• bugün, bana hayatım boyunca unutamayacağım günü yaşatan msgsu tesisi.

    saat öglen 3 civari. hersey normal. ınsanlarin yarisi plajda, yarisi da cafede oturuyor. ben ve iki arkadasim da yukarida cafede tavla oynuyoruz. sonra bir sesle irkiliyorum. cok uzaklardan gelen bir kadin çığlığı. kafami plaja ceviriyorum bir kadin çok da diil ama birazcik açılmış. belli ki sahile dönemiyor ve yardim istiyor. kadinin yaklasik 20 dakika aralıksız süren ciglik sesleri sirasinda olanlar ise şunlar :

    önce gözüme kadinin oldukca yakininda olan denize birlikte girdigi kisi çarptı. adamcagiz ne yapacagini bilemez halde bi bizim tarafa bir kiza bakip duruyordu. bir ara kiza dogru yüzmeye calisti ama dalgalar yuzunden cabalari ise yaramadi. sonra cankurtaranliga soyunan birisini gordum. benim bildigim 1 cankurtaran olur. sanirim bu kisi onun arkadasi ya da akrabasi falandi eline bir sisme deniz yastigi benzeri (adini bilmiyorum) birsey aldi ve kiza dogru yuzmeye calisti. sanirim o denizde hic yuzmemis olacak ki kizin oldugu yere dalgalar nedeniyle ulasmasi ancak yarim saat surmeyecekmis gibi yuzmeye calisti. bu arada bir cankurtaran daha belirdi ve ayni şişme yastikla denize dogru hamle yapti. yaklasik 3 - 4 dakika sonra kumsala geri donduler. bu arada sanirim bogulmaya yaklasan kizcagizin yanindaki adam da sahile geldi. cunku onu daha sonra hic goremedim. ardindan sanirim kendileri asil cankurtaranimiz oluyor cafenin bir yerinden cikti ve sahile dogru kosmaya basladi. yaklasik bir iki dakika sonra şişme botu denize süreklediler. ancak, uzun bir sure gecmesine ragmen botu calistiramadilar. cunku botun anahtari yanlarinda degilmis isin kotusu sahilde de degilmis. cankurtaranlardan birisi cafeye kosmaya basladi anahtari bi yerlerden bulup tekrar bota döndü.

    asıl cankurtaranimiz botu calistirdi ama sanki o gune kadar o botu hic calistirmamiscasina, hic o botu sürmemişcesine. cunku bir şişme botun o dalgalarda ilerleyemeyecegi cok acikti. dusundugum gibi de oldu bi sure sonra ilerleyemeyip geri dondu ve botun ön tarafina agirlik yapmasi icin sisman birisi oturtulup tekrar denendi ama yine kiza ulasamayacaklari belli olunca ve aranan sahil güvenlik de telefonlara yanıt vermeyince cafedeki garsonlardan birisine sahil boyunca uzanan diger isletmelerin botu olup olmadigini sordum. belki doğru düzgün bir cankurtarma botları vardir ve yardim edebilirler umuduyla. birisinin vardi aslinda dedi. hangisi oldugunu hatirlayamadi. numarasi var mi dedim yok dedi. adi ne internetten numaralarini bulup arayalim dedim adini da bilmiyodu. nasil gideriz peki diyince ancak arabayla dedi. peki dedim. kalabaliga donup arabasi olan var mi diye bagirdim. ses yok. ama otopark sille araba dolu. belki arabasi olan kisi yanindaki arkadaslarindan utanir da benim var der diye bir daha bagirdim. sonra bir ses benim var dedi. anahtari al kos o zaman dedim. arabaya dogru kosmaya basladik. plajin ana giris kapisina geldik. ordaki gorevliye durumu hizlica anlatip diger plajlara nasil gidecegimizi sorduk. cok net bi sekilde yollar cok dolambacli cok uzun surer gidemezsiniz dedi. bisey yapamazsiniz dedi. gorevli gayet rahat hayatina devam ediyodu. peki dedim su yandaki polis okulunun sonuna kadar gitsek yaklasmaz miyiz. ama oraya giremezsin yasak dedi. o sirada ben dinlemeyi birakip polis okulunun kapisina dogru kosmaya basladim. kapidaki gorevli polislere cok hizli durumu anlatip o an kapida beliren baska bir arabaya bindim ve yaklasik 1 dakika gittik. yol bitince sahile inip kosmaya basladim.

    sanirim hayatimin en uzun koşusuydu. yaklasik 4 ya da 5 plaj işletmesi boyunca kostum. hicbirinde bot yokmus. bir tanesi var dedi ama denize acilamayiz dedigi an kosmaya devam ettim belki baska birisi yardim eder umuduyla. en sonunda bir plaja ulastim kosarken sadece cankurtaran diye bagirabildim. hemen yanima geldiler. zar zor şu 4 kelimeyi kurabildim: baykuş plajı kız boğuluyo.

    söylememle botu denize indirip acilmalari sadece 10 saniye surdu. onlar botla ilerlemeye basladiklarinda kumsalda ileri geri onlarin paralelinde dogru kosmaya basladim. yanlis yerde aramasinlar diye. bi sure sonra bulamayip sahile tekrar yaklastilar ben de orada bulunan 3-4 kisiyle birlikte kizin oldugu yönü bagırdim. nihayet kiza ulastilar botun ustune cektiler ve sahile bize dogru gelmeye basladilar.

    kiz kumsala cikar cikmaz cagirdigim bir bayan gorevli mudahale etti. kizin yuttugu sulari cikartmaya calisti. oksijen verdi. sonra ambulans da gelince hemen sedyeyle ambulansa tasidik.

    kizi o ilk gordugum ani hayatim boyunca unutamayacagimdan eminim. beyaz tenliydi 26-27 yaslarinda gibiydi. agzinin etrafinda köpükler vardi. ılk kendine gelir gibi oldugunda göz kapaklarını sıkar gibi yaptı. sonra nefes alır gibi oldu. bilinci yerine geldigi anda cıglık attı ve sanirim soka girip yeniden bayıldı. benim hatirladigim 20 dakika boyunca o ciglik sesleriydi sonrasinda araba bulup diger plajlardan yardim getirmeye calismistim. ama degil 20 dakika denizde bilinci acik oldugu tum sure boyunca kizcagiz nasil korkup ciglik attiysa belki sesimi duyururum diye bilinci acilir gibi oldugu an ayni cigligi atti ve artik direnmeye mecali kalmamis olacak ki tekrar bayildi. ben ne o sesi unutabilirim ne o kizi ne o plaj boyunca isletmeden isletmeye kosup bir umut bir yardim aramayi ne de o gunu.

    plaja geri dondugumde insanlar biralarini icip tavla oynamaya coktan baslamislardi. ısin kotusu insanlarin tamami kizin ambulansa bindirildiginden haberi dahi yoktu. yani onlara gore bir insan bogulmustu ve onlar hayatlarina devam edebiliyorlardi. işin kötüsü arkadasima ben yokken burdaki gorevliler ne yaptı dedigimde bir defa daha denediler botla sonra olmayinca kumsala geri döndüler başka da birşey yapmadilar dedi. yani herzaman yapilacak birsey vardir en umutsuz anda bile. kaldi ki 26-27 yaslarinda bir insanin hayati icin herseyi yapmayi denemek cok mu zor. o insanlarin hepsi sadece izledi sonra da bira icip tavla oynamaya devam mi etti hicbirsey olmamis gibi.

    eger o cankurtaran kizin dalgalarla suruklenip gittikce uzaklasmasina neden olan tamamen zaman kaybı şeyleri yapmasaydi mesela kiz daha yakinda iken botu calistirsaydi ya da isletmenin sahibi universite can simidi temin etmis olsaydi ya da sisme bot yerine gercek bir bot. tüm bunlar yasanmayacaktı.

    eger ( o kız ) bu entryi okursan bir mail at iyiyim diye, ya da bir arkadasi bir tanidigi okursa bir mail atsin. çunkü hala kurtulup kurtulmadığını bilmiyorum. adres şu: ilanicin@yahoo.com
  • öncelikle, aşağıdakileri okumanızdan önce söylemeliyim ki, ne olursa olsun hele deniz güzelse ve çok rüzgar yoksa "iki ki geldik be" diyeceksiniz.

    detaylara gelince:

    - metro hacıosman durağından minibüs ve otobüs ile de ulaşılabiliniyor.

    - taksim'den taksi 70 lira civarı yazıyor. korsan taksiye "kilyos" demeyin, "kısırkaya mevkii" deyin, yoksa arıza çıkartabilirler.

    - gölge alan en büyük sıkıntısı. çadır alanları güneş. sahil oldukça sıcak (şemsiyeler var tabii) ama restoran dışında "aman başka bir yerde azıcık oturayım" isterseniz yapamıyorsunuz malesef, her yer güneş.

    - dışarıdan girişler 20 lira.

    - çadır kirası 20 lira. çadırın içinde hiçbir şey yok. en azından bir mat götürmek gerekli.
    çadırda en fazla 8e kadar uyuyabilirsiniz çünkü güneşin altında direkt.

    - yanınıza muhakkak kalın bir alt, çorap, kalın bir üst ve ayakkabı almalısınız. gece oturmak isteyeceksiniz. çiğ yağıyor ve genelde esiyor. donarsınız. çadıra girip uyumak isterseniz de üşürsünüz üzeriniz inceyse. bu sözümü ciddiye alın.

    - fiyatlar gayet makul.

    - yemekler, restoran çok çok kötü, malesef. abur cubur alın yanınıza. belki bir de sandviç. denediklerim arasında en yenilebilir olan hamburgerdi. napoliten makarna kötüydü, kaşarlı gözlemenin kaşarı çok ağır küf kokuyordu, peynirli gözleme lorluydu, ev köfteli olan şeylerin köftesi pek leziz değildi, kızartma yağı uzun süredir kullanıldığından kızartmalar bir garip tat taşıyordu.

    - bar 1'de kapanıyor.

    - gece belli bir saatten sonra üst kapısı kilitleniyor. eğer denizden sonra gidip, eğlenip dönme planınız varsa arabanızı içeri sokamıyorsunuz. görevlilerle konuşun mutlaka böyle bir şey yapmadan önce.

    - müzikler berbat. 2 gün boyunca aynı sırayla önce eski trance parçalardan, biraz berlin ekolünden trackler dinledikten sonra albüm şeklinde; ezginin günlüğü, emre aydın, tarkan, ajda pekkan, hande yener, barış manço,.. falan dinlemek zorunda kaldık. mecbur katlanacaksınız restoran kısmındayken.

    onun dışında kesinlikle kendi müziğinizi, küçük hoparlörünüzü götürmenizi öneriyorum.

    - sahilde ve çadır alanında elektrik yok.

    - telefonlar için şarj alanı yok. bara falan bırakıyorsunuz.

    - tuvaletler sadece sabahları temizleniyor. tuvalet kağıdı ve kağıt havlu yenilenmiyor. ama yine de pazar günü istilasından önce insanlar güzel kullanmıştı tuvaletleri.

    - duş soğuk su. sıcak su yok. ayrıca sabun ve şampuanla duş almaya izin verilmiyor. o yüzden cadı gibi gezmeyi göze alacaksınız.

    - solar ve suma beach gibi sahili toplamıyorlar, kilitlemiyorlar gece. bu güzel. sahilde zaman geçirebilirsiniz.

    - plaj ince kum olduğu için elektronik aletlerinize dikkat edin.

    - her şey self servis. plaja falan hizmet yok. plajda duş yok, yukarı çıkıyorsunuz.

    - mekandan havlu isterseniz veriyorlar. gayet güzel.
  • kilyos'ta mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi öğrenci, öğretim üyesi, çalışan, mezunlar ve misafirlerine hizmet veren bir tesis.

    http://www.baykusplaji.com/
  • 3 senedir gittiğim oldukça keyifli bir mekandı. taa ki en dalgalı günde yaşadığım boğulmaya ramak kalma anına kadar. erkek arkadaşla güle oynaya bi hayli açılmışız 5 saniyede bir gelen dalgalardan yorulup kendimizi kıyıya atmaya çabalarken on dakkadır aynı yerde döndüğümüzü fark edince panikleyip su yutmaya başladım öyleki erkek arkadaşın beni kurtarma çabalarından umudu kesip -ki o da aynı durumdaydı- kıyıya doğru imdat diye bağırmaya mecalim kalmamıştı. hala kendimizi kıyıya nasıl attık bilemiyorum ama -siz de iyi uğraştınız ama ha diyen sözümona cankurtaranın elindeki megafonu bi yerine sokmadığım için hala pişmanım.

    edit: git başka bi entrymi eksile ama buna bi geçmiş olsun yaz ya da içinden geçir insanlıktan nasibini almamış şişko patates.
  • 4 senedir özel işletmeden mütevellit içler acısı halinin artık sona erdiği plaj.
    mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi, aldığı kararla artık kendi işletecekmiş.

    daha birkaç gün öncesinde kamp yapmak için gittiğimizde ertesi gün açılışının yapılacağını öğrendik.

    doğruya doğru, içerisi bomba olmuş, belki bir suma değil,
    ama ahşap oturma alanları, bar ve restaurant kısmının yenilenmiş olması, özel kilitli dolaplar, kadın ve erkekler için ayrı wc, soyunma odaları (avm içindeki büyük markaların soyunma odaları şeklinde) ve duş alanları, ekstrası girişin öğrenciye 10tl olduğu, içerde bir biranın 10tl olduğu başka bir istanbul plajı da varsa ben bilmiyorum demektir.

    edit: entryden sonra gelen mesajlara istinaden ek bilgi olsun. bu haftasonu yeniden gittik, üst kapıdan aşağıya inen yolu asfaltlamışlar ve en son giriş kapısı düzenleniyordu. ayrıca restaurant kısmından plaja inen o toprak yola da ahşap zemin yapmışlar, rahatça inip çıkabilirsiniz artık diye.

    çadır alanı aynı, sadece aydınlatması var artık, plajda cankurtaran da mevcut, ayrıca artık plaj kısmında da su, dondurma gibi ihtiyaçlarınızı karşılayabiliyorsunuz falan

    edit2: fiyat soran arkadaşlara istinaden.
    öğrenci için haftaiçi 10tl haftasonu 15tl, dışardan gelişlerde sanıyorum en fazla 5-10tl fark ediyor olsa gerek.
    bu arada çadırınız yoksa çadır kiralayabiliyorsunuz ancak fiyatlarını bilmiyorum.
  • deniz, kum, güneş beni bozar. sevmem. 97 senesinde yaşadığım elim bir yanma sonucu (hata ebeveynlerimindi) güneşten nefret ederim. güneşli havaları dahi sevmem. puslu hava çocuğuyum.

    bayramın ikinci günü gittik. ulaşım çok kolay. tabi bizim evin konumundan dolayı kolay gelmiş olabilir.
    tek sorun, arabasız gittiğiniz zaman dağcılık oynamanız. yani plajdan otobüs durağına kadar tırmanıyorsunuz. inişi kolay, çıkışı zor.

    yemekleri eh işte. menemenleri soğuk, omletleri sıcak. çayı güzel.
    denizi, sürekli dalgalı. iki kulaç atamadık (atamazdım da zaten ^_^)
    duş çok soğuk diyorlardı değildi. hatta gittiğimiz gün hava çok sıcak bile değildi. ama su sıcak geldi bana.
    şemsiye ve şezlong için erken gitmeniz şart.
    bayram diye fiyat haftasonu fiyatıydı.

    son olarak, tam bir köpek cenneti. köpeğini kapan gitmiş. gittiğimiz gün ufacık bir tecavüze bile şahit olduk köpekler arasında.

    yani, gidebilme durumunuz varsa gidin. erken gidin, erken dönün.
  • kendi çapında sakin bir plaj. çalışanları barzo tipler değil. çok fazla bir şey sunmadıkları için fiyatları da ortalama. sakin sakin oturup, dergimi kitabımı okuyup dinleneceğim derseniz buraya gelin. he yok ben şeker atıp ot içip patlayacağım diyorsan doğru suma’ya. meh meh.
  • denizi çok tehlikelidir, çok dalgalı olduğu günler cankurtaran elindeki megafonla ''denizi boşaltın'' diye anons yapar ve siz çıkana kadar da başınızdan ayrılmaz. daha az dalgalı olduğunda da dikkat etmek gerekir zira kum resmen ayağınızın altından çekilir ve akıntı sizin kıyıya çıkmanızı engeller. bu plaj için en önemli uyarı bu sanırım. kendi çadırınla gidersen giriş ücretine ilave olarak 10 lira da çadır kurma parası veriyorsun. fiyatlar gayet makul. 33'lük bira 6 tl, 50'lik arjantin 8 lira, efes kutu 8 lira. kahvaltı tabağı bir büyük çayla birlikte 16 lira, hamburger 10 lira vs.... o bölgedeki diğer plajlara gitmiş olanlar, fiyatların makul olduğunu anlamışlardır. solar biiiç'de 5 liraya susuzluğunuzu giderirken, burada su 1 liradır. kitleye gelince büyük çoğunluk üniversite öğrencisi, rahatsız eden tipler yok. tek hoşuma gitmeyen şey duşlardı. taharet musluğundan bile daha tazyikli su gelir. bunun dışında bir sıkıntı yok. ama giderken büyük beklentiler içine girmeyin, kalabalık gidin, kendi kendinizi eğlendirin, ya da alın kız arkadaşınızı romantik takılın, beklentiniz büyük olmazsa memnun ayrılırsınız.
  • istanbulda denize girilecekse eğer, sessiz sakin, kafa dinlemelik mekan.
    karadeniz ne kadar güzel olabilirse, havaya göre denizi güzel.
    sahili temiz, düzenli.
    müzik ya olmuyor ya da bangır bangır plaj müziği dışında bir şeyler çalıyorlar. böylelikle kafa dinleyebiliyorsun.
    üniversiteye bağlı olmasının avantajları ve dezavantajları var. diğer plajlardaki hizmeti beklememek gerek. bu biraz da fiyatlarla doğru orantılı, fiyatları uygun. giriş, gelişme ve sonuç için diğer plajların altında, halk plajlarının üstünde bir para ödüyorsunuz. istanbulun herhangi bir yerindeki cafelerdeki fiyatlar. karnınızı 20 liraya doyurabiliyorsunuz. içecekler de el yakmıyor. giriş fiyatları da diğer işletmelere nazaran biraz altında.
    içerideki diğer müşteriler rahatsız edici değil. rahatsız edici bakışlar yok. nezih bir kitlesi var.
    mekan, dujlar, soyunma kabinleri vs. temizliğinde sorun yok, kalabalık olunca biraz ödün veriyorlar ama söyleyince hemen temizliyorlar. göze batmıyor.
    arabayla gitmeyecekler için ulaşımı çok rahat, 152 numaralı otobüs kapısına kadar götürüyor. araba için otoparkı mevcut.
    kumsalda güneşlenmek istemeyenler için teras kısmı da mevcut. kitap okumak için ideal.
    sürekli cankurtaran var. denize giriş alanında biraz sıkıyorlar fakat karadeniz olduğu için pek bir şey diyemiyorum.

    internet sitelerinde fiyatları, fotoğrafları, iletişim bilgileri var.
    http://www.msgsusosyalisletmeler.com/baykus-plaji/

    instagramı da kullanıyorlar.
    @baykusplaji

    tavsiye olunur.
  • 2 temmuz 2016, yani dün itibariyle tekrar açılan mekan. gözlerimiz yollarda kalmıştı. büyük bir tadilat geçirmiş ve sanırım tesise birkaç da oda da eklenmiş. 2 kişilik odaların fiyatı 100, çadır yerinin fiyatı 15 lira.

    facebook sayfasından bilgi alabilirsiniz:

    https://www.facebook.com/…-486919668170563/?fref=ts
hesabın var mı? giriş yap