• bir üslup kurabilmiş yazar. "hah" kitabını şaşkınlıkla okumaktayım.

    italik yazılmış göndermelerin hiç sırıtmayışı, "gölge öldüsü" gibi enteresan özgün ifadeler, "yazdıkça saçım kirpiğime dolaşıyordu" gibi tam benim bayıldığım türde imgeler (bir garip coşkuyu, kederi beraber veren imgeler) ve beni en çok etkileyen, heyecandan elini kolunu oynata oynata hızlı hızlı anlatan biri varmış hissi uyandıran şakır şakır akan bir anlatım. bence "çalışma"dan çok "sezgi" kokan bir yaratıcılık. ki ben bir okur olarak, hastasıyım öylesinin. (bunu okuyan kişi, lütfen yazarlar çalışmamalı dedim zannetme e mi? onu diyeceğime dilim kopsun daha iyi, tabii ki!) umm, inşallah bir söyleşide "bence yazmak teknik bir şey!" gibi dümdüz bir lafla kalbimi delmez. yapanlar var.
  • bir yazar. istanbul bilgi üniversitesi karşılaştırmalı edebiyat bölümü’nden mezun. yüksek lisansını aynı üniversitenin kültürel incelemeler programı’nda “oğuz atay’da yazarlık kurumunun iflası ve edebi intihar” adlı tez çalışmasıyla tamamladı. çok sayıda deneme, öykü ve çevirileri çeşitli dergilerde yayımlandı. fasulyenin bildiği adlı öykü kitabı 2007 yaşar nabi nayır öykü ödülü’ne değer bulundu.
  • eupl 2014 röportajı

    edebiyat nedir ne de güzel anlatmış.
  • hah adlı öykü kitabı metis yayınları tarafından 4 gün sonra fırından çıkacak olan yazar.
  • hah kitabının yazarı, akademik ve bi o kadaa da öykücü şahsiyet... sesinde dirhem tereddüt barındırmıyor bu kadın; o konuşurken bir nehir, menderesler çize çize, zihninizde dolanıyor. durup temaşa ediyorsunuz akışına. ... kelimelerle derdi olan, kelimelerin dünyayı değiştirebileceğine (ya da onun tabiriyle, dünyanın da kelimeleri değiştirebileceğine) itibar eden insanlarla her daim hemhal olmuşumdur. birgül oğuz, bilincinin berraklığıyla ve rasyonelliğiyle beni ziyadesiyle etkileyen ve çoğaltan bir kimse. sözleri, satırları erken unutulmuş ya da bugünlerde kendine yer bulamayan duyguları hatırlatıyor bana. umutlanıyorum böyle kimselere değdikçe, burnuma yoğun bir nergis kokusu çarpıyor o konuştukça, sonra bahar diyorum, bahar... ne de güzelsin sen öyle...
  • ekşi'de adına başlık açılmadan evvel biliyordum birgül oğuz'u. kitabını ilk alanlardanım belki. 2007 senesinde ben de varlık yayınlarının öykü yarışmasına katılmayı büyük bir istekle istemiş fakat bu yalnızca istemekle kalıp nihayete ermişti. sebepleri uzun. konumuz birgül oğuz, mevzudan uzaklaşmayayım. öykücülüğü kanımca fasulyenin bildiği'nden çok farklı bir tarafa doğru gitti hah'la birlikte. pek tabii şu denilebilir iki öykü kitabıyla nasıl öykücülüğünün yönü tayin edilebilir. hah adlı kitabını iki kez okudum. ödülü aldıktan sonraki röportajı defaatle seyrettim. hülasa, birgül oğuz iyi öykücü benim gözümde.

    https://vimeo.com/115171504
  • öykülerinin içinde bir çok edebiyat eserine göndermeler yapan ve bunların görünür olmasının kaçınılmaz olduğunu söyleyen yazar. kaynak
    bu göndermelerin ne olduğu fark edilince, karmaşık gibi görünen hah öyküleri belli bir düzene oturuyor ve bu göndermelerin özenle seçildiği fark ediliyor. oğuz'un akademik altyapısı, bize -diğer öykücülerden farklı olarak- çok daha geniş dünyalara ve anlamlara kapı açıyor.
    bugün doğum günü imiş. kutlu olsun.
  • “bilincimin yarısı suda biteviye alçalan bir çakıl taşı, eşsiz bir dibe gidiyordu. diğer yarısı belirsiz düşüncelerden sıyrılmak için suyun yüzüne çıkmaya azmetmiş.”

    istasyon, s.16

    “birbirlerinin aynıydılar, onlarcaydılar, hepsi boğuluyordu. orada dikilir, bakar, onlar akvaryumun dibine yassı çakıllar gibi alçaldıkça bir alabalığı öbüründen, bir ölümü diğerinden ayırt etmek için boşuna çabalardım.”

    s.26
  • son dönem türk edebiyatının en önemli gelişmelerindendir kendileri. zarif bir türkçe ile dertli dertli yazar. hah isimli kitabı kıymetlidir.
  • 'hah' adlı öykü kitabı ile avrupa birliği 2014 edebiyat ödülüne layık görülen yazarımız.

    hah!
hesabın var mı? giriş yap