hesabın var mı? giriş yap

  • diyarbakır'daki bir newrozda izleyenlere "denizin çocuklarından dağların çocuklarına selam getirdim" diyen unutulmayacak laz müzisyen. vefatından bir gün sonra harbiye açıkhava tiyatrosu'ndaki 5000 kişilik cenaze töreninde sahneye çıkan mkm*'li bir kürt sanatçı da dağların çocuklarından denizin çocuğuna selam getirmiştir ve böylece en kutsal emanetlerden birisi olan selam, dostlarının huzurunda sahibine ulaşmıştır.

    edit: bu entry'nin yazılma sebebi kazım'ın dağlar diyarına kadar ulaşan ve oradakilerin gönüllerinde taht kurabilen ilk karadenizli müzisyen olmasıdır. ama hikmetinden sual olunmayan okur-yazar kitle tarafından kötülenmeye layık görülmüştür. zaten alkış bekleyen bir anekdot değildir de, kötülemek neden anlamak zor...

  • karakter gelişimlerinde "insan 7'sinde ne ise 70'inde de odur" düsturunu benimsemiş film serisi. "foreshadowing" konseptini oldukça başarılı kullanmıştır. bu durum özellikle, part 1'de ilk defa tanıttığı karakterlerin, part 2'de genç hallerini gösterdiği kısımlarda kendisini belli eder.

    --- spoiler ---

    zayıflığı ve saflığı yüzünden kandırılıp aileye ihanet eden fredo, daha bir bebekken bile zayıf ve hastadır. aslında, babası vito'nun zayıf çocukluğunu anımsatır fakat vito zorlu geçen yaşamı yüzünden olgunlaşıp güçlenmişken, fredo bu tip bir değişimi hiç yaşayamamış ve her daim ailesinin en zayıf halkası olmuştur.

    fazla agresif tavrı yüzünden aileyi sıkıntıya sokan santino, daha çocukken bile rahat durmaz ve akraba buluşmalarında ona buna yumruk atmaya çalışır.

    ailenin kurucu üyelerinden olmasına rağmen yaşlılığında aileye ihanet eden salvatore "sal" tessio, gençliğinde de vito'nun don fanucci'yi haklama planına karşı çekimser ve güvensiz tavrıyla dikkat çekerek karakterinin ilk sinyalini verir.

    peter "pete" clemenza, vito'yu suç dünyasına sokan kişidir. bu işte vito'dan daha eski ve daha tecrübeli olmasına rağmen boynuz kulağı geçer ve vito ailenin patronu olur. buna rağmen clemenza bunu bir ihanet gerekçesi haline getirmez, bu konuda bir problemi olmaz. gençliğinden itibaren vito'ya ve ailesine karşı hep sevecen ve samimi davranmıştır. aileye sadık olarak ölür. (not: part 2'nin senaryosunun ilk taslaklarında aslında aileye ihanet eden kişi frank pentangeli değil, clemenza imiş fakat bir sebepten clemenza'yı filme dahil etmemiş ve yerine pentangeli'yi kullanmışlar. hikayeye göre clemenza part 2 öncesinde aileye sadık olarak ölmüş durumda. iyi ki böyle olmuş çünkü böylesi karakterine daha uygun.) yine yetişkinliğinde epey şişman bir adam olan clemenza'yı gençliğinde bol bol bir şeyler atıştırırken görürüz.

    sicilya'da michael'a ihanet edip arabasına bomba koyan fabrizio, aslında daha başlarda, fırsatını bulabilse kapağı amerika'ya atmak derdinde olduğunu hareketleriyle belli ederek bunun sinyalini vermektedir.
    --- spoiler ---

    karakterlerindeki tutarlılığa son derece önem veren tarzıyla da izleyicisine duyduğu saygıyı belli eden bir film serisidir...

  • yıl 2008 bükreş aylardan aralık, noel zamanı yaklaşmakta. ben de o ara çıkan krizde topu diken bir inşaat firmasında çalışıyorum. şirket bana dacia logan araba verdi onunla şantiyeye gidip geliyorum. sabah şantiyeye geldim fark ettim ki cüzdan yok yanımda, ehliyet mehliyet hiç bir şey yok. akşam bizim tarafa giden birine beni de bıraksanıza cüzdanı unutmuşum dedim, yok abi burada polis çevirmez dedi. iyi dedik, tabi ki çevirdi. ehliyet yok yanımda, kimlik vesaire hiç bir şey yok. poliste sıfır ingilizce, ben de sıfır romence, şirketten romence bilenleri arıyorum açan yok telefonu. türkçe söylendim hay şansıma tüküreyim gibisinden. polis türkçe sen türk müsün dedi, evet dedim. sende yok ehliyet arabayı alacağız, sen de gelecek polise diyor. ya dedim etme eyleme ev şurası, araba kalsın ben 5 dakikada gider alırım falan, yok olmaz, amir yollamıyor seni. yapma işte bak ev şurada işte hem sen bu türkçe'yi nereden biliyorsun dedim aklım sıra istanbul, bursa falan diyecek de ben de muhabbeti koyulaştırıp yırtacağım. ev arkadaşı türkmüş o öğretmiş falan. en son ağzından baklayı çıkardı, siz dedi türkiye'de ne yapıyorsunuz polis ceza yazmasın diye ondan ondan lazım dedi. bir taraftan tamam sıyırdık diyorum, öbür taraftan ibneye bak öğrenmiş ama rüşvet kelimesini de bilmiyor falan diyorum. neyse plakayı aldı, eve git getir evraklarını dedi, zaten ev dibimizde gittim aldım geldim iyi tamam dediler yolladılar. tl karşılığı 90-100 tl civarı bir parayı indirmişti ibneler. ertesi gün şantiyede romen şoförler, noel zamanı ya yaparlar öyle şeyler dediler. ulan şansa bak aq, elin romanyasında türkçe bilen polisle rüşvet pazarlığı yap.

  • az önce hastanenin birinde akp seçmeni olduğunu belli eden bir amcayla aramızda geçen diyaloğa sebep olan dolar kuru. diyalog da şu şekilde

    dayı:d
    ben:b
    arkadaşım:a

    b:dolar 8 tl olmuş sabah sabah. euro da 9.50 ye dayanmış gördün mü ? ( arkadaşıma söylüyorum)

    a: ciddi misin ? (vs derken dayı araya girer)

    d: yav gençler bunları yayıp hökümeti indirmeye çalışıyolar bakmayın öyle şeyler bizi etkilemez biz güçlü bi devletiz dıj güçler oyun oynuyolar üstümüze

    b: haklısın amca neyse ki reis sağolsun bu oyuna gelmiyoruz. dimdik duruşumuzu gösteriyoruz ibreti aleme.

    d: aslanım benim. reis olmasa halimiz ne olurdu bizim, bu ülke ne hallere gelirdi...

    b: haklısın amca. hem doların artışı bi açıdan iyi bir şey çok şükür reis sağolsun. dolarla maaş alan bizim gibi insanlar ne kadar şükretse az. sen emekli misin amca maaşından memnun musun ?

    d: ıııeee evet emekliyim alıyoruz çok şükür bir şeyler.

    b: alıyorsundur tabi amca devletimiz günü gününe yatırıyo çok şükür maaşlarınızı. bir kaç tane de evin vardır ben daha 2. evi yeni aldım yaşım genç malum.

    d: yani uğraşıyoruz daha evladım alamadık henüz

    b: şükret haline amca şükret. ya başımızda reis olmasaydı ? hadi iyi günler kendine iyi bak

    dayı arkamızdan kara kara bakarken usulca uzaklaşırız ordan. bu millete bir şey anlatıcaksan kıskançlık en iyi yöntem. bu dayı 3 gün kendini yer şimdi.