• bir italyan seyahat yapmak isterse google.it 'da ucuz turlara bakınır en ucuzlarından biri olduğu için türkiye'yi seçer, vizeyi dahi almadan gelir kalır gider.

    ama bir gariban türk italya'ya gitmek isterse (bu türk zengin bile olsa) defalarca evrak değişirip bezdirene kadar gidemez.

    üstüne üstlük uzun süre ülkede kalmak isterseniz (3 ay dan fazla süre) oturum izni almak zorundasınız. bu abla unutmuş ya mesela sizin öyle bir şansınız yok. gidiyorsunuz saatlerce tek kelime ingilizce bilmeyen polislerin size karşı bıkkın terbiyesiz tavırlarını çekiyorsunuz sıralarda bekleyip gün alıp tekrar geliyorsunuz. bu arada da dünyanın parasını ödüyorsunuz tabi bunun için.

    o parayı isterler ama yabancılar için çalışan departmana ingilizce bilen eleman bulma zahmetinde bulunmazlar.

    oldu ki sağlık sigortanızın tarihi vizenizden kısa mesela. bu kadar önemsiz bir mevzu için oturum izninizi vermezler.
    ya da dil okulu için aldığınız vizeyle master yapamazsın diye tekrar ülkene geri gönderirler.

    ablamız küsmüş pasaportu uzatmadığından sınır dışı ettikleri için, biz pasaportu uzatmadan sınır içine adım atma lüksüne bile sahip değiliz oysa ki.

    bize yapılıyor siz de beter olun demek değil amacım ama merak etmesin, büyüyünce unutur, valla bak
  • yitik ulkenin prensi nde uyuşturucudan ölen kocasının hikayesini anlatır. yazılarını italyanca yazar, komşusu çeviri yapar ve gazeteye yollar. italya'da milyonlarca benzeri olan bir kadınken türkiye'de piatti soyadı ve 4 sos tarifi onu köşe yazarı yapmaya yetmiştir.
  • " şimdi bunu doğruorussaa bunu atıorussaaa " dierek sıkılmadan hayatı boyunca makarna ve sos yapabilecek tatlı bayan
  • makarna gibi kolay yapılan ve tüketilirken sosu olmaksızın ot gibi gelen yazıları vardır.
  • radikal'deki bir yazısında 2. dünya savaşında, amerika'nın italya'yı işgali sırasında kendi annesinin nesli italyan kadınlarının amerikan askerleriyle samanlıklarda zeytin ağaçlarının altında (böyle romantize ederek) sevişmelerini edebi bir üslüpla anlatmış ve okuyanı (sanırım) şoke etmişti.
  • kendisine yapilan ayip olmus. ama o kadar, ötesi degil! gurbetci onbinler medeni avrupa ülkerinde her gün piattileri oynuyor, sesi cikan yok. iltica yollarinda en assagilayici tavirlara maruz kalan, can veren afrikalilari, pakistanlilari, afganlari saymiyorum bile.
  • gazetede yayınlanan yazılarında, sabırlı ve konusuna hakim bir editör ile çalışırsa ne demek istediği daha rahat anlaşılabilecek yazar.
  • 30 yıldır memlekette gazetecilik yapan, oğlu türkçeyi ana dilinden daha iyi konuşup yazan, ev sahibi olacak kadar burayı seven ancak pasaportunun süresini uzatmayı unutunca türk bürokrasisi ve emniyeti ile tanışan gazeteci.

    "adı: donatella piatti.
    radikal gazetesi yazarıydı...
    milliyet gazetesi yazarıydı...
    vatan gazetesi yazarıydı...
    kanal d’de program yaptı...
    fatih terim italya'ya gitmeden önce italyanca öğretmenliğini yaptı...
    "pembe cadılar mavi yarasalar" adlı kitabı yazdı...
    cemiyet hayatının renkli isimlerinden biriydi...
    italyan'dı...
    ama 1980'den beri türkiye'de yaşıyordu.
    kendini türk hissediyordu...
    hayatının sonuna kadar türkiye'de yaşamak istiyordu; caddebostan’da ev sahibi olmuştu.
    oğlu batu piatti de türkiye'de yaşıyordu; türkçesi italyancasından iyiydi.
    bir gün...
    donatella piatti yurt dışına çıkmak istedi. pasaportunu uzattı ve dediler ki "siz yabancısınız türkiye'de kalış süreniz geçmiş."
    donatella pasaportuna baktı, evet farkında olmamıştı ama pasaportunun süresi geçmişti.
    özür diledi hemen düzelteceğini söyledi.
    hayır, türk bürokrasisi buna izin vermiyordu.
    peki, ne yapacaktı; bir gün nezarette kalacak ve yurt dışına atılacaktı.
    şaka yapıyorlar sandı, "ben" dedi, "tam 30 yıldır türkiye'de yaşıyorum" ve arkasından ekledi bakın bunları bunları yaptım.
    hayır, bürokrası böyle söylüyordu.
    "ne yapalım, cezamızı çekeriz" diye düşündü.
    nezarete atıldı ve gördükleri karşısında şoke oldu. fahişelerle aynı koğuşa konulmuş ve aynı muameleye tabi tutulmuştu.
    koğuşta bir kenara çekildi, sabaha kadar ağladı.
    anlamıştı; cezalandırılıyordu.
    gazetelerde yazı yazmak, tv’de program yapmak ve kitap yazmanın karşılığıydı herhalde bu.
    rus fahişelerle aynı kaderi paylaştı; sınır dışı edildi!
    30 yıldır türkiye'de yaşıyordu; kamuoyunun bildiği tanıdığı bir isimdi. bunu ona bu davranışta bulunanların hepsi biliyordu. o halde...
    anlamıştı. istenmiyordu.
    bir daha türkiye'ye dönmeme kararı aldı.
    birileri hala bu tür vakaları önemsemeyebilir; ta ki bir gün başlarına gelene kadar."
    kaynak: odatv
  • kendisine havalimanı polisi kötü davranmış... ab konsolosluklarında t.c. vatandaşlarına böyle mi yapılıyor aşkolsun... bilim insanı olsun, gurbetteki akrabasını ziyaret etcek bir yaşlımız olsun veya turistik amaçlı gitmeye çalışan bir öğretmen olsun...

    hepimiz ab konsolosluklarında kırmızı halılar, çiçekler ve güler yüzle karşılaşıyoruz. memurlar çok çok anlayışlı, hepsi gülüyorlar...

    kendisinin yaşadığı elbetteki talihsizlik ama tarih; geri çevrilen bekletilen kötü muameler ile karşılaşan t.c. vatandaşı, sanatçı, biliminsanı, öğretmen ve normal vatandaşlarımızla dolu...

    ahanda yakın tarihten italyan misafirperverliği ile ilgili bir örnek;

    (bkz: 13 mart 2002 as roma galatasaray maçı)

    http://www.youtube.com/…1&playnext_from=pl&index=22
  • pembe cadılar mavi yarasalar, yitik ülkenin prensi ve bir neo-levantenin hatıra defterinden adlı kitaplarıyla da tanınan italyan yazar.
hesabın var mı? giriş yap