• koltuğuma yaslandım ebleh ebleh sırıtıyorum son yarım saattir. keyiflendim. sigara içmiyorum kahve ile de aram yok. ikisini de ihtiyacım varmış gibi hissediyorum şu an.

    bir röportaj sırasında şöyle bir diyalog geçiyor:

    ali ece: başarının ‘kartal payı’nın iyi bir ekip kurmaktan geçtiğini söylüyorsunuz ve başarıda sürekli herkesin sizin kadar katkısı olduğunun altını çiziyorsunuz. iyi bir oyuncu kadrosu kadar, çok uyumlu ve kaliteli bir teknik heyet de kurdunuz. mesela yardımcı hocalardan edin terzic’le başlayalım mı?

    slaven bilic: çok iyi bir yerden başladık! ben edin terzic’i çok istedim. dortmund’la sözleşmesi sürdüğü için bir süre beklemek zorunda kaldık. yaptığımız en iyi transferlerden birisi edin terzic. bu kadar genç yaşta bu kadar yetenekli bir çalıştırıcı olmasının yanı sıra son derece derin bir birikim ve tecrübeye sahip. en önemli özelliği çok genç yaşta olmasına rağmen özgüveninin yüksek olması ve fikirlerini bazen benimkilerle örtüşmese de söylemekten, o fikirlerin arkasında durup bizi ikna etmeye çalışmaktan kaçınmaması.

    önder özen: edin terzic, birinci sınıf bir mesleki eğitime sahip. jurgen klopp’la çalışıp borussia dortmund gibi bir kulübün kültüründe kendisini geliştirmesi ve dortmund’a kattıkları, dortmund’dan aldıkları çok değerli. zaten cesur bir genç adam ama bu deneyimleri daha da cesur olmasını sağlıyor. bilic, taktik hazırlıklar yaparken aralarındaki karşılıklı etkileşim, o cesareti destekleyen unsurlardan bir tanesi. ben edin terzic’i jurgen klopp ile tottenham’ın teknik direktörü andre villas-boas arasında bir yolda görüyorum. başarma potansiyeli kesinlikle çok yüksek genç bir teknik adam.

    adamlar konuşuyor. bilmiyorum sadece bende mi oluşuyor bu his ama sandalyeyi ters çekip masalarının bi köşesine oturup saatlerce dinleyebilirmişim gibi bir his çıkıyor ortaya bende.

    sonrası ise daha fena tüyleri diken diken eden cinsten:

    ikiniz de futboldan anladığınız kadar müzikten de anlıyorsunuz. bu 4’te 4 yapan takımı bir müzik grubuyla karşılaştırırsanız hangisi olur?

    slaven bilic: düşünelim bir… the doors değil, beatles da değil… hmmm pink floyd? takımda pink floyd kadar yetenekli adamlar ve pink floyd’daki kolektif yetenekle uyum var ama pink floyd da değiliz... biz sanırım ıron maiden’ız! ıron maiden gibi enerjimiz çok yüksek ve herkes kendi işini çok iyi yapıyor!

    önder özen: eh zaten inönü stadı tadilata girmeden önce oradaki son konseri de ıron maiden verdi ya slaven! haklısın ama bizim takım rolleri çok iyi dağıtılmış bir koro gibi aynı zamanda…

    adamlara bak. muhabbete bak. şimdi ben keyiflenmeyeyim de kim keyiflensin...

    ekleme: röportajın devamında şiki şiki baba bile var! tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.

    .

    maçların siyah beyaz izlendiği günlerden gelen edit: biri bana açıklasın lütfen neyi kötülediğinizi. haber mi uydurmaca diyorsunuz, kıskanıyor musunuz, metallica fanısınız iron maiden mı sevmiyorsunuz. keyiflenmemiz mi hoşunuza gitmedi. aklı başında bir renkli çıkıp anlatsın lütfen..

    debe sonrası sözlüğe not: dün ve bugün o kadar çok mesaj atan oldu ki aklı başında adam gibi adam renklilerden hepsine tek tek teşekkür etmesi zor. o yüzden buradan teşekkür etmek istedim gözleri sadece iki rengi görmeyenlere. gözü dönmüşlerin sesi çok çıkıyor sadece. fikirleri yok ama zikirleri çok anlaşılan. ilk bakışta aklı başında taraftar çok az gibi duruyor sözlükte belki ama aklı selim renkliler sadece seslerini çok çıkarmıyorlarmış. yoksa adam gibi sporseverler buralardalar...
  • beşiktaş'ın her zamanki farklılığını gösteren açıklamadır.

    evet diğer büyükler, biz sizin kadar başarılı olamadık, avrupada kupalarımız yok, sizin kadar zengin de değiliz, bir kere yıldız alalım dedik gg olduk. ama bir gerçek var ki taraftarımız tek büyüktür.

    ve slaven de tam bize yakışan biri oğlum. adam gitar çalıyor, rak müzik dinliyor, che tişörtü filan giyip poz veriyor. çarşının eksik parçası bulundu, tez haber verile.

    ulan iyi ki beşiktaşlıyım diyorum lan! beşiktaş olmasa dinamo mesken'i filan tutardım.

    çok şanslıyız lan, beşiktaşlılar.

    şimdi diyecekler ki yok 8taş, yok şike, yok tırı, yok vırı. oğlum bak, yöneticilerin amk, sponsorun amk, başarının amk. beşiktaşlılık gerçekten bir kültür oldu çıktı. beşiktaşlılık duruştur, beşiktaşlılık çarşıdır, karşı olmaktır, asi olmaktır, ses çıkarmaktır, düzene karşı gelmektir. yeri geldi baykuş olduk, yeri geldi ozon tabakası olduk, yeri geldi ermeni olduk.

    kimse kusura bakmasın ama biz ultra aslan gibi geziden kıvırmadık, biz yıllarca bir gün herkes fbli de olacak demedik. zaten herkes beşiktaşk lı olmayaversin, onun zevki orada la.

    bilmiyorum ben beşiktaşlı mıyım diye böyle düşünüyorum ama gerçekten tuttuğum takımın farklı bir yerde olduğunu düşünüyorum. tamam doğrudur bizim kulüp olarak pek başarımız yoktur ama beşiktaş ruhu da kimsede yoktur be hacılar.
  • çok keyifli bir röportajın, insana keyif veren bilic cümlesi. röportajın tamamını okumadan geçmeyin, hakikaten çok cool olmuş lan.
  • hem beşiktaş taraftarı olmam hem de iron maiden hayranı olmam nedeniyle mutlu etmiş slaven bilic açıklaması. takımdaki enerji ve herkesin görevini layıkıyla yapması konusunda son derece yerinde bir açıklama olmuş diyebiliriz. ilk 4 haftayı müthiş enerji ve saha içinde çok iyi yardımlaşmayla geçirerek galibiyetleri elde ettik. umarım böyle devam ederiz.
  • bilic'i reyizlik makamına hızla götüren açıklama. koltuklarım kabardı, eteklerim zil çaldı.

    hazır elleri değmişken antremanlarda escude'ye be quick or be dead dinletilsin.
  • çarşı dan sonra beşiktaşı sevmek için ikinci bir neden haline gelen açıklamadır.

    ek bilgi editi: galatasaray taraftarıyım
hesabın var mı? giriş yap