• bakım işi diğer uçak tiplerine göre biraz daha masraflı olabilen bir uçak türü. sürekli suda tutmuyorsunuz elbette bunu. çoğunlukla kıyıya çekiyorsunuz. devamlı suda tutarsanız uçağın canına okursunuz. denizden uçursanız tuzdan, gölde uçursanız sürekli ıslanıp durmaktan her yerini korozyon kaplar, aşınır mahvolur 2 senede. o nedenle bakım işlemlerinde korozyon olayına karşı ilave tedbirler mevcut ve kullanmadığınız zaman hemen kıyıya almalısınız. kullanılan malzemeler de ona göre değişiyor biraz elbette. bir de bakım işini denizin üzerinde yapmak zor. rüzgarlı ve dalgalı havalarda o motora yağ koymayı bir deneyin isterseniz ehehehee...

    kullanımı pratik olsa da maalesef ülkemizdeki korkunç bürokrasi potansiyel alıcıları yıldırabilir. zaten havacılık genelinde acayip bir bürokrasi kaosu hakim bir de deniz mevzusu işin içine girince iyice karmaşıklaşıyor işler.

    bu arada float kısımlarına teker olan modelleri klasik kara pistlerine de inip kalkabilir. altınızdaki koskocaman floatlar yüzünden eşşek gibi bir ilave sürtünmesi olduğundan yakıt tüketimi biraz fazla olacaktır. ancak neticede eğlenceli bir araç bence; çok param ve bürokrasiye dayanabilecek sabrım olsaydı, uçmaktan fazlasıyla korkan bir uçak bakım mühendisi olsam da, keyif için alabilirdim.
  • cocukken bir pazar gecesi sinemasinda görmüştüm ilk kez deniz uçağını.
    bayılmıştım.
    çünkü hem ucabiliyorsun hem de denize de inebiliyorsun.
    tam bize gore demistim.
    bize gore derken tekirdag'da havalimani yoktu ve tekirdag'da ucagin var olabilmesi ancak deniz ucagi sayesinde olabilirdi.
    büyüdükçe uçaklara olan ilgim detaylandikça insanin bu ulkede ucaginin olabilmesinin ne kadar dertli ve yipratici bir is oldugunu ogrenmek beni cok buyuk hayal kirikligina bogmustu.
    cunku bir sahil sehrinde yaşiyorsan neden denize inip kalkabilen bir ucakla her yere istedigin gibi gidemezsin diye dusunup duruyordum.
    sanirim biraz vizyon isi bu da.
    uc tarafimiz denizle cevriliyken bile adam gibi deniz kullanamayan biz, nasil olsun da havaciligi benimseyip bunu hayata katalim ki...

    yillar icinde es dost meclislerinde konu konuyu açtikça hayalimi hep susledi bu ucak.

    dusunsene arkadaslarinla bir cumartesi bulusuyorsun, marinanin kenarinda bagli olan cessna 208 caravan'a binip motor calistiriyorsun.
    parrrrr diye ufaktan gaz verip halatlari fora ediyorsunuz ve masmavi runway'de ucagin yaptigi beyaz kopuklerin icinden havalaniyorsunuz.
    interkomda geyikler dönüyor.
    ucakta nevaleler var falan, hazirliklisiniz.
    ucuyorsunuz oylece ege'nin guzel denizinde keyfinize gore bir koy bakiyorsunuz.
    turluyorsunuz ustunde ve buraya inelim hadi diyip iniyorsunuz.
    ucagi kiyiya demirleyip denize girip bisiler iciyorsunuz.
    caniniz sıkılıyor, toparlanip yeniden havalaniyorsunuz, bir sahil kasabasi balik lokantasina devam ediyorsunuz.

    uzerinizde cicekli gömlekler, uclari pirtil hasir sapkalar, kemik cerceve rayban gunes gözlükleri...
    bitmeyen kahkahalar, eglenceli muhabbetler.

    pazartesi sabahi bulutlu havaya bakip ulkenin gerceklerinden kacip bu hayalin icinde bir daha kaybolmak cok guzeldi.

    oysa bizim ulkemizde shgm varken, vergi yuku varken, bitmeyen burokrasi varken havacilik hep hayallerde olacak.

    zamaninda mustafa sandal bir deniz ucagi alip pir pir geziyordu sahilleri...
    hey gidi, parayi da vizyonla harcamak baska bir sey tabi.

    bir gun paramizin alim gucu olur ve asiri buyuk paralar odemeden ucak alabilirsek bu hayal de gercek olur.
    cok degil cessna 172 bile olsa olur.
  • rahmi koç'un da sahip olduğu bir uçak türü. hatta kendisi kekova'daki evinde misafirlerini ağırlamak istediğinde bu uçakla gelir, ve uçağın pilotu, kendisini beklediği müddetçe, köyün meraklı çocuklarını uçağa doldurup 2-3 tur attırıp, mutlu eder.
  • normal uçak ve hatta helikopterden bile daha fazla güven veren uçan cisim.
    tabi bunun için altınızın deniz olması lazım.
    istediği zaman istediği yere kolayca inebilecekmiş hissi verir.
  • dalga seviyesi uygun olan bütün denizleri ve büyük gölleri pist olarak kullanabilen harikuleyt uçak.
  • daha önce sadece belgesellerde izlediğim, bu hafta sonu ise seabird airlines ile bana çok farklı bir deneyim yaşatmış uçak tipi. belgesellerde izler hep hayran kalırdım pilotlarına, gerçekten hiç de televizyonda göründüğü kadar rahat ve kolay değil. kalkış kısmı biraz stresli irtifa kazanma çabası, dönüşler ve hava akımlarını keskin bir şekilde hissediyorsunuz. içerisi dar haliyle, aynı zamanda biraz gürültülü ve havasız geldi bana. iniş ise kalkışa göre çok daha rahat ve kolay geldi nedense. hem 25-30 dk. gibi kısa bir sürede gemlik'e varması hem de istanbul trafiğinin yarattığı sinir bozucu ruh halini yaşamamak için iyi bir seçim. sadece bu deneyimi bir kez yaşamak için bile tercih edilebilir.
  • türkiye'de de artık bir hattı olan uçak. ilk uçuşlar haliç'ten alaçatı'ya gerçekleştirilmiş. şu anda bozcaada'ya ve bodrum'a da seferler var, fakat hala direkt bodruma ulaşılamıyormuş. yine de alaçatı aktarmalı olarak bodrum'a gidebimek mümkün. seferleri ekim ayına kadar sürüyormuş. tatilciler için hem keyifli hem de pratik bir çözüm gibi görünüyor.
  • tatil yerlerinde muhteşem koyların keşfini kolaylaştıran amfibik uçak.
  • shgm tarafından inip kalkabilecekleri yerler açıklanmıştır. ilgili haber için tıklayınız.
  • geçenlerde haliçten ankara'ya sefer düzenleyeceğini duyduğum uçak. benim için nereye ineceği de merak konusuydu bir süre ama yanılmıyorsam gölbaşına inecekmiş
hesabın var mı? giriş yap