hesabın var mı? giriş yap

  • şimdi coder'a anlatır gibi anlatmak gerekirse; korsan yazılım dediğiniz mevzu, bizzat büyük yazılımcılar tarafından desteklenmese de, maksimum şiddetle savaşılmayan bir mevzudur. olmak zorundadır da. çünkü bir yazılımın piyasaya hakimiyeti, onun korsan yaygınlığı oranında mümkündür.

    yarın microsoft, çıkıp korsan office kullanımını, bütün dünyada oldukça komik yüzdelere düşürebilir mi? elbette. çok da zor değil. ama bunu neden yapsın? korsanı bitirseler ve dünyanın sadece yarısı lisanslı office kullanır hale gelse, ertesi yıl dünyanın bu yarısı da office kullanmayı bırakır. çünkü yazılım dediğiniz şey, sadece sizi ilgilendiren bir konu değil. dosya paylaştığınızda, karşınızdaki insanda/kurumda bu dosyanın desteklenmeyeceğini bırak bilmeyi, şüpheye düştüğünüzde, o yazılımı kullanmazsınız.

    aynı şey adobe için de geçerli, diğerleri için de.

    o yüzden kasmayın fazla kendinizi, korsan yazılım, bizzat büyük yazılım firmaları tarafından alenen olmasa da, göz yumulan bir konudur. yazılım firmalarının buna samimi olarak bir itirazı yoktur. ticari akıl bunu gerektirir.

    dolayısıyla korsan yazılım, yazılım firmalarının çok daha büyük paralar kazanmasına sebep olan bir yan üründür.

  • "eğer size birisi bir şeyi kimin icat ettiğini sorarsa ve siz o şeyi icat edenin kim olduğunu bilmiyorsanız tesla icat etti deyin, büyük ihtimalle doğru cevap vermiş olursunuz. "

  • ismi yadırganan film. ilk film gibi bunun da ismi arabesk bulunuyor. iyi de behzat'ın kendisi zaten arabesk? adam araba arkasında yazı görüp sevdiği kadına sms atıyor, filmin ismi de "rise of the dark machines" olmayacak elbette.

    aslında ingilizce düşününce; "007: london burns" diye film çekseler salyanız aka aka izlersiniz sofistike ibneler sizi...

  • selami şahin'in kafasında peruk olduğu için, ben de kafasına takacağını pek düşünmüyorum. sevgiler.

  • üçüncü bölümümüzle devam ediyoruz.

    tarihi eser korumasındaki doğan apartmanı'ndan almış olduğu üç daireden biri olan 3 numaralı dairede, benimle çalışmaya başlamadan önce, mutfak ile orta salon arasında kapı açmak maksadı ile, yıkılması kesinlikle yasak olan taşıyıcı duvarı yıktırmış olan kişi.

    aynı kişi, daha sonra, manzarasına geliyor diye, imar izni olan iki katlı bir yapıyı, uğur dündar'ı sıkıştırarak, skandal olarak televizyondan kampanya başlatmak suretiyle yıktırmaya çalışmıştır. uğur dündar bunu yemeyince, söz konusu yapının sahipleriyle, arkalarından hiçbir iş çevirmemiş gibi oturup konuşmuş, "ne güzel olmuş burası" demiştir.

    eski sevgilisi olan mankenleri, oyuncuları ve birkaç kişiyi daha model olarak kullanıp hazırladığı fotoğraf sergisinin açılışından önce bütün fotoğrafları benimle birlikte teftiş ederken şöyle demiştir:
    "işte şimdi gelecek bakacak herkes, vay be diyecek, adam bu karıların hepsini s*kmiş... işte bunu dedirtmek için yapıyorum bu sergiyi!"

    biraz da eğlenelim...

    gelin, audi marka olan arabasını alırken neden özellikle a8l modelini seçtiğini kendisinden dinleyelim:

    "abi, şimdi a6 alacak halimiz yok. koskoca okan bayülgen'iz. a8 almam lazım. e ama arada dünya kadar bilmemkaç euro fiyat farkı olmasına rağmen, dışarıdan bakınca a6 mı a8 mi olduğu anlaşılmıyor. tek fark, arkadaki yazı. bu audi, yazı karakterini öyle bir seçmiş ki, 6 ile 8 birbirine benziyor. sonra beni gören taksici bilmemneci diyecek ki bu kesin a6, zaten türkiye'de a8 bir avuç var. yok ya! ben o kadar fiyat farkı verecem, a8 alacam, ama beni a6'ya biniyor sanacaklar! eee, ben de baktım ki sadece a8'lerde olan bir l modeli var, "long" manasında, onu aldık ki yandaki "l"yi görünce anlarlar a6 olmadığını. elçilik arabası gibi araba tabi long olduğu için, köşeleri möşeleri dönemiyoruz, ama o kadar para verip a6'ya biniyor dedirtmem." (argodan arındırılmıştır)

    türkiye'nin serge gainsbourg'u desinler sana istiyordun, onun da sonu pek hoş olmamıştı, hatırlatırım.

    devam edeceğiz...