• çekirdek taşıyan karıncaları görüp yuvalarının başında çekirdek çitleyip yuvalarının girişine koyardım. kabuklarını da çekirdek bitince nakliye yerine getirirdim. karıncalar önce olayı anlayamazlardı. içlerinden cin bir tanesi farkedip sanki onca yol taşımış gibi içeri alırdı. yazık ben de doğanın kanununa karşı gelerek onlara yardım ettiğimi sanır mutlu olurdum. *
  • sapanla vurulup yuvasından düşürülmüş bir güvercini, ağaca tırmanıp tekrar yuvasına koymuştum bir keresinde. kuşu kimin vurduğunu falan karıştırmayın ama hiç.
  • (bkz: orumcek agina sinek atmak)

    sinek açısından baktığımızda çocukken hayvanlara yapılan işkenceler kategorisine girerken, örümcek açısından baktığımızda da iyilik kategorisine giriyor. doğanın kanunları işte, bi yerden alırken bi yerden veriyor.
  • babaannemin tavuğu kuluçkaya yatacaktı. yalnız ben onun yattığı yeri pek onun için uygun bulmamıştım. sanki orada çok rahat edemeyecekti. ben onun için samanlığı uygun buldum ve gittim yumurtalarını samanlığa taşıdım, yakaladım tavuğu da koydum samanlığa. yalnız hayvan bir türlü yumurtaların üstüne oturmadı. ben çıkınca bakıyorum hemen eski yuvasına koşuyor. tüm yumurtalarını aldım, yine oraya oturuyor. dedim bu anlamadı herhalde kendi yumurtaları olduğunu, elime birkaç yumurta alıp, hayvanın gözü önünde yumurtayı ona göstere göstere yuvaya koyup tekrar aldım ki anlasın. sonra beraber gittik yine samanlığa, hayvanla bir saat boyunca samanlıkta oturdum. hayvan işte, anlamadı iyilikten, baktım yine kaçıyor, götürdüm yumurtalarını eski yerine.
  • balıkçıdan parayla canlı balık alıp denize salmak. (bkz: parasıyla değil mi kardeşim)
  • <iyilik>
    apartmanda uyuyan tatlı bir kedi görülür. arkadaş ile marketten süt alınır.
    süt evden alınan tasın içine doldurulur. kedi kucağa alınır.
    </iyilik>
    olaylar umulduğu gibi gerçekleşmez. kedi kucağa alındığında kaskatı olduğu farkedilir.
    ardından kafasını kaldırınca elinize ağzından kan akar. uyuyan değil, ölmüş bir kedi olduğu görülür,
    ani refleksle kedi merdivenlerden aşağıya fırlatılır. çığlıklar eşliğinde kaçılır.

    (bkz: nankör kedi)
  • ters dönmüş hamam böceğini tekme atmak suretiyle düzeltmek. hayvan koşarak uzaklaşmıştı bu iyiliğim karşısında.
  • suda boğulmak üzere olduğunu düşündüğüm karıncaları tuvalet kağıdıyla* kurtarır kenara koyardım. sonra baktım eğlenceli bişey bu kurtarma işi, gördüğüm karıncayı, musluğu azıcık açarak yaptığım küçük su birikintisine atıp, kurtarmaya başladım. arada kurtaramadıklarım oldu tabi ama onlara da cenaze töreni yapmıştım*
  • 3 gündür takip ettiğiniz salyangozun sadece 5 metre ilerlediğini gördükten sonra tutup 10 metre ileriye götürmek.
  • abiyle sokakta bulunan yavru köpeği yıkadıktan sonra dayının rusyadan anneye getirdiği vizon kürkü şapkanın içine yerleştirmek.. işten dönünce ne yaptığınızı soran anneye "ama onun annesi yok bunu annesi sansın" diye açıklama yapmak.. annenin gözlerinin dolması..
hesabın var mı? giriş yap