• doğuştan koku alamayan bir adamım. yani koku nedir, nasıl alınır, hangisi iyidir vs. hiç bir bok bilmem.

    bir gün alışveriş yaparken iki hatunun fısıltısına denk geldim bunu koklayıp, dedikodu yaparken. sınıflarında gayet çirkin ve mal bir oğlanın bunu sıktığını ve kendisinin de dayanamayıp ikide bir çocuğu kokladığını anlatıyordu.

    en son fener sevilla'yı elediği zaman o kadar mutlu olmuştum lan. düşündüm, o kızların muhabbette bahsettikleri adam benim muadilim. ben de çirkin ve yeterince mal bir adam olarak yattım pusuya kızlar gider gitmez aldım iki şişe.

    iki yıl oldu kullanmaya baslayalı, işyerinde asansörde hatunlar soruyor, ya ne olur kokunun adını ver falan diyorlar. böyle yaklaşıp kokluyorlar falan. büyük ihtimalle onlar da başka arkadaşlarına benden bahsediyordur, işyerinde bir mal var koklayıp duruyorum diye.

    götüme başıma sıkıyorum iki yıldır sonuçlar gayet iyi.
  • agir bir deodorant. ayrica tiras olduktan sonra yanagimi oksayip, elini gogsume koyan bir hatun cikagelmedigi gibi, sokakta yururken," yirim seni, kacma gel buraya" diyen kizlar da gorulmemistir. ah ulan siz yok musunuz siz!
  • etkisini sadece 2 yaşındaki cadaloz yeğenim üzerinde gördüğüm parfüm ve deodorant ikilisidir. bir hafta boyunca bana küfreden, doğru düzgün konuşamadığı halde beni gördüğü anda "bok" deyip tüküren canım yeğenim, ben bu parfümü kullanmaya başladığım günden itibaren dibimden ayrılmamıştır. beni resim yapmak için odasına götürmüş, alfabeyi öğreten minik laptop görüntülü oyuncak ile şarkılar söylemişizdir kendisi ile. ben giderken de yerlere yata yata ağlamıştır.

    başka kimse üzerinde etkisini görmedim sanırım ama olsun, yeğenin gönlünü kazanmak da yeter de artar bile.
  • reklaminda 2 girls 1 cup'i cagristiran talihsiz bir sahne bulunmaktadir.
  • reklamları sayesinde efsane haline dönüşmüş deodorant. denedikten sonra ne çikolata kokusundan ne de kızlardan eser yoktu.

    (bkz: reklamin gucu)
  • hayatı bana zehir eden kokudur. ben öyle pek reklam falan önemsemem ama geçen hafta markette rastlayınca denemek lazım deyip almış bulundum. ertesi gün duştan yeni çıkmış kaslı ve seksi vücuduma tatbik ettim ve okula gitmek üzere yola çıktım. çıkmaz olaydım, hatta sıkmaz olaydım. hatta ve hatta o reklamını görüp almaz olaydım*. neyse efendim ben bunların hepsini yapmış bir bahtsız olarak yola koyuldum ki öyle yolun ben ta ... (bkz: beni küfür ettireceksiniz) bir kaç dakika sonra iki güzel hanımefendinin beni takip ettiklerini farkettim. hatta kıllığına, sırf yanımdan geçip gitsinler de ben onları takip edeyim* diye saçma sapan vitrinlere bakıp durdum. ama ne çare, ben durdukça onlar duruyorlar ben yürüdükçe ardımsıra yürümeye devam ediyorlar. her ne kadar böyle şeylere alışık olsam da bir süre sonra gruba yenilerinin eklendiğini farkettim. aman tanrım çığ gibi büyüyorlar. esnaf, halk, polisler falan hepsi bizden gözlerini alamıyorlar. biz dediysem de ben tek başıma gidiyorum da ardımda feminist miting düzenleniyormuşçasına bir kalabalık mevcut. malumunuz fahri namus bekçilerinin kol gezdiği, "birisi yamuk yapsa da stres atsam" diye aportta bekleyen insanlarla dolu bir ülkede yaşıyoruz. her an taksicinin birisi haydarı kapıp "sen bizim bacımızı peşine takmaya utanmıyor musun lan artiz" nidalarıyla pekmezimi akıtacak diye götüm atıyor korkudan. baktım böyle olmayacak belki vazgeçerler ya da yetişemezler diye başladım koşmaya. yok arkadaş, hepsinin içine ibrahim üzülmez kaçmış adeta, vazgeçmeye niyetleri de yok. hatta içlerinden bir kaç şapşal beni geçer gibi oldu da hızını düşürdü sonra. koşmaktan anam ağladı ama zor attım kendimi okula. kantine uğramak gibi bir fikri aklımdan bile geçirmedim, doğru sınıfa gidip oturdum. dersi de etrafımda ne kadar oturulacak yer varsa hepsi kızlarla dolu olarak dinledim. dersten sonra da taksi çağırıp eve öyle dönmek zorunda kaldım. ve yaklaşık bir haftadır evden çıkamıyorum. şu bir hafta içinde türkiye'de yaşadığıma nasıl şükrettim anlatamam. mazallah başka yerde olsaydık ne ısırılmadık kıçım kalırdı ne de koparılmadık kolum. deodorantı gelir gelmez çöpe attım zaten ama yine de korkuyorum be sözlük. tanıdığınız psikolog varsa parası neyse vermeye razıyım yeter ki bu illetten kurtulayım. mutlaka erkek olsun ama.
  • sözlük sayesinde ünlenmesi an meselesidir.

    o kadar süfeeer bir çikolataya sahiptir ki, artık nutella yerine, ekmeğimin üzerine bunu sıkıyorum.
  • bildiğin 'iş kokusu'. 'kızlar kıçımdan bir parça almak istiyor doğrusu' diye dolaşıp tornacı nöörü ustanın yanında gezersen olacağı buydu.
  • kutusundan şikayetçiyim. bazı kutular birkaç kullanımdan sonra laçkalaşıyor, içindeki sıvıyı püskürtmek yerine üstüne bastığınızda ağzının kenarından akıtıyor. after shave losyonu gibi kullanmak zorunda kalıyor insan.

    kokusunun kalıcı olmamasından şikayet edenler, le male'in deodorantını deneyebilir. bana ve koklattığım birkaç kişiye göre benzer bir kokusu var. koku duyarlılığı olan, kokulardan hoşlanan -ama parfümle banyo yapmayan- biri, gündelik kullanım için axe dark temptation'ı, haftasonları için de le male'in parfüm ve deodorantını tercih edebilir.
  • axe'ın çikolata esanslı yeni ürünü. (türkiyeye gelmiş mi, gelir mi bilinmez...)

    kadınlara sormuşlar; buridan'ın eşşeği olsanız, yani önünüze hem seks imkanı, hem de en lezizden çikolata yeme imkanı olsa hangisini seçersiniz diye. kadın kısmısının pek çoğu çikolata deyivermiş. bu araştırmayı öğrenen axe'ın ceosu, bir hinlik düşünmüş olsa gerek. şahane bir reklamı var, izleyin, izletin.
hesabın var mı? giriş yap