• kusacak gibi oluyorsam tamamdır aşık olmuşumdur
  • kaybedince.
  • cinsel dürtü ile karıştırdığım olaydır. bazı kızlarla takıldığım zaman görüşmek istiyorum, özlüyorum. görüşünce de hali ile bazı şeyler yaşanıyor. diyorum ki kendime "ben galiba bu kızı seviyorum" ama başka bir kızla o yaşanan şeyleri yaşadığımda diğer kızı unutuyorum. sonra diyorum ki kendime "ben bu kızı sevmiyormuşum". galiba aşık olmanın tarifi şu "yerine kimseyi koyamıyorsan, aşıksın"
  • sana yaklaşırken gelişini izliyorsan.
  • kalp, nabiz, solunum kendini kaybetmişse, akıl fikir kalmamışsa , baban böyle pastayı nereden öğrenmiş bilmiyorsan aşık olabilirsin :)
  • sinirleriniz bozulur.
    fazla takmaya başlarsınız.
    ona dair her şeye çabuk kırılır çabuk mutlu olursunuz.
    uykusuz kalır, gereksiz kuruntu yaparsınız.
    ha bir de en tutkulu aşklarınız en az iz bırakan olur.. *
    ya da son yıllarda ben aşık olmayı beceremiyorum
  • faydalı bir soru. davranışlarımızı yalnızken bile yanımızda "o" varmış gibi şekillendirmeye başladığımızda anlarız.

    belki inanmayan çıkacaktır, yine anlatmak istiyorum. hatuna aşık olduğum dönem üniversitedeydim. maddi durumumuz kötü olduğu için inşaatta amelelik, boyacılık, inşaat temizleme gibi işler yapıyordum. bir gün, "o"nun mahallesinde dört katlı bir inşaatın üçüncü katında amelelik yapıyordum, duvarcı amelesiydim yani o gün. ancak o dönem öyle bir dönemdi ki gerçekten dilerim hiç kimse yaşamaz benzer süreci. okulu bırakma gibi durumum var, kardeşim üç aydır hastanede yatıyor, babam yine yeniden bir dükkan batırmış, annem temizliğe gidiyor. sigara kullanmıyorum o zamanlar... dayımın duvarda duran sigara paketinden bir sigara çaldığımı hatırlıyorum, tekel 2001. kırmızı, kapaklı.

    çıktım çatıya, intihar edeceğim. zaten uzun süredir muhasebesini yapıyordum. yok yani, sanki ben çok çirkinim diye bu durumdayız diye düşünüyordum. içtim sigarayı, kendi cenazemi en ince, ama en ince ayrıntısına kadar hayal ediyorum. yani, hayal etmek denmez aslında, bildiğin izliyorum. sonra, "o" geçti mahalleden. kızdım, sevdim, kırıldım, üzüldüm, sevindim, yoruldum... insana dair hangi duygu varsa yaşadım o an. ben "o"nun sevgilisi olacaktım, vazgeçemezdim. indim, mutlu, umutlu, sevinçli; türkü söyleye söyleye harç kardım. sonra susturdu tabii ustalar, sik gibi sesim var zaten.

    yıllar geçti, dördüncü kattan atlamadıysam; aileme olan sevgimin yanında, kendisine olan umudum da bir etken oldu. şimdi sevgiliyiz, uzun zamandır. evine bırakınca falan çalıştığım inşaatın dördüncü katına bakıyorum.

    bazen şakalaşıyoruz bu konu geçtiğinde. atlasaydım da ölmezdim ki zaten. benim sigortam var aşkım, aklın mantığın kesiyo mu senin!

    edit: başlık sol frame'de hortlayınca yazayım dedim; ayrıldık.
  • bir başkası gözünün içine baktığında,içerideki bir şey sana ihanet ediyorsun hissi uyandırıyorsa aşıksın.
  • beyninin her kıvrımında dolaşan tek bir gerçeklik, bir vücut, bir ses, bir nefesin olduğunun farkına vardığın an.
  • aşk diye bir şey aslında tam olarak yoktur. şimdi olay şöyle işliyor efenim bizim dna'mızın en temel güdüsü olan yaşamını devam ettirme arzusu ve şuanda içinde bulunduğu organizmanın bir gün yok olacağı anlaması yüzünden kendini eşleyip geleceğini daha yeni bir bedende garanti altına alması gerektiğinin anlıyor. şimdi evrim teorisi gereği bunu kendine benzeyen ama aynı zamanda kendisinden az da olsa farklıkları bulunan başka bir dna ile birleşerek yapiyor. başka dna kullanmasının sebebi genetik çeşitlilik yaratarak adaptasyon ihtimalini artırmak vs. (bkz: evrim nedir?) (bkz: evrim mekanizması nasıl işler?) gelelim bu bu eşi nasıl seçtiğine. daha verimli döller verebilmek için kendine oranla daha üstün özelliklere sahip dna taşıyan biriyle eşleşmek ister ve bunu bir çok yönü ile değerlendirmeye alır ve eğer kişinin kalıtsal bilgisini kendine uygun bulursa o zaman devreye feromonlar girer. şimdi bu feromonlar aynı türün bireyleri arasindaki iletişimi koku ile sağlar. sen feromon salgıladığında karşındaki kişiye onla eşleşmek istediğine dair sinyal gönderirsin o da bu sinyalleri alır ve seni değerlendirmeye alır eğer onun dna si da senle eşleştiğinde kendisinin hayatta kalma becerisini arttıracak özellikte yavrular vereceğine inanırsa işte o zaman siz ikiniz verimli döller vermek için iç güdüsel olarak eşleşirsiniz. ve buna da "aşk" adını verirsiniz. aslında olay tamamen bilimsel.
hesabın var mı? giriş yap