hesabın var mı? giriş yap

  • mugla'dir

    kur'an kursuyla, pub ayni sokakta.
    kimse kimsenin sacina basina orucuna karismaz.
    insanlar cok daha sakin ve oturakli.
    ataturk'u de sever, orucunu da tutar.

    bir izmirli olarak soyleyeyim, kesinlikle izmir degildir.

  • arkadaşlarla kafeye gidilir, bir şeyler içilir, muhabbet edilir daha sonra hesabı ödemek için kasaya gidilir hesap ödenir ve ;

    a: arkadaş

    k: kasada duran adam

    k: memnun kaldınız mı efendim?
    a: evet yıllardan beri buraya geliriz zaten.
    k: ... (gülümser)
    a: belki sizden bile eskiyizdir burada.
    k: ben buranın sahibiyim.
    a: ...

  • bu tarz karakter sahibi insanları popüler yapan kişiler düşünsün.. eskiden sanatçının da insan olanı sevilirdi.. seyirciden izin alıp ceketini çıkaran sanatçılar gördü bu ülke..

  • bu konun aslı tsk'nın 4 yıllık okul okuyan üniversite mezunlarını subay olarak istihdam etme durumundan kaynaklanmaktadır.

    yukarıda bir yazarın yazdığı gibi kısa dönem asker için sülüste statü yedek subay olarak yazar. ama nasbi er olarak yazar.

    yani tsk yeterli kadrosu veya bütçesi olmadığı için - ki bütçesi olmadığı içindir aslında- subay olarak askerlik yaptıracağı kişiye kanuni nasbini veremediği için kısa dönem askerlik yaptırıp er kişiyle mahsuplaşır.

    işte bu durumun idari belgelerde de yazması yüzünden çoğu er, erbaş, astsubay ve subay taifesinde kafa karışıklığı oluyor. çünkü bizim ülkemizde okuduğunu anlamada genel bir problem var.

    kişi statüsü yedek subay olsa da rütbe nasbi kısa dönem erdir. kısa dönemlerin celp dönemleri ayrıdır. ama neticede erdir. askeri hakim ve savcının üzerinde kısa dönem er'in haklı olduğu bir durumda pozitif etkisinin olması daha beklenen bir durumdur. neticede devletin kanunen vermesi gereken bir rütbeyi verememesi yüzünden alt kademelerde mağdur olmuş insan tipolojisi ortaya çıkmış oluyor. ayrıca bir kısa dönem er bu durumu da ben subay olma hakkım varken ve bunu istemişken tsk beni er yaptı, eğer asteğmen olsaydım bu olay hiç yaşanmayacaktı gibi bir savunma geliştirdiğinde de oldukça güçlü bir savunma oluşturur. çünkü er kişi tercih kısmında subay olmak isteyip de er yapılmışsa ve sonrasında da mahkemelik durumu olmuşsa bu durumda bir mağduriyet doğar.

    bu elbette gidip uzman çavuşa astsubaya artistlik yapma esnekliği vermez. zaten kimseye yapmayın. çünkü orgeneral bile olsanız bir ere eziyet edemezsiniz. en azından kanunen bu böyledir. yani size haksız yere eziyet vs yapıldığını ispat edebilirseniz tabi.

    kısa dönem asker olarak askerliğinizi yapacaksanız bu bilinçle yapın. kimseye karışmayın. emirlere uyun. küçük düşürücü veya eziyet mahiyetinde bir emir ile karşılaşırsanız - özellikle bunu yapam bir uzmam veya astsubaysa- delilleri toplayın ve üst subayınıza şikayet edin. durum düzelmezse mahkemeye verin.

  • ya burda "medeniyet çuvalla bavulla olmaz" diye halkçılık kasanlar var ya... üstüne para verseler havaalanında çuvalla görülmek istemezler. neyin eleştirildiğini biliyorlar, eleştirilen şey gibi olmamaktan dolayı mutlular da, ama göstermelik halkçılık yapmış olmak için kendileri bile asla olmak istemeyecekleri birini eleştireni eleştiriyorlar.

    medeniyet çuvalla kılık kıyafetle gelmiyor madem, niye bunları diyenleri bavul yerine bohçayla, marka çantalar yerine heybeyle, ayaklarında naykiler yerine takunyayla görmüyoruz hiç?

  • çok yanlış bir tutum.

    doğrusu ise, düşmanın karşısında içtimaya girip mıntıka temizliği yapmaya başlamak olmalıydı.

    yabancı komutanlara çay-kahve servisi yapıp lojmanlarının foseptiklerini de temizler, çocuklarına özel ders verirken karılarının şoförlüğünü yapardınız.

    aldığınız bu yüksek askeri eğitim karşısında afallayacak düşman topraklarınızdan hemen çekilir, siz de çift çarşıyla ödüllendirilirdiniz.

    afiyet olsun.

  • bunu beğenmeyen, bunu eleştiren maldır. yemek ısmarladığınız kız böyle birşeyi ima dahi etse, onu orada bırakın. yemeği de önünden alın. (bkz: swh)

    amerikan filmlerindeki zengin sevgilileri arıyor arkadaş. daha çok bekler.

    böyle düşünen kızlara, bununla ilgili şu özlü sözü hatırlatmak istiyorum;

    prens'i bekleme, seyis'e razı ol, yoksa at'a kalırsın.