• alkoliğin bir üst levelidir.
  • sözlük anlamı içkiye düşkün olan, sıfat.
  • zamanında ve daha dün ziyadesiyle ayran içmiş, ayranla kendinden geçeceğine inanacak denli kendinden geçmiş insan kişisi. hatta etimolojik kökenine bir yolculuğa çıkarsak ayran aşından evrildiğini görürüz. hıhım.
  • siyaset dilinde vatan kurtaran.
  • her semtte mutlaka bir çok şeyi terk etmiş, bir çok şeyden vazgeçmiş kendine özgü birey kimliğini kayıp etmiş, hayata küskün ama vakur, denizi insanları martıları çıkarları için değilde, olduğu gibi seven insanlar hep vardır. biz onları genelde sahilde kenarların da demlenirken görürüz, yalnız ve yaşama sevinci ile. onlar için borsanın,faiz lobisinin, benzin fiyatlarının yada yaşam koşullarının hiç bir önemi yoktur. günlük hayatımızın koşuşturması arasında gelip gitmeler, kariyer hedefi, egosal çatışmalar hiç bir anlam ifade etmez. gazeteyi sadece şarap şişesini sarmak için kullanırlar.

    14 sene sarıyer'de yaşadım. sarıyer.den taşınmadan önce, ejder diye kudretli bir isme sahip her akşam sahil kenarında ki banklarda yatan feyizli bir abimiz vardı. ben ve arkadaşım gittiğimde çoşku ve sevinç ile karşılardı bizi. insanların yaşadıkları sorunlar hakkında inanılmaz fikir sahibiydi.genel kültür ve insan psikolojisi hakında inanılmaz tespitler yapabiliyordu. hani okusaymış çeşke dedirtir insana o derece bilgiliydi. tabi kendi tercihi olduğunu bizlerle paylaştı. bu durumu yadırgamadığını ve aslında hiç bir şeye sahip olmak istemediği için böyle bir yaşam seçtiğini anlatmıştı bize. neyse o gün yanına giderken 4 şişe şarap almılştık boş gitmemiştik. şaraplarımızı içerken bir yandan da anlatıığı minik ayrıntılarla hayat dersi verirdi bizlere. sevgiliden mi ayrıldık, aile sorunu mu yaşadık, işle aramız mı kötü gece gider dost meclisinde anlatırdık olan biteni. bir gün mehmet'in evindeyiz arkadaş ortamıyla televizyon izliyoruz arada anlatıyorum buna, okulla aramın ne kadar bozuk olduğunu, el yazısı ile 30 sayfa yazıyı nasıl yazıcağımı diye düşünürken kendimin ne kadar zavallı ne kadar godoş bir adam olduğumu, ejder abinin ise ne kadar ulvi ve ulaşmak istediğimiz yerde olduğunu anlatıyordum ki birden mehmet in ev sahibi olmanın vermiş olduğu rahatlıkla ''hay ejder abinin de seninde .mınakoyim ne bitmez hayat felsefen varmış, ejder abini öve öve bitiremedin başka işin gücün yok mu olm senin'' dedi daha sonra ''yazıklar olsun lan sana koskoca okumuş adamlarız ama gel gör ki ejder abi denen ayyaşın birinden medet umuyoruz, püü yazıklar olsun bize o adamın kendine hayrı yok halbuki'' diyede devam ettirdi sözünü. ben sözü almadan taner girdi araya ''doğru diyorsun kardeşim'' diye onayarak, ejder abinin aslında içi boş balon olduğunu, akşamları bir-iki şarap götürerek kendinin çıkar sağladığını, dikkatli dinlendiğinde de öyle pekte abartıldığı gibi cümleler kurmadığını yani kısaca ejder abinin anucuk ağızlı biri olduğunu söyledi. bende bu konuşmaların çoğunluk tarafta olması bakımından bunu destekleyim sadece ''haklısın moruk'' ''hakılısın mehmet gidip ağzına sıçalım ibnenin o kadar şarap aldık'' diye celallendim adeta bir enerji patlaması yaşamıştım konuşmadan sonra.

    aradan iki hafta geçti ve hiç birimiz ejder abinin yanına gitmedik. bir gün evdeyim en sevdiğim filmi izliyorum 1 haftadır tv de ilk kez diye reklamını yaptılar, haliyle izlemem gerekiyor. filmle beraber cips, bira kombosu yapıyorum. bir baktım kapı çaldı baktım taner. girdi içeri oturduk baktım yüzünden düşen bin parça umursamadım. ''abi dedi'' bu ''he'' diye cevapladım. o ara filme kilitlenmişim zikimde değildi taner. sonra bu gine ''abi çok kötüyüm bırak filmi de bir iki laflıyalım, mehmete gittim evde yoktu, bende çıktım sana geldim'' dedi bu. ''iyi bok yedin'' diye karşılık verdim. sonra şu anda tv'de ilk kez yayınlanan filmi bırakıp seninle ilgilenemiyeceğim kardeşim dedim bunu tersledim. çıktı kapıyı açtı gitti bu. aradan iki gün geçti. okulda karşılaştım. kantinden tost alırken yanaştım buna dedim geçen gün ne oldu lan anlat bakalım. baktı bana ''ejder abiye çok büyük haksızlık ettim, zor günümde o yardımcı oldu selinden ayrıldığımı söyledim bana yol gösterdi, dertleştim, açıldım'' dedi. o an içimden amacıma ulaşmış gibiydim. tüm bu olanların arkasında ben vardım çünkü. tanerin haksızlığını yüzüne vurmak adına yapmıştım bunu. tv izleme stratejisi işe yaramıştı. taner'e ''doğru diyorsun lan ejder abi çok feyizli biri, gel bu akşam gidelim ona hakkında konuştuğumuz şeyleri anlatalım'' dedim. tamam dedi. gittik ve olanları anlattık ejder abiye. sonra bir ara bir muhabbet oldu bize ''allah akil vermemisse bir kuluna, geç arkasina burgula yeğen'' diye bir söz söyledi bu.. güldük! ama neden güldüğümüzü ne ben, ne mehmet, nede taner biliyordu. anlamsızca deliler gibi güldük. anlamını da heralde iyi bişey söyledi diye sormadık. sen çok yaşa be ejder abi. tanım: muhabbeti bol adam fantazisidir.
  • girişi mozart'ın kırkıncı senfonisini andıran müslüm gürses yorumlu şarkı .

    ekleme: şarkının düzenlemesi fairuz'un şu şarkısından arakmış. fairuz da mozart'tan bire bir aparmış ya da yeniden düzenleyerek besteyi kullanmış.

    edit: imla
  • çoktandır gidemediğim, yıllar oldu belki... bozdu, eski tadı pek kalmadı diyenler de oluyor arada gerçi ama bir meyhanenin anatomisi ilişti gözüme bu sabah. kaleiçi özlemi depreşti içimde birden, elini yüreğine koy da söyle tam da mevsimi değil mi şöyle açık havada hafif serinlikte avluda sıcak insanlarla olmanın? bu bozkırın gezmesi tozması da bi' tatsız a canım
  • bu gezegende bir ayyaş yaşamaktadır. bu ayyaş

    küçük prenste, içtiği için utanan ve bu utancını unutmak için yeniden içen ayyaş bir kısır döngü içerisindedir. belli bir süreden sonra neden içtiğini unutan ayyaş kendisini mutsuz eden insanları sembolize eder...oysaki hepimiz hata yapabiliriz ve yaşadığımız sürece hatalarımız için üzülmeyi bırakıp, onlardan ders çıkarmalı ve yaşantımıza devam etmeliyiz... evet büyümek sonsuz bir kısır döngüdür ve kendimizin farkına vardığımız her an boyunca büyümek kederlidir.
  • benim. ama bu kötü huydan kurtulacağım.
    azim ettim, başarılacak bu iş. hayatım sikildi amk. karaciğeri geçtim ha.
    yoksa gelecek ümitlerimi yitireceğim. sonum fenalara gelecek.
  • arapça ayş 'yaşamak'tan, ayyaş 'çok rahat yaşayan kimse' demektir.
hesabın var mı? giriş yap