• uzun ve detaylı yazmanın türk hukuk sisteminde bir yararı dokunmayan dilekçelerdir.

    "istanbul 7. asliye hukuk mahkemesinin kaleminin duvarında yıllarca şöyle bir duyuru asılıydı:

    --- spoiler ---
    lütfen dilekçelerinizde bazı bölümlerin altını çizmeyiniz, mahkememizde dilekçenizin tamamı okunmaktadır. hakim
    --- spoiler ---

    bu duyuru ben de hep acı bir tebessüme yol açmıştır, zira bence kendi içinde üzücü bir ikrarı içermektedir: diğer mahkemelerde dilekçelerin tamamı okunmuyor olmalıdır ki, bu duyurunun yapılması zarureti hasıl olsun. lütfen kimse alınmasın ancak ben bu iddianın doğruluğuna inanıyorum.

    yine istanbul'un en büyük ilçelerinden birinin cumhuriyet savcısı gözümün içine baka baka bana aynen şu sözü söyledi:

    --- spoiler ---
    "niçin bu dilekçeleri bu kadar uzun yazıyorsunuz, kim okuyacak bunları?"
    --- spoiler ---

    uzun dediği dilekçe 3 sayfadan azdı (2.5 sayfa) ve ciddi bir suçla ilgili suç duyurusu içerdiği için olayın gelişimini anlatıyordu. neticede sayın savcı herhalde sözünü de tutmuş olmalı, zira o dilekçenin gereği tam 9.5 ay yapılmadı ve savcılık soruşturması tam 9.5 ay sürdü.

    istanbul barosunun birkaç dönem önceki yönetim kurulunun başına gelenler de hatırımızdadır. baro yönetim kurulu yargıtay'ın temyiz incelemesi için önüne gelen dosyaları okumadığını düşündüğünden, bir deneme yapar: yargıtay'a gidecek bir dosyadaki en önemli delil niteliğindeki bir belge selobantla diğer belgelere yapıştırılır ve noter ile bu durum tesbit edilir. bu belge incelenmeden dava hakkında karar verilmesi mümkün değilken, dosya yargıtay'dan onanarak geri döner ve yine noter huzunda belgenin aynen gönderildiği gibi yani yapışık şekilde ve okunmadan geri geldiği tesbit edilir. dosyayı okumadan onaylayan yargıtay üyelerinin başına ne mi geldi? hukuka saygılı bir ülkede onlar hakkında soruşturma açılırdı, türkiye olduğumuz için adalet bakanlığı istanbul barosu yönetim kurulu ile işlemi yapan noter hakkında soruşturma açtı.

    kısaca avukatların dilekçelerini özenle hazırlamaları elbette çok önemlidir ancak kanaatimce yargı sistemimdeki problemimiz dilekçelerin yazılmasındaki özenden ziyade, okunmasındaki özensizliktir."

    yazan:türkhukuksitesi admini
    kaynak:http://www.turkhukuksitesi.com/…owthread.php?t=1668
  • ernst e. hirsch 'pratik hukukta metod' adlı çok değerli kitabında şöyle yazmış:

    batılı memleketlerdeki tatbikattan farklı olarak yurdumuzda, yazılarda -fransız’ların “présentation” dedikleri- dış görünüşe pek ehemmiyet verilmez. halbuki bir avukatın, muhteva bakımından bir şaheser olsa bile, bir dava dilekçesi veya layihayı -takdim biçimine hiç aldırmayarak, bu arada satırbaşlarını, imla hatalarını, yanlış yazılan kelimelerin karalanmış olmasını, üçüncü hamur kağıt kullanılmasını umursamaksızın- mahkemeye vermesi, hem yargı merciine gösterilmesi gereken saygı ile bağdaşmaz hem de muhtevanın değerini, sanıldığından da fazla azaltır. ciddi bir avukatın, sunduğu her yazının, dış görünüş itibariyle de, kendi şanına layık olmasına dikkat etmesi; resmi bir mercie hitaben kaleme alınan bir yazının, düzgün bir daktiloda, iyi bir kağıda, imla hatası olmaksızın, tertipli ve düzenli bir tarzda yazılmış, kullandığı kağıtların başlıklı olmasına, mutlaka yazıldığı günün tarihini taşımasına ve şayet yazı birkaç sayfa tutuyorsa, bu sayfaların tel zımba ya da ataçla bağlanmış olmasına özen göstermesi yerinde olur.

    yargıtay 1. hukuk dairesi, 1975 yılında verdiği bir kararda avukatların özensiz dilekçelerinden şöyle yakınıyor:

    dava dilekçesi, davanın alınyazısıdır. böyle olmasına rağmen bu dilekçeler, memleketimizde meslek adamları olan avukatlar tarafından bile gerekli dikkat gösterilmeden, adeta rastgele yazılır. inkarına olanak bulunmayan bu gerçek karşısında, çok defa, mahkemeler veya yargıtay daireleri tarafların sözlü veya yazılı açıklamalarını asıl maksatlarına ve isteklerine uygun düşecek şekilde yorumlamak sureti ile uyuşmazlığı rayına oturtmak zorunda kalırlar.
  • hakime hukuk fakültesi ders kitaplarındaki prensipleri öğreten, yersiz duygusal düşünceler veya yakınmalar beyan eden, dil bilgisi kurallarına aykırılık taşıyan, anlamsız paragraflara yer veren bir dilekçe ile ulaşmak istediğiniz amaca veya menfaate yakınlaşmanız güçleşir.
  • (1) dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:

    a) mahkemenin adı.

    b) davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.

    c) davacının türkiye cumhuriyeti kimlik numarası.

    ç) varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.

    d) davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri.

    e) davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.

    f) iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.

    g) dayanılan hukuki sebepler.

    ğ) açık bir şekilde talep sonucu.

    h) davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası.

    (2) birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.
  • yazarken sagopa dinlemeyi tercih ederim.
    (bkz: galiba)
  • “dava dilekçesi davanın alın yazısıdır."

    (yargıtay 1. hd 1974/7326 e. 1974/6426 k. 19.09.1974 t.)
hesabın var mı? giriş yap