• başlarda lost çakması gibi görünen ispanyol dizisi. netflix'ten izlenebiliyor.

    5 6 bölüm izledim. güzel bir fikir, lost havasını yakalar mı diye düşündüm ama sonra dizi lise defterine evriliyor. tam bir drama. garip garip tesadüfler, insanların ikili kombinasyonlar halinde sevişmesi falan.

    ispanyol kültürünü görmek açısından enteresan tabii. bizim kültürümüzden zaten kat kat farklı da diğer batı kültürlerinden de epey farklı. insanlar tanışır tanışmaz birbirini yanaktan öperek selamlıyor, esas oğlan, yazdığı kız bunu yanaktan öpünce kızıyor, babası kızı yatakta basınca, kızı dışarı çıkartınca kız küsüyor falan değişik bir sosyal mesafe anlayışı.
  • ispanyolcada tekne, gemi. pablo neruda şiiri.

    yolculuk ücretini verdikse bu dünyada, neden
    neden bırakmıyorlar bizi oturalım, yemek yiyelim?

    bulutlara bakmak istiyoruz,
    güneşte yanmak, tuz koklamak.
    kimseyi tedirgin etmek gelmiyor içimizden.
    neden edelim zaten: biz birer yolcuyuz sadece.

    gidiyoruz, zamanı da götürüyoruz bizimle.
    deniz geçiyor yanımızdan, üstünde bir gül var,
    gölgede gidiyor dünya, aydınlıkta.
    siz de gelin bizim gibi, biz yolcular.

    sizi tedirgin eden ne?
    neden öfkeyle vuruyorsunuz?
    tabancalar kuşanmış, kimi arıyorsunuz öyle?

    bilmiyorduk sizin olduğunu her şeyin,
    bardakların, iskemlelerin,
    yatakların, aynaların sizin,
    sizin olduğunu denizin, şarabın, gökyüzünün.

    bakıyoruz, bütün masalar tutulmuş şimdi.
    olamaz diye düşünüyoruz,
    nasıl, ama nasıl inandıracaksınız bizi?

    her yer karanlıktı gemiye bindiğimizde.
    biz de çıplaktık, aynı yerden geliyorduk,
    kadınlardan, erkeklerden geliyorduk, sizin gibi.

    aç doğmuştuk, çabuk çıktı dişlerimiz.
    ellerimiz oldu zamanla, gözlerimiz oldu,
    çalışalım diye, ağlayalım diye gördüklerimiz için.

    hiçbir hakkımız yok şimdi elimizde,
    öyle diyorsunuz, gemide yer yok.
    bizimle konuşmuyorsunuz,
    oynamıyorsunuz bizimle.

    neden bu üstünlüğünüz, neden?
    kim kaşık verdi daha doğmadan size?

    sevmem yolculukta, gizli köşelerde
    aşk ışığından yoksun boş gözler bulmayı,
    aç ağızlar bulmayı sevmem.

    yaklaşan güz için elbisemiz yok;
    kış gelecek; kış için hiç, hiç yok.
    nasıl yürürüz kunduramız olmazsa
    dünyanın keskin çakıllarında?

    nerde yemek yeriz masamız olmazsa?
    iskemlemiz olmazsa nereye otururuz?
    tatsız bir şakaysa bu, beyler,
    karar verin, kesin bu şakayı,
    sırası geldi ciddi olmanın artık.
    deniz kudurmuş. kan yağıyor.
hesabın var mı? giriş yap