• çorapla giyilen terlik o terliğin yıpranmışlığı falan o kadar gerçekti ki. keşke şu ıssız adamla meryem arasında diyalog olsaydı ben baya merak ettim
  • netflix'in türkiye işlerinin açık ara yüz akıdır, berkun oya'nın da ustalık eseri olduğu düşünülüyor, mümkündür. türk dizilerindeki klişelerin, iyi-kötü, doğru-yanlış, aşk-şehvet-entrika, mafyatik durumlar, hepsinden uzak durup o kadar kendi başına ve dingin bir atmosferin içerisinde kendi öyküsünün iskeletini inşa etmiş ve yürütmüştür ki, sadece bu nedenle bile bu yıl yapılan en iyi işlerden biri olduğu söylenebilir.
    yönetmenin kendi gözünden hikayeyi anlatış biçimleri, geçişler, retrospektif ögeleri güncelle harmanlaması, inanılmaz iyi müzik kullanımı, berkun oya'nın aynı zamanda izlerkenki atmosferinizi de oluşturmanızı sağlıyor.
    oyunculuklar inanılmaz iyi, neredeyse herkes kariyerinin en iyi performansını gösteriyor. öykü karayel ve fatih artman benim daha önce sempatimin olmadığı kişiler olduklarından en çok etkilendiklerim oldu. ikisi de tek kelimeyle döktürüyorlar. defne kayalar'ın bu kadar iyi olmasına şaşırmıyorum mesela, her zaman kraliçeydi zaten. tüm cast muazzam iş çıkarıyor.
    birkaç yer var sadece üzerine düşündüğüm, bu kadar ortadan giden bir hikaye anlatımında acaba berkun oya, defne kayalar ve onun gibi daha "modern" diye nitelendirebileceğimiz tarafa biraz daha sert mi yaklaşıyor, ondan emin olamadım. bir anda uzun süredir devam eden bir majör depresyonun, yüzleşme sahnesinin ardından, ki yine en tatmin olduğum sahnelerden biri değildi, bu kadar hızlı bir şekilde çözülmesine tamamen ikna değilim.

    izleyin ama, izlemeyi aşırı hak eden bir iş.
  • nerdeyse berkun oya'nın büyük bir borcu var ve tüm arkadaşlarının destek çıktığını düşündürecek kadar aşırı şekilde promosyonu yapılan ve promosyonu yapan ekibinde ünlü tayfa olmasında dolayı over rated olduğunu düşündüğüm dizi.

    fikrine güvendiğim bir kaç kişiden aldığım izlenim ise dizinin izlenebilir seviyde olduğu ama söylendiği gibi arşa çıkan bir yapım olmadığı yönünde.

    ve herkesin hem fikir olduğu öykü karayel'in resital yaptığı dizi.
  • bu dizideki sinan karakteri pek çoğumuzun karşısına çıkmıştır. dışarıdan bakıldığında sessiz, gizemli, karanlık biriymiş izlenimi verir. ıssız adam tiplemesi. o gizemini merak edersin ve çözebilir miyim acaba diye yeltendiğin zaman tamamen içi boş, seksten başka bir şey istemeyen, muhabbeti olmayan biriyle karşılaşırsın. bu sinan karakteri çok tanıdık.
  • arkadaş ne diziymiş yahu! adeta turnusol oldu iki gündür.

    ilk gün her şey çok güzeldi.
    berkun oya fanları ve ekip için seyreden kitle övdük geçtik.

    ikinci gün işler karıştı.her konuda olan ikiye bölünmemiz burada su yüzüne çıktı.

    beğenmeyenleri, eleştirenleri anlarım. hatta kimisini diziyi çok sevmeme rağmen haklı da buldum.

    ama öylesine komik eleştiriler okudum ki
    varoş mahalle böyle olmaz diyen ismi güney olan birisi, rolü alamadığı için çemkiren oyuncu, aslında “peri” olan ama onun yaptığı özeleştiriyi dahi yapmaktan aciz olduğu için diziden inanılmaz derecede rahatsız olanlar...
    neler neler ama en bombastiği herhalde yalnızca imam karakteri olduğu için eski ve iyi filmlerle kıyaslanmasaydı.

    gerçekten hepimiz sıyırmışız*
  • aile arabada köye giderken çıldırış sahnesinde kameranın kapıya montajı ve çekimin aniden o kadar aksiyondan sonra düze düşmesi gayet güzeldi.

    hayatımızdaki otosansürler yüzünden boş kalan senaryo diziyi, vermek istediği mesajdan biraz koparıyor olsa da (umarım bir mesaj veriyordu) oyunculuklar iyiydi.
    çok şüphede kalmayın, ne olsa recep ivedikten iyidir, kasmayın izleyin yani.

    ha ama izlerken karakterlerin gerçek hayattaki bireyleri tam karşılamadığını bilmek gerek. üstü kapalı normal bi dizi. görüntü güzel, oyunculuklar güzel, izlenir.
  • her saniyesi tablo gibi olan durağan donuk çok gerçek bir başyapıt.
    renkler tonlar ve oyunculuklar muazzam ! başta (bkz: öykü karayel)olmak üzere tüm sanatçıları emeği geçen herkesi tebrik ederim.
    çok hoş bir his çok güzel bir tat bıraktı ruhumda.doğallık ve sadelik en sevdiğim kavramlar, doyurdu beni bu anlamda.
  • --- spoiler ---

    meryem'in aşkının hiç konuşmayan sinan'dan, çok konuşan filozof (!) elemana nasıl evrildiğini tam oturtamadım.

    peri'nin tepkiler de aşırı uç geldi. onca seansta hala kıza karşı bir türlü kırılmayan önyargısı, hatta bunu psikolojik olarak bu kadar büyütmesi pek olacak iş değil. bu kadar ciddi bir önyargısı varken buna ağlayıp acı çekmesi pek mümkün görünmedi bana. karşısında böcek değil, konuşan ve hatta çok konuşan, hayatını onun önüne seren ve hatta onu seven genç bir kadın var. 2 seans sonrası tamamen bitmesi gerekiyordu bu önyargının bana kalırsa.

    bu arada meryem ve ailesi gibi kendi halinde, zararsız ve hatta yararlı dindar hayatlar çok evet. ama maalesef peri'nin irrite olduğu cahil, zararlı, nefret dolu ve cesur dinci kesim de çok... ben anadolu'nun küçük bir kasabasında iki kesime de çok denk geldim. bu gerçeği de bu diziyi izlerken unutmamak gerek. hayat maalesef zengin ve hümanist (!) liberallerin gördüğü kadar toz pembe değil.

    sinan'ı tanıdım. evet. ne yaşarsan yaşa pisliksin oğlum sen. pislik olmayı seçmişsin.

    bir gülbin'i çözemedim. sen ne ayaksın?

    --- spoiler ---
  • peri türbanlıları sevmiyormuş, abovv drama gel. ablamın ev arkadaşı imam hatip mezunu, eski bir kapalı. çarşaflı yingesi* "yeter evlen artık" diye baskı kurduğu ve açık saçına taktığı için kız ablamla eve çıktı. seküler kesim domuşuk suratıyla tatlışko türbanlılara yaklaşmıyor, onlara tepeden bakıyor geyiği tek taraflı bir tutum değil. çoğunluğun kapalı olduğu bir ortamda siz kendi özgürlük anlayışınıza göre açık takılın bakalım kaç gün dayanabiliyorsunuz o yargılayıcı bakışlara. dizide şu an için gözüme batan tek şey bu oldu. peri gibilerin karşı denklemi yok dizide. (açıklara tahammülü olmayan, herkesin kapanmasını isteyen tayfa)

    bu arada peri'nin ailesi net benimkiler fgşhlfg. halk tv, türbanlı görünce "her yeri sardılar" düşüncesi, facebook üzerinden gelen mesajları sesli okuma.* dizi "bu düşüncelerinden utanmalısın"ı aşılarken peri'nin dediği bir cümle çıkıyor ön plana. dünyanın bir ucunda dilini bile bilmediğim insanlarla anlaşıp uyuşurken, kendi ülkendekilerle iletişim kuramıyorsun. ne onlar seni anlıyor, ne sen onları. hayaller farklı, hedefler farklı. sadece bunu çok üzücü buluyorum.

    ve evet tüm seküler tayfa peri değil, tüm muhafazakar kesim de meryem değil. elbet ortada buluşabileceğimiz insanlar hep var.

    son olarak artık muhafazakar kesimin sekülerleri ezip biçtiği, geleceğini, hayallerini, parasını çaldığı bir dönemde geçen dizilere geçsek keşke. mezun olduğum günden beri işsizim. yan komşumuzun 20 yaşındaki kapalı gelini belediyede iş bulmuş fgşilhfg. diyeceklerim bu kadar. bye. (hayır dandik bir iş değil. özel sekreter. ben 5 yıllık eğitimimle gidip iş istediğimde "ohooo dur bakalım daha" diye gevrek gevrek gülmüşlerdi)
  • dizideki karakterleri gerçekçi bulmayan insanların böyle karakterlerle hiç karşılaşmadığını düşünüyorum. buna da şaşırıyorum açıkçası. çünkü bir iki farklı şehirde yaşayıp farklı kültürlerden insanlar gördüyseniz karakterlerin çok "uç" değil tam da olması gerektiği gibi olduğunu fark edersiniz.

    --- spoiler ---

    - meryem ne cahil köylü, ne sekülerleri aşağılayan, ne melek ne şeytan bir karakter. eğitim altyapısı, nevrotik davranışları, iyi niyeti, bazı hırsları neye yol açarsa o şekilde davranıyor. peri'ye "6 sene okuyorsun doktor da olamıyorsun" demesi aşağılamak değil mesela, samimiyetle bilmiyor psikiyatristin de doktor olduğunu. ya da yengesine iyi olmadığından kızması kötülüğünden değil hakikaten anlamıyor problemi. bunun bir hastalık olabileceği ihtimali o kadar yok ki kafasında kadının doktora gelmesi gerektiği bile aklına gelmiyor.

    - lüks arabalı, "biz okumadık" aşağılık kompleksine sahip akp'li kürt ablayı hiç duymamış olamazsınız. hdp çizgisine yakın olduğu için "dağdaki arkadaşların", muhafazakar olmadığı için "dinden imandan çıkmış atayist" söylemleriyle karşılaşan gülbin çok mu gerçek dışı geliyor hakikaten?

    - peri ve ebeveynleri için çok uç, çok klişe diyen insan hayatında hiç yılmaz özdil fan grubuyla tanışmamıştır. sürekli halk tv izleyen, türbanlı kadınların tamamını aynı gören, aşağılayan bir dünya insan tanıyorum ben. gerçekten de bu kadar klişeler hem de. ve yine bunu kötülükten yaptıklarını düşünmüyorum, sadece alışkanlık. dizide de bu aynen böyle gösteriliyor.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak aynı dizinin hem "türbanlıların mağdur edebiyatı, sekülerleri klişe gösteriyor" hem de "türbanlılara cahil diyorlar, saygısızlık ediliyor" eleştirisiyle karşılaşması bile karakterleri klişeye falan kaçmadan tamamen doğal yansıttığının kanıdı bence.
hesabın var mı? giriş yap