık sistemi çalışmıyor. başkan çok güçlü oluyor ve parlamento ile senato işlevsizleşiyor. yargı başta olmak üzere pek çok alanda başkan atama yapıyor ve yargı üzerinden gidecek olursak, arjantin'de yüksek yargıçların ortalama görev süresi 4-5 yıl kadar. çünkü başkanlar kendilerine engel çıkardıklarını düşündükleri zaman mevcut hakimi değiştirip yerine yenisini atayabiliyor. bu hem yargının özgürce çalışmasını engelliyor hem de parlamentoyu baltalıyor.

    bir diğer sorun ise yerel yönetimler. taşrada ciddi hanedanlık egemenliği var. eyaletleri geleneksel muhafazakar tarım sanayiine mensup (latifundistas) aileler yönetiyorlar (bkz: latifundiya/@eachart muller) ve bu ailelerin merkezde (buenos aires) de temsilcileri var (parlamentoda milletvekilliği, senatoda senatörlük gibi). hal böyle olunca merkez reformları taşraya taşıyamıyor. böyle durumlarda başkanlar başkanlık emri yetkilerini kullanıyorlar ama bu seferde işler müzakere olmadan yürümüş oluyor ve kaos çıkıyor. yani yeniden parlamento pas geçilmiş ve tekrardan işlevsizleştirilmiş oluyor.

    her şeye başkanlık emri kullanmaya başlayan başkan (ne kadar idealist olursa olsun) buna alışıyor ve bir süre sonra her işini kimseye danışmadan yapmaya başlıyor (arjantin tarihi idealist söylemlerle iş başı yapıp sonradan büyük hayal kırıklıkları yaşatan başkanlarla dolu). bu sistem (ya da sistemsizlik) bir kısır döngü doğuruyor. başkan sorumluluğu paylaşamıyor ve olası bir başarısızlık ve (ekonomik veya politik) kriz anlarında tek sorumlu oluyor. bütün fatura başkana kesiliyor, seçimlerde cezalandırılıyor ama yapı baştan bozuk olduğu için yeni gelen kişi de pek bir şey yapamıyor ve aynı hikaye farklı aktörlerle yeniden yazılıyor/oynanıyor (aslında bu bütün latin amerika'nın problemi. neredeyse bütün bölge ülkelerinde başkanlık sistemi var ve hepsi aynı dertlerden muzdarip).

    bütün bu sistem problemleri, ülkenin upf (imf) ile yapılan destek anlaşmasının şartlarını yerine getirmesine engel oluyor. sistem aynı arızalara sahip olduğu için hep aynı hataları veriyor ve ülke atılım yapamıyor. aslında ülkenin potansiyeli çok güçlü (zaten bu potansiyel sayesinde borç bulabiliyorlar) ama radikal bir değişime ihtiyaçları var zira bu para ilelebet akmaz. başkanlık sistemi kafadan kötüdür demiyorum ama dünyada çalışan/işleyen başkanlık sistemi pek yok (abd demeyin rica ederim, istisnalar kaideyi bozmaz). hele latin amerika'daki gibi güçlü başkanlık sistemleri aslında başkanlara da haksızlık yapan sistemler (bkz: kaş yapayım derken göz çıkarmak).

    not: arjantin demokrasisinin bir de azınlıklar/yerliler sorunu var ama konuyla doğrudan ilgili olmadığı için bu yazıya dahil etmedim (yine de dolaylı olarak etkiliyor). başka bir zaman mapucheler özelinde konuyu ele almayı düşünüyorum.

    tema: latin amerika tarihi
  • seçimlerden sonra, ülkedeki doların 45 pezodan 60'a yükselmesi ardında 900'lerde olan cds 2660 kadar yükselmesiyle birlikte ülkede resmen devalüasyon yaşandı. arjantindeki son durum dolar 54 pezoya geriledi, cds ise 2450 seviyesinde.

    cds fikir vermesi açısından.

    türkiye 413
    almanya 10
    ingiltere 28

    swaplarda dikkate alınan veriler, büyük yatırımcılar pezoya giriş yapmaz, imf el atmadıkça, bu ülke çok yüksek ihtimalle iflas eder. bu ülkede yaşayan herkese allah yardım etsin.
  • 2001’de girdiği krizi saçma devletçi ekonomi politikalarıyla çözmeye çalışan sonra popülist siyasetçiler tarafından imf’ye göz kırpan 20 yıldır krizden çıkamayan ülke. hep iki arada bir derede bu ülke. bir yandan devletçiliğe göz kırpıyor bir yandan imf’ye düşüyor. 90’ların türkiyesi tam.
hesabın var mı? giriş yap