• silsile-i sâdât’ın dördüncü halkası câfer-i sâdık (r.a.) buyurdular ki:

    • allâhü teâlâ sana bir nimet ihsan ettiğinde o nimetin devamını arzu edersen, allâh’a çokça şükret. eğer rızkında azalma olursa, çokça istiğfar et. hükümdârın veya başkasının yaptığı bir şeyden sana bir sıkıntı isâbet ederse, “lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” duâsını çok oku. zîrâ o, sıkıntıyı açan bir anahtar ve cennet hazînelerinden bir hazînedir.”

    • takvâdan daha fazîletli azık, sükûttan daha güzel bir şey, cehâletten daha zararlı düşman, yalandan daha büyük hastalık yoktur.

    • iyilik üç şeyle tamam olur: iyiliği acele yapmak, yaptığı iyiliği büyük görmemek ve yaptığı iyiliği gizlemek.

    • hazret-i ömer (r.a.) yaralandığında mescide, ashâb-ı bedir’den bir topluluğun yanına bir adam gönderdi. onlar resûlullah efendimizin (s.a.v.) kabri ile minber arasında oturuyorlardı. “benden razılar mı?” diye sordurdu. hazret-i ali ayağa kalkıp: “biz dilerdik ki cenâb-ı hak bizim ömürlerimizden alsa da onun ömrüne katsa!” dedi.

    • namaz, her müttakînin cenâb-ı hakk’a yaklaşma vesilesidir. hac, her zayıfın cihadıdır. bedenin zekâtı, oruçtur. sâlih amel işlemeksizin duâ eden, kirişsiz ok atmaya çalışan gibidir.

    • sadaka vererek rızkınızı çoğaltınız. mallarınızı, zekâtını vererek koruyunuz.

    • iktisatlı hareket eden fakir düşmez. tedbir, geçimin yarısıdır.

    • insanlara güzel davranarak kendini sevdirmek aklın yarısıdır.

    • ana babasını üzen onlara isyân etmiş olur.

    • uğradığı musîbet üzerine elini dizine vuran, sevâbını zâyi etmiş olur.

    • yapılan iyiliğin kadrini ancak dindar ve asil kimseler takdir eder; sen iyilik ve ihsânını onlara yap.

    • allâhü teâlâ, sabrı, musîbetin miktarına göre indirir; rızkı da çalışmaya mütenâsip olarak indirir.

    • her kim geçiminde iktisatlı olursa allah onu rızıklandırır. kim de israf ederse cenâb-ı hak onu mahrum bırakır.
  • "bizim sorunumuz giz içinde gizdir. bir gizin gizi, ancak başka bir gizin açıklayabileceği bir giz; bir gizin gizlediği bir gize ilişkin bir giz."

    (câfer üs-sâdık, altıncı imam)
  • yobazlık seviyesini arşa çıkartmaya niyetlenmiş, alevilerin ezber sevgi duyduğu okudukça bu nasık bir yobaz denilen zat.
  • ibn mugîre rivâyet eder ki:

    imâm ca’fer-i sâdık aleyhi’s-selâmın huzûrundaydık. bir adam o’na, “o’nun vechinden (yüzünden) başka herşey yok olacaktır” (kasas 28:88, rahmân 55:27) âyetini sordu. imâm aleyhi’s-selâm “bu âyet hakkında ne diyorlar?” diye sordu.

    ben “yüzü hâricindeki her şey yok olur, diyorlar” diye cevâb verdim.
    imâm aleyhi’s-selâm şöyle buyurdu: “insânların o’na yöneldikleri yüzü hâricindeki her şey yok olacaktır. insânların, allah’a yöneldikleri vechullâh ise biziz.”
  • kuran'daki saat metaforu hakkında şöyle bir yorumda bulunmuş zat:

    gece on iki sâattir ve gündüz de on iki sâattir. aylar da on iki tânedir. imâmlar da on iki imâmdır ve nâkibler de on iki tânedir. imâm ali aleyhi’s-selâm, on iki sâatten bir sâattir. ve işte bu, yüce allah’ın şu âyetinin yorumudur: “onlar, sâati yalanladılar. biz de sâati inkâr edenler için alevalev yanan âteşi hazırladık.” (furkân, 25:11)
  • babası, hz. alinin soyundan oniki imamdan beşincisi muhammed bakır, annesi hz. ebubekir sıddık'ın torunu ümmü ferve'dir. dönemin zalim yönetimine karşı "sükut tavrını " benimsemiştir. amcası zeyd b. aliyi isyan etmekten vazgeçirmeye çalıştıysa da başarılı olamadı .
hesabın var mı? giriş yap