• farsça: belli ki, hiç şüphesiz, kesinlikle, katiyyen.

    tema:
    (bkz: osmanlıca /@derinsular)
  • çok güzel bir leyla the band şarkısı.

    mecnun'un şarkısı. boşuna dememişler "leylâ sevmek hoştur amma, mecnun olmak başkadır başka" diye. neden başka mecnun olmak? ataerkil bir bilinçaltının tezahürü müdür? kadın sevemez mi? bu topraklarda mecnun olmak denince başka bir şey anlaşılır, leylâ olmak denince başka bir şey. çünkü mecnun'un leylâ'sı olmak ateş olmak demektir, leylâ'nın mecnunu olmak yanık olmak. çünkü kerem ile aslı'dır, ferhat ile şirin; romeo ve juliet'tir ama bir tek leylâ ile mecnun'dur. bir tek mecnun'un sevdiği kendinden önce söylenmiştir, esirgeyen ve bağışlayan sevdanın adıyla başlamıştır hikaye. çünkü sevmek, "leylâ benim içimdedir, sen kimsin?" diyebilmektir. sonradan birileri mevlayı bulma yollarında leylâ'dan geçme faslına girse de, mecnun'un leylâ'dan geçmesi demek, kendinden geçmesi demektir.

    ah azizim, "belki nesli tükenmeye başlayan garip yaratıklardır artık bu çeşit erkekler."*

    yine de nesilleri tükenmemiştir henüz, değil mi olric? siz yaşadıkça tükenmeyecek efendimiz.

    o zaman belki de en güzeli derin bir ah çekip her yaza kış uyanmak olabilir. bak bu yaza kış uyandık mesela, her nefes aldığımızda yaralarımızdan akıyor. belki zor olacak dediler, belkisi mi kaldı. içimde bir ben sızlıyor, içimde leylâ sızlıyor.

    direnin efendimiz, "her şeyin bir sonu olduğunu genel olarak belirtmiştik. yaşarken eskidiğini ve eskittiğini söylemiştik. sevginin ölümünü her pazar çanlar çalarak ilan etmiştik." yanlıştan dönüp, belkiden geçip, şimdi gitmek vakti. "yoksa, yarından korktuğumuz için, düne köle gibi bağlanacak mıyız?" uyanın, şimdi bitti.

    "belki, yaşadığını sandığı hayat bir rüyadan ibarettir ve uyandığı zaman o da bütün gerçekleri görecektir; ya da herkes uyumaktadır da onun yaşadıkları gerçektir. yazar da bir gün onlar gibi uyuduğu zaman herkesin gerçek sandığı rüyaları görecektir. belki dün rüya görüyordu, belki bugün rüya görüyor, belki yarın rüya görecek. belki dün yaşıyordu, belki bugün yaşıyor, belki hep yaşayacak."

    şimdi gitmek vakti.

    #direnmecnun
  • erdem yener'in mükemmel şarkısı. milli marşım.

    yatağımı onarınca, dayanamam yalnızlığa
    daha fazlası var hayatta, isterim belki.
  • gidip, gelmelerin ardıllarından sonra, başladığın güne batmaktır belki,

    belki…

    hep yaşamımızda var olan şüphelerimizin yüzünden, bisikletin pedalına yarım bastık. korktuk, çekindik, irkildik ama en büyük sorun ürkütüldük.

    ileriye hep baktığımızda, gözlerimizin üzerine çöreklenen, kevaşe sisteme özgü, gayr-ı meşru hayallerden başka hiç bir şey görmedik. hep, mental ateşimiz, apış aramızdan yükselen o sperm karışımlı, bacak arası kirinden öte değildi. bu görünen yüzümüz. ya gizli kalan yanlarımız. nefromanyak ruhlarımızı kireçlemeliyiz.

    hayatlarımızın teneffüs aralarında taşıdıklarımız.

    bozuk kişiliklerimizin içerisindeki irinler… günlerin dünyanın üzerinde gidip gelmesiyle, bir hayli korkunç bir hal alıyor. güvensizlik, anti popülasyoncu, bencil bireyci kişilik, kişisel yükselme hırsı ve daha nicesi… insanlığın morfini, sanal dünya ile kendini geliştiriyor. sessiz insanlık. bir zombi filminde olmadığımın farkına, ancak nefes aldığımda varıyorum. içerime bezik bir hava oturuyor. pişmanlık, miskinlik, hırsların gölgesinde sesiz kalmayı yeğlemiş bir hayat. kaleme tutundukça yoruluyorum. anlatamadığım savruk ve hüzün dolu hatıralarım ve kirlenmiş gerçeklerimi; bileklerimden çıkıp, kağıdın üzerine, göyotin masasına kellesini koyan uysal idam mahkumu gibi kafasından - dizine kaddar oraya yatıp, anlatmak isteyen damarlarım gibi biri var bu hayatta.

    ürkek ruhum…

    cüce bir duygu yumağı gibi. annenizin ellerinizi kullanarak, yeni bir düzene soktuğu yün yumakları hatırlıyor musunuz. teninizde o alın terleri ile örülmüş iplik sanatçılarının şaheserleri artık yok. neden ürkek ve korkak yapımızdan ötürü. göt kadar bir yerde yaşayabilecekken, gözümüzün maddi açlığından ötürü sıçtık dünyanın ağzına. kendimize olan güvensizliklerimizden dolayı, çıkardıklarımızın en sadık pavlov iti olduk. tarihi tekrarlatıpta ardından sığdırdıklarımızla, farkındasız bir halde sadece tüketiyoruz kendimizi ve hayatı.

    ve dibine düşüyoruz mahmurca….

    biz…
  • ben o evde, onunla biraz daha vakit geçirebilmek için tüm gece uyanık onunla otururdum. bazen konuşurduk bir şeylerden, bazen sadece şarkı dinlerdik. demir demirkan'ın belki'si de böyle girdi hayatıma, her bir araya gelişimizde mutlaka hadi dinleyelim derdim, o da açardı. bir yandan eski hayal kırıklıklarını unutmaya çalışırken diğer yandan yeni heyecanlar hissetmenin ikileminde, bu şarkı bir umuttu sanki. bazı şeyler bitse de şarkıların hissettirdiği kalıyor olsa gerek. her şeyi anlatıyor zaten şu satırlar;

    "belki bir başka yüzde
    belki bir başka seste
    seni yaşarım
    belki bir başka tende

    belki bir eski şarkı
    belki de hoş bir koku esintide
    hatırlarım seni bir başka yerde"
  • yıl 2008.. kemer tarafında bir otelde çalışıyorum. gözümü karartıp her şeyimi silip turizme vurmuşum kendimi. çalışma saatlerim çok iyi, çalışma ortamım çok daha iyi. şefim ve çalışma arkadaşım hepsinden iyi. o kadar buğrandan sonra ilaç gibi geliyor bu hayat..

    yıl 2008'di evet hatta türk milli takımının mucizeleri gerçekleştirdiği zamanlardı. çalışma saatimi gündüze aldırmıştım ve 1 ay boyunca gündüz çalıştım ki akşam bizimkilerin maçlarını izleyim diye. neyse sadece bizimkileri izlemedim, turnuvanın hemen her maçını izledim kıytırık bir cafede. zaten sevdiğim biraya iyi alıştım maçlarla birlikte. saatlerce bira içiyordum kesmemeye başlamıştı artık odaya gittiğimde de poşetimi birayla dolduruyodum.. yalnız genellikle gündüz içmiyordum, izin günlerimde lojmandaki odamda radyo ve genellikle trt fm takılıyodum..

    bi şarkı çıkıp duruyodu. 2-3 dinlemeden sonra yer etmeye başladı kafamda. mırıldanmalar derken bulmuştum hayatımın şarkısı belki'yi. daha önce adını hiç duymamıştım, erdem yener'di söyleyen.

    hayata bakışımı değiştirdi bu şarkı, hala daha çözemiyorum hangi kafayla yazıldığını. daha önce bir şarkı için bu kadar şey yazmadım ve kolay kolay yazamam sanırım.

    neyse.. sıradışı bir şarkı.
  • aklıma hep dört x dört grubunun arada bir şarkısını getiren demir demirkan güzelliği. birbirlerini çağrıştırıyorlar desek daha doğru. gizlice buluşmalar falan.
  • birçok insanın yaşama sebebidir.
  • olmayacağını bildiğiniz halde yaşama tutunmanızı sağlayan kelime. umudun en hüzünlü hali belki de...
  • şükela
hesabın var mı? giriş yap