• *

    cumhuiryet tarihinin ilk foto muhabirlerindendir.

    daha çok "atatürk'ün fotoğrafçısı" olarak bilinir.

    atatürk'ün fotoğraflarından oluşmuş çok kıymetli bir fotoğraf albümü türk tarih kurumu tarafından 1969 yılında kitaplaştırılmıştır.

    bugün görüp almamıştım ama -bu ukteyi doldururken- yarın ilk fırsatta gidip o kitabı da almaya karar verdim.

    *
    türkiye cumhuriyeti’nin ilk foto muhabirlerinden olan cemal işıksel, 1904 yılında istanbul’un vefa semtinde doğdu. babası, 1920 nisanı’nda ankara’da istanbul hükümeti’ne karşı hazırlanan fetvayı kaleme alan yüksek din kurulu üyesi beyazıt müderrislerinden (ord. prof) nevşehirli hasan fehmi efendi‘dir. ilk öğrenimini istanbul ve eskişehir’de yaptı. babasının memuriyeti nedeniyle 1919'da ankara’ya göç eden işıksel, orta, lise ve yüksek öğrenimini ise ankara’da tamamladı. lise öğrenimi yıllarında babasının kendisine ilk fotoğraf makinesini hediye ederek teşviki ile lise öğrencisiyken amatör olarak fotoğrafa başlayan cemal işıksel, ankara hukuk fakültesi’nin ilk mezunlarındandır.

    hakkı tarık us‘un önerisi üzerine, vakit gazetesi‘nde işe başladı. atatürk’ün fotoğrafını ilk kez 1924'te dumlupınar zaferi’nin ikinci kutlama törenlerine katılmak üzere afyon yolculuğuna çıkarken ankara garı’nda çekti. bu anı hiç unutmadı ve daha sonra şu cümleleri ile aktardı:

    “ilk fotoğrafımı çektiğim günkü telaşımı hiç unutmamıştı. ikinci telaşımı da unutmamıştı. ikinci defa beni karşısında görünce o günü hatırlatmıştı.”

    paris'e sefir olarak giden fethi okyar'ı uğurlamak için ankara istasyonuna gelirken.(27 mart 1925)

    “1925 mart ayı son günleriydi. fethi okyar büyükelçi olarak paris’e gidiyordu. atatürk uğurlamaya istasyona geldi. makinemi sehpaya yerleştirmiş bekliyordum. istasyon binasından perona girerken kapıda karşıladım.

    -" bir dakika paşam” dedim.

    -“peki çocuk, çabuk ol” dedi.

    1933 mayıs ayında çiftliğin yıldönümünde yine atatürk’ün fotoğraflarını çekiyordum. bir aralık gülerek bana döndü,

    -“ilk seferinde bu kadar kolay çekemiyordun, değil mi çocuk” dedi.

    sekiz yıl önce istasyonda nasıl çalıştığımı hatırlayarak beni hayretler içerisinde bıraktı.

    işte atatürk buydu."

    daha sonra vakit gazetesinin ankara foto muhabiri oldu. o günler için bu yenilikti. cemal işıksel, ankara basınının bir numaralı foto muhabiridir. 1926 sonbaharında yunus nadi’nin önerisiyle cumhuriyet gazetesine geçti. hakimiyet, milliyet ve 1929–1944 yıllarında ulus gazetelerinde çalıştıktan sonra, yeniden cumhuriyet’e girdi.

    atatürk’ün yurtiçi gezilerine katıldı. 38 yıllık meslek hayatında, işıksel, cumhuriyet tarihimizin büyük devlet adamlarının yanı sıra, ülkemizi ziyarete gelen pek çok yabancı devlet adamının fotoğraflarını çekti, onlara gezileri ile ilgili albümler hazırladı. bunlar arasında; iran şahı rıza şah pehlevi, irak kralı faysal, afgan kralı amanullah han, ürdün meliki abdullah, japon veliahtı prens hirohito, isveç veliahtı prens güstav, ingiltere başbakanı winston churchill, yunan başbakanı venizelos, sovyet rusya dışişleri bakan yardımcısı karahan, ve savunma bakanı voroşilof, macaristan başbakanı kont bentlen de bulunmaktaydı. 1926–27'lerde ercüment ekrem talu basın yayın genel müdürü olduğu sırada atatürk’e ait olayları ve ankara’daki gelişmeleri gösteren fotoğrafları dünya basınına dağıtıldı.

    işıksel’in fotoğrafları avrupa dergilerine kapak oldu. sedat simavi’nin yedigün dergisine her hafta fotoğraf yollardı. milli eğitim bakanlığı’nın resimli dergisinde, ders kitaplarında fotoğrafları yayınlandı. 1925'ten 1938'e kadar ulu önder atatürk‘ün, devlet başkanlığı süresince de ismet inönü‘nün fotoğraflarını büyük bir aşk ve şevkle çeken 1953'te atatürk’ün naaşının anıtkabir’e naklini görüntüledi. 1956 yılına değin aktif olarak sürdürdüğü foto muhabirliğini 1963 yılında noktaladı. kendisine 1956'da basın şeref kartı, 1982 yılında da dgsa fotoğraf enstitüsü tarafından onur belgesi verildi. 10 kasım 1965'te ankara alman kültür merkezi salonu’nda ilk “atatürk fotoğrafları” sergisini açtı. bu sergiyi gezen ismet inönü sergi defterine şu cümleleri yazdı:

    “büyük atatürk ile 1925'ten 1938'e kadar beraber yaşadık… bize bu paha biçilmez fırsatı verdiği için sergi sahibi değerli sanatkarımız sayın cemal işıksel’e teşekkür ve minnet borçluyuz. 1925'ten 1938'e kadar geçen süre, türkiye’nin yeni temeller üzerine kuruluşudur. zafer ve idealler hayatı…” ismet inönü 15.11.1965

    atatürk bulvarı üzerinde bulunan apartmanın birinci katında, kalp krizi geçirdiği 1975 yılına kadar daimi bir atatürk sergisi oluşturdu. bu sergiyi her defasında ata’nın görülmemiş ve bilinmeyen fotoğraflarını ilave ederek çeşitli zamanlarda tekrarladığı gibi, samsun, tarsus, adana gibi şehirlerimizde de halkımıza sundu. atatürk ile kendisinin trabzon limanı açıklarındaki ege vapuru’nda çekilmiş bir fotoğrafının da yer aldığı 22. sergisinin duyuru yazısında şu cümleler yer almaktaydı:

    “onyedi yıldan beri sürdürdüğü bu çalışmalarıyla değişik il, ilçe, ilk, ortaokullarla üniversite ve hayır derneğinde olmak üzere 21 sergi düzenledi. sergilerinde satış ve sipariş prensip olarak yoktur… giriş parasızdır, sergi hazırladığı yerden emeği ve fotoğrafları için bir ücret de kabul etmez… o, bu çalışmalarını, büyük insan’ın, yurdumuza yaptığı, akıllara durgunluk veren fedakarlıklarına ve yaratıcılığına, ayrıca da kendisine gösterdiği teveccüh ve ilgiye duyduğu minnet ve şükran borcunu kendi olanaklarıyla ödeyebilmek amacıyla yapmaktadır…”

    okullar için hazırlamış olduğu, zarf içinde 16 fotoğraf ve üç boy atatürk posterleri resmi dairelerde olduğu gibi yurt çapında ilgi gördü. ayrıca para ve pullar üzerine basılmış fotoğrafları da vardır.

    basın hayatından ayrıldıktan sonra cemal işıksel, genç kuşaklara cumhuriyet tarihi’ni aktarmak için çalışmalara başladı, bu amaçla kendi çektiği fotoğraflardan oluşan elindeki zengin koleksiyondan örnekler ile bilgi ve anılarını derledi. ilk olarak, 1925'ten 1938'e kadar görüntülediği atatürk’ün hayatından bazı örnekleri 1969'da kronolojik bir atatürk fotoğrafları kitabı olarak yayınladı. cemal işıksel, söz konusu albümünün tamamı dört cümleden oluşan giriş yazısında fotoğrafın çarpıcı gücünü dile getirmektedir:

    “atatürk hakkında, bugüne kadar çok şeyler yazıldı, çok şeyler anlatıldı. ben de objektifimin gördüklerini sizlere getiriyorum. bunların, tarihe ve gelecek kuşaklara, o’nu daha yakından tanımaya imkan vereceğine inancım var. çünkü, burada o, kendini anlatacak.” ankara, 26.12.1965

    cihad baban (cumhuriyet 25 haziran 1970), adviye fenik (son havadis 2 mayıs 1970), burhan felek (milliyet, 15 ekim 1970), falih rıfkı atay (dünya, 21 aralık 1969) cemal işıksel‘in yayınladığı atatürk fotoğraf albümünden yazılarında beğeniyle söz ettiler.

    1940'lı yıllarda başladığı tamamen kendi çektiği fotoğraflardan oluşan, kronolojik ikinci bir kitabın çalışmalarına başladı. bunun için elinde olmayan gerekli fotoğrafları ve bilgileri derledi, araştırmalar yaptı. bu kitapların yanısıra, yine kendi koleksiyonundan ismet inönü’nün hayatı ve çalışmalarını kapsayan “fotoğraflarla ismet inönü” ve ankara’nın kuruluş ve gelişme yıllarını anlatan “fotoğraflarla mukayeseli ankara tarihi“, “atatürk portreleri” kitaplarının da ön çalışmalarını yaptı.

    kendisiyle seyit ali ak‘ın yaptığı bir röportajda:

    “evet, fotoğrafın bir kıymeti, bir de tarihi değeri vardır. 1924 yılından sonra çektiğim ankara manzaralarını, gelişmeyi vurgulamak amacıyla belirli bir noktadan ve çok değişik zamanlarda çektim. bugün elimde aynı yerlerin 1924, 1933 ve 1973 karşılaştırması vardır. bir ankara fotoğrafını tarihi gelişmesi ile birlikte görürsek bugünkü hali bir mana ifade eder. bu metodu değişik mevzulara uyguladım. 1923 yılından başlayarak taşıt araçlarını çektim. yanı sıra ziraatın, fabrikaların gelişmesini gösteren çalışmalarım var.” diyordu.

    yaşamı boyunca atatürk fotoğrafı satmamaya özen gösteren işıksel, bu kitapları ön çalışma safhasında ve ikinci atatürk kitabını da bitirmek üzereyken aramızdan ayrıldı. evli ve iki çocuk babasıydı.
  • atatürk'ün gece fotoğrafının olmayışını şu şekilde açıklamıştır: bugünlerdeki gibi flaş bulunmadığından ışığın yetmediği kapalı alanlarda magnezyum çubuğu yakılırdı. anca o çubuklar harlayınca fotoğraf çekilebilirdi. atatürk'ün gözleri rahatsız olduğu için karanlık/kapalı alan çekimleri ışığın yettiği ölçüde yapılabilirdi. bu çoğu zaman mümkün olmadı. göz rahatsızlığı trablusgarp'ta sol gözüne gelen şarapnel parçasından kaynaklanıyordu. ayrıca, gözlerinin renginin de mavi oluşu yüksek ışıktan fazla etkilenmesini neden oluyordu.
  • atatürk'ün özel isteği ile birlikte iran şahının türkiye'ye geldiğinde fotoğraflarını kendisi çekmiştir. bunun abdi ipekciye verdiği röportajda şöyle anlatıyor: iran şahının çankaya'da atatürk'le beraber resmini alırken, atatürk benim için şaha "bizim çocuğumuz dur, sizin emrinize gönderdik, sizi rahatsız etti mi ?" diye sormuştu. şahta çok memnunem diyerek azeri türkçesiyle atatürk'e cevap verdi. bunlar benim için tabii kıymetli birer hatıra. gene izmir'de bir balo verilmiştir. obalı do hanımlar arasında atatürk'le beraber şah'ın da resmi çekildi. şah sonra bu resmi çekenlerden camlarını istedi ve camlar imha edildi. fakat benim çektiğimi şah katiyen bir şey söylemedi ve benden istemedi.
  • portre geleneğini devam ettiren, atatürk'ün ne kadar vizyon sahibi biri olduğunu tekrardan kanıtlayan türkiye cumhuriyet'inin ilk foto muhabiri.
hesabın var mı? giriş yap