hesabın var mı? giriş yap

  • selcuk erdem'le beraber penguen alma sebebi. bu haftaki penguenden:

    -alo kuntik döner mi? bizim bi tavuk şiş bi kola vardı nooldu?
    -yaw o diil de... bi ilhan irem vardı hani... o nooldu?
    -ne bileyim lan?
    -tavuk şişi biliyosun ama!
    -hasta mısın kardeşim?
    -yaw kusura bakmayın adresinizi kaybetmişiz. arkadaşlar yerinizi tespit edicek de. sizi telefonda tutmaya çalışıyorum...

  • fatih, istanbul'u fethettiğinde bizans da son savunma için ayasofya'ya sığınmıştı. bizans artıkları da öyle yapıyor istemdışı olarak. kanlarına işlemiş bizanslık bunların. az ötede ecdadın helal parayla yaptığı cami var. adam ısrarla kafirin, domuz ticaretinden, şarap ticaretinden kazandığı parayla yaptığı yer olan ayasofya'da ibadet edecek. normal camiye gidince eksik hissediyor kendini. illa ayasofya olacak.

  • bir insana yapılabilecek en berbat şeylerden biridir koşulsuz sevgi.

    koşulsuz sevgi benmerkezcildir. koşul gözetmeyen duygu, karşısındaki kişiyi önemsemeyen duygudur. kime, hangi şartlarda verildiği önemsizdir. aslolan tek şey sevginin varlığı ve sevgiyi icra eden kişiye ne hissettirdiği, nasıl sevdiğidir. sevilenin bu sevgiyle ne hissettiği dikkate alınmaz.

    koşulsuz seven insanın aslında sevdiği insana gerçek bir saygısı da yoktur. o sevgisinin odağıdır sadece. sevgisi o kadar büyük ve o kadar koşulsuzdur ki, başka hiçbir şeye gerek kalmaz. gerekirse sevdiği insan için - sevdiği insan dahil - her şeyi ihlal edebilir. kendini verdiği sevgi ve ilgiyle tanımlayan, fakat bunu kime verdiğiyle ilgilenmeyen insan koşulsuz sever.

    eskaza bu sevgi, sevilen kişiye iyi gelmezse, seven kişi bu durumdan hakarete, ihanete uğramış gibi etkilenir. sırf mutlak sevgisi sebebiyle hoş görülmelidir, ayrı bir kredisi vardır. kalbi kırılmamalıdır ve iyiliği göz önünde bulundurulmalıdır.

    koşulsuz sevgi, karşısındaki istiyor mu sormadan kucağının ortasında bırakılmış, ödenemeyen dev bir borçtur. bu borcu ve beraberinde gelen sorumluluğu istemediğini dile getirmek ise en büyük kötülük, değer bilmezlik, bencillik, sertlik, kırıcılık olur.

    gerçek iletişimi imkansız hale getirir, çünkü koşulsuz seven için tek bir argüman vardır, o da “ama ben seni çok seviyorum” olur.

    sonsuz seven kadınlar, “ya benimsin ya toprağın” adamları, oğluna vampir gibi yapışmış anneler ve onlarla aşk-nefret ilişkisi yaşayan man-babyler hep koşulsuz sevginin ürünleridir.

    koşulsuz sevgi, sevilenin zıvanadan çıkmasına davetiye çıkarır. koşulsuz sevgi mutlak bir güçtür ve mutlak güç mutlaka yozlaştırır. koşulsuz seven insan kırılır ama içine atar, sineye çeker, acısını göstermez. koşulsuz sevilen kişinin bu yüzden kaybedecek hiçbir şeyi yoktur. ne risk, ne yaptırım vardır.

    koşulsuz sevgi ilişki dinamiğinin gerçekliğini yok eder. sebep-sonuç, diyalog kurma ortadan silinir. seven insanın sevgisi o kadar mutlak ve koruyucudur ki, karşısından gelen tüm eleştiriler, tüm talepler, tüm isyanlar sevgi duvarına çarpıp düşer. tüm tartışmalar, tüm kavgalar dönüp dolaşıp sevgiye gelir.

    alınan tek cevap “ama ben seni ne olursa olsun çok seviyorum” olduğunda da işte, bu sevgi artık bırak kötü gelmeyi, yalnızca delirtici hale gelir. koşulsuz seven kişi bunların farkında bile değildir. o sineye çekmiş ve sakinleşmenizi bekliyordur. çünkü siz eskisi gibi davranırsanız o da sizi sevmeye hazır şekilde beklemektedir. “konuşma işte” demektedir, “yüzüme vurma yahu sevgim neyine yetmiyor” demektedir.

    sevgisiyle o kadar meşguldür ki, sevdiği insanın çaresizliğinin farkına bile varmaz.

    koşulsuz sevgi seveni de, sevileni de inkar eder.

  • mülteciler şehrin göbeğinde dilencilik yapıyor.
    kırmızı ışıklarda arabanın camını silmelerini engelleyemediğin gibi sildikten sonra para vermezsen tamponuna tekme atıyorlar.

    önce izmirli'nin gündelik hayatını kolaylaştır tunç bey.

  • doğrusu "dünyanın güneşe her sene 5 milyon km yakınlaşıp uzaklaşması" olan başlıktır. dünyanın güneşe uzaklığının her sene 147 milyon km ile 152 milyon km arasında değişmesi olayıdır. "dünya güneşten 1 metre uzakta olsa donardık, 1 metre yakında olsa yanardık" diyen pilavlı sohbet adamlarının içine dert olan olaydır ayrıca.

  • alışık olmadığı bir iyilik ile karşılaştığı için buna cevap verme ihtiyacı duyan yayadır.

    aslında bir kültür olması gereken şey ülkemde iyilik haline gelmektedir ne yazık ki. sen arabanda oturduğun yerde konforlu konforlu oturuyorsun, arkanda yol vermekle tıkanacak bir trafik falan da yok... yaya ise yürüyüş eforu sarf ettiği gibi her türlü sıcak, soğuk yağmur, çamur, toz, ekzoz dumanı durumu ile karşı karşıya. tabi ki insan olarak yayanın üstünlüğü olacak, arabaya bindin de o insandan daha büyük bir şey mi oldun?

    ağa - maraba anlayışı genlerimize işlemiş, yani ata binmiş olan ağadır, atı olmayan ona hürmet etmelidir. ancak genel olarak şöyle bir şey de var;
    (bkz: trafikte yol verilince oluşan mahcubiyet duygusu)

    tam tersine haklı gururun bokunu çıkartan yayalar da vardır.

    (bkz: yol verilince ağır ağır hareket eden yaya)
    (bkz: yol verilince küstahlaşan yaya)