• yolsuzluk iddiaları yüzünden onurlu bir şekilde istifasını vermiş daha sonra mahkeme tarafından aklanmış eski almanya cumhurbaşkanı. aşağı saksonya başbakanı iken kadın bir türk politikacıyı kabinesine bakan olarak atamış, "islam dini ve müslümanlar ülkenin ayrılmaz bir parçasıdır" diyerek dolaylı olarak türklere karşı sıcak mesajlar vermiştir. ayrıca türkiyenin avrupa topluluğu tam üyeliğinden uzaklaştırılmasının oldukça yanlış bir tavır olacağını sürekli savunmuştur.

    türklere ve müslümanlara yaklaşımından ötürü kendisine 18 mart 2014 tarihinde tarsus belediyesi tarafından tarsus fahri hemşehrilik beratı verilecekmiş.

    http://www.milliyet.com.tr/…ersin-yerelhaber-93341/
  • onurlu sekilde istifa etmistir denmis ancak bunun sebebi hakkinda spekülasyon cikmasi degil, hakkindaki yolsuzluk iddialarin ispatlanamiyor olmasidir. bu ise kendisini otomatik olarak masum pozisyonuna getirmez.
  • tayland'da ölü sezonda gittiğimiz için bol indirim aldığımız, şehir merkezinden oldukça uzak bir otelde beraber yargılandığı film yapımcısı arkadaşı david groenewold ile tatil yaparken tanıştığım zat-ı muhterem.

    tanıştığımızda cumhurbaşkanlığından yakın zamanda istifa etmiş, hakkında açılan davada kendini savunmak için gireceği büyük savaş öncesi dinlenmekteydi.

    alman devleti kendisini suçlu bulmuş, belirlediği cezai miktarı ödemeye mahkum etmiş, wulff da zedelenen itibarını geri almak adına bu cezayı kabul etmeyip temyize gitmiş ve kazanmıştır.

    yukarıda yeterince dava ile ilgili yazılıp çizilmiş, kimilerince hakkı verilmiş, kimilerince yerilmiş olduğu için dava konusuna değil de eş zamanlı geçirdiğimiz tatil süresince hareketlerini gözlemlediğimde farkettiğim şeylere değinecek olursam genel hatlarıyla şöyledir (genel tavrının bu yönde olduğunu düşünerek gözlemlerim için geniş zaman kullanacağım):

    - bizdekiler (!) gibi devasa kalabalık bir koruma ordusuyla gezmemektedir. hatta kalabalığı geçtim yanında sadece birkaç (toplam koruma sayısını ve gittiği lokasyonlarda yanında götürdüğü sayıyı paylaşamamakla beraber) sivil polis olup hiçbir şekilde korunduğu farkedilmemekte, dikkat çekmemektedir. hatta o kadar ki kendisinin kim olduğunu anlamamız zamanımızı almıştır. (hakkımızı yemeyin, televizyonlarda takım elbiseli gördüğümüz adamı pembe tişört, yeşil şort ile yanıbaşında görünce tanıması pek de kolay olmuyor.)

    - bizdekiler (!) gibi gittikleri otelleri sadece kendisi için kapatma eğiliminde değildir. diğer otel müşterileriyle aynı yerde aynı zamanda aynı yemeği yan masada yemekte, farklı muamele talep etmemektedir.

    - istisnasız tüm otel çalışanlarına tutumu takdire şayan derecede kibar, saygılı ve güleryüzlüdür.

    - sürekli birşeyler okumaktadır.

    - konuşkan, tevazu sahibi, güleryüzlü, hoş sohbet birisidir.

    - karşısındakinin menşei, yaşı, işi, sosyal konumu farketmeksizin kendisiyle ekonomiden politikaya müzikten kültüre çeşitli konularda zevkle sohbet edilebilmektedir. (dedim ya tevazu sahibi diye).

    - hakkındaki yolsuzluk davasında aklanmasını da göz önünde bulunduracak olursam; gezi olayları ve uzun insanlar (!) hakkındaki fikirleriyle sevgimi saygımı o anda kazanmış kişidir.

    bir alman arkadaşımla kendisi hakkında konuştuğumda bana onunla ilgili çok güzel bir açıklama yapmıştı. sanırım bu kendisiyle ve politikada yaşadıklarıyla ilgili herşeyi özetlemekte: "wulff is too naive to be a politician".
  • önceki almanya cumhurbaşkanıdır kendileri. geldiğimiz ve gittiğimiz yeri düşünürken aklıma geldi yılmaz özdil'in 20 ekim 2010 tarihli yazısı. iyi anlatır kavrayış farkını, buyurun sizler de okuyun;

    dindar bi ailenin çocuğuydu.
    “hıristiyan” adını koydular ona.
    babası zampara çıktı.
    henüz bebekken, anasını boşadı.
    annesi başkasıyla evlendi.
    üvey baba şerefsiz evladıydı.
    16 yaşındayken, annesi öldü.
    üvey babası sokağa attı.
    öz babası da yanına almadı.

    *

    büyüdü, hukuk okudu.
    okul arkadaşıyla evlendi.
    kızları oldu.
    örnek babaydı.
    siyasete atıldı.
    aşağı saksonya başbakanı oldu.

    *

    başbakanken, afrika’ya resmi ziyarete gitti, oradayken, kendisinden 15 yaş küçük bettina’yla tanıştı. üniversitede gazetecilik okumuştu ama, gazetecilik yapmıyor, bir lastik şirketinin basın danışmanlığını yapıyordu bettina... o vesileyle katılmıştı afrika gezisine.

    *

    bi safari...
    bettina hamile kaldı!

    *

    koyu dindar, “hıristiyan” adını taşıyan, üstelik “hıristiyan” demokrat parti’nin mensubu olan “muhafazakâr” başbakan, evliyken, evlilik dışı ilişkiye girmişti yani...
    babasının yaptığını yaptı, kızının anası 18 yıllık eşini şak diye boşadı, hamile bıraktığı bettina’yla evlendi.

    *

    buyrun buradan yakın...
    evli başbakan’dan hamile kalıp, başbakan’ın yuvasını yıkan fingirdek bettina’nın bi tane de oğlu olduğu ortaya çıktı iyi mi!

    *

    hiç evlenmemişti halbuki... 18’ine gelince ailesinden ayrılmış, ayrı eve çıkmış, evlilik dışı çocuk doğurmuş, sonra, oğlunun babasından ayrılmıştı. hareketli kızdı. gece hayatını seviyordu. arkadaşları, sarı saçları ve 1.80’lik boyuyla brigitte nielsen’e benzetiyordu.

    *

    başbakan eşi olunca, röportaj verdi, “hayatımı yönlendirmek için kimseyi bekleyemem, kimseye danışmam, kimseye bağımlı olmam” dedi... “bende böyle şekerim, yerseniz” demek istedi.

    *

    hep bakımlı. ojesiz gezmiyor. marka tutkunu. ayakkabı hastası... arkadaşlarına ayakkabı hediye etmesiyle tanınıyor. gamsız... kameraların önünde dudak dudağa öpüşmekten çekinmiyor. kahkahaları meşhur. klasik müzikten daralıyor, madonna, elton john konserlerini kaçırmıyor, u2 hayranı... eskiden, gece kulüplerinde dans gösterilerine bile katılmış.

    *

    iki dövmesi var. biri sağ kolunda, anahtar deliği etrafında alevler figürü...
    öbürünün yeri bilinmiyor!
    kimi sırtında diyor, kimi kalçasında.
    çatalda olduğunu iddia edenler var.

    *

    uzatmayayım, eşi cumhurbaşkanı seçilince, almanya’nın gelmiş geçmiş en genç ve ilk dövmeli first lady’si oldu bu çılgın kız... doğurdu, bir oğlu daha oldu.

    *

    ve, şimdi türkiye’de...

    *

    ufak tefek mırın kırın edenler var ama, alman halkı onunla gurur duyuyor. “cumhurbaşkanı ot gibi adamdı, hayatına renk kattı” diyorlar. sarkozy’nin eşi carla bruni’yle, obama’nın eşi michelle’le kıyaslıyorlar bettina’yı... hatta, die zeit gazetesi, “askerlerimizin dolaplarına resmini asmak isteyeceği bir first leydimiz var” yorumunu bile yaptı. seviyorlar onu.

    *

    çünkü...
    yok efendim, evlilik dışı ilişkisi olmuş, vay efendim, first leydinin kolunda dövmesi varmış da, ulu orta öpüşüyormuş filan, orasıyla ilgilenmiyorlar. “özel hayatıdır, kimseyi alakadar etmez” diyorlar.

    *

    zaten, almanya’nın muhafazakâr başbakanı angela merkel’in de soyadı merkel değil aslında... ilk eşinin soyadı ama, orasıyla da kimse ilgilenmiyor. “bizi ırgalamaz” diyorlar.

    *

    gelin görün ki...

    *

    aynı almanya cumhurbaşkanı, aynı bettina yüzünden büyük bi skandala karıştı... az daha siyasi hayatı bitecekti!

    *

    peki niye?

    *

    çünkü...
    henüz başbakanken, bettina’yla birlikte, florida’ya noel tatiline gitti. kendi cebinden ödeyerek, özel havayolu şirketi air berlin’den bilet almıştı. tesadüf bu ya, tatile gitmeden önce, bir kokteylde air berlin’in yönetim kurulu başkanıyla karşılaştı bettina... “air berlin’in hizmetini beğeniyoruz, hatta tatilimize sizin uçağınızla gidiyoruz” dedi. sohbet sırasında, ekonomi sınıfı bilet aldıkları ortaya çıktı. air berlin’in yönetim kurulu başkanı jest yaptı, daha rahat uçsunlar diye, ekonomi sınıfı biletleri, business’a çevirdi. uçtular.

    *

    bi döndüler kardeşim...
    gazetelerde manşet!

    *

    almanya ayağa kalkmıştı. kanun gereği, siyasetçinin 10 euro’dan fazla hediye alması yasaktı. bu ne rezaletti. resmen rüşvetti. hannover savcısı şıırrak diye soruşturma açtı.

    *

    bizim christian, ebelek gübelek yapmadı, şerefsiz basın demedi, savcıyı da ideolojik davranmakla suçlamadı, çıktı, alman halkından özür diledi, “hata yaptım, haberim bile yoktu ama, uçakta karşılaştığım emrivakiye itiraz etmeliydim, suçluyum, özür dilerim” dedi. çıkardı cebinden, takır takır, bilet farkını ödedi. böylece, savcı da soruşturmayı geri çekti.

    *

    pürüzsüz “siyasi hayatı”ndaki ilk ve son skandal bu oldu.

    *

    özetle.
    alman halkı, kimin kimi becerdiğiyle ilgilenmiyor, alman halkını becermeye kalkan var mı, onunla ilgileniyor...
    yüz yirmi yedi bin iki yüz seksen beş sene var almanya olmamıza.

    alıntı kaynağı
hesabın var mı? giriş yap