• konu kitaptan iyi uyarlanamadığından mıdır, yoksa zaten kitapta da konu dağınık olduğundan mıdır nedir, konusu bana çok dağınık gelen film. senaryo üzerinde biraz daha uğraşılsaymış belki güzel bir film ortaya çıkabilirmiş; çünkü bazı sahneler gerçekten de iyi çekilmiş. ama sonuçta filmden, orgy sahneleri ve filmin sonu dışında akılda kalan pek de bişey yok.
  • michael ve bruno'nun birbirlerinden farklı ve bir o kadar da benzer yaşam öyküleri ve bruno'nun psikiyatri kliniğinde süre giden yaşamı etkileyici ve akılda kalan kareleri ile insanı derinden vurmaktadır.
    2006 berlin silver bear
  • filmi izledikten sonra bi arkadaşımın
    "eskiden aşktan gözleri kör oldu muhabbeti vardı, şimdi s.kmekten belleri sakatlanıyo"
    yorumuyla özetlediği filmdir.

    cidden garip bir film. bu insanların normal hayatı nasıldır, ne yer-içerler diye düşünüyo insan. çünkü sex muhabbetinden bunlar pek gözükmüyo.

    hele o havuz sahnesi belgesel kıvamında bence. hani timsah misali sessiz sakin 'av'ına göz dikip yanaşması izlenmeye değer.
  • büyük bir hikayesi olmayan, ama her sahnesi ayrı bir hikaye olan film. zaten moritz bleibtreu da bu tür sahneler için biçilmiş kaftan, das experiment'de de süperdi kendisi, o yüzüyle anlatamayacağı hiç bir şey yok sanırım. bu nedenle de film boyunca merak edilen, onun oynadığı bruno karakterinin ne yapacağıdır, filmi alıp götürür. film, öyle bir anlatıma sahip ki en sıradışı olaylar bile sanki yan evinizde olabilecek şekilde aktarılmış, ki olması da ihtimal dahilinde, ama insan aklına getirmez ya.
    filmde yolculuk da önemli bir tema, kardeşlerin ikisi için de. ama bu yolculuklar sonunda ikisinin ulaştığı yerler çok farklı.
    ilişkiler üzerine, başka bir yerden bakan bir film, sıradan olmadığı ve klişe mutluluk hikayesi olmayacağı başından belli.

    --- spoiler ---
    iki kardeşin de hayatı çok dağınık, bu nedenle filmin dağınık anlatımı olması normal, ki filmin sonuna geldiğinizde öyle dağınık olan bir şey de kalmıyor, her şey gayet açık. kardeşlerin hayatının nasıl gelişeceğini karakterlerinin yanı sıra şansları da belirlemiş. biri nispeten düzenli bir aile hayatına sahipken, diğerinin öyle bir şansı bile olmamış.
    filmin bazı sahneleri kimilerini bayağı rahatsız edebilir. edebiyat öğretmeni olan bruno'nun öğrencisini sapıkça taciz etmesi, kızın yazdığı ödevin üzerine boşalması, daha ergenlikteyken annesine bakarak mastürbasyon yapması, her şeye karşı aşırı nefreti ve bunun sonucunda olanlar mide kaldırabilir. ama sonra kendisinin çıplaklar kampı'nda başına gelenler, aslında sinirlenecek değil en baştan beri acınacak bir adam olduğunu açıklıkla ortaya koyar. o kadar zavallıdır ki, sürekli her şeyin daha fazlasını, her şeyin daha'sını ister, tatmin olması söz konusu değildir, filmin sonundaysa o zavallılığı içinde aslında çok da vicdansız bir adam olmadığını sadece yalnızlıktan kafayı yemiş, bu nedenle dünyadan nefret eder hale gelmiş olduğunu görürsünüz.
    bu arada, bruno'nun yazdığı şeyleri şaheser zannetmesi, yayıncıların ise onun ırkçı yazılarının basılmasının imkansız olduğunu ifade ettiği kısımlar da böyle bir karakteri anlamak için önemli sahnelerdir.

    --- spoiler ---

    (bkz: temel parçacıklar)
  • bence klise sonu disinda basarili sayilabilecek bir film.
    sinemanin kucuk ama siradisi yasamlari ele alma islevini her anlamda yerine getirirken, bu disiplinde siklikla uyulan 'bastan ekilen tum izleklerin sonda bicilmesi' kuralini da tartismaya aciyor.
  • gördüğüm en güzel film afişine sahip olan film.

    http://www.christian-ulmen.de/…ilme/etplakat500.jpg
  • sağlam film.
  • bu filmin afişi edward hopper esinlenmeli değilse ben de bir şey bilmiyorum.
    görsel
    görsel
  • üstteki yazar belirtmiş . bu filmin hoş bir afişi vardır, benim de yıllarca masaüstü yaptığım hopper'in (bkz: güneşte insanlar) isimli eserinden izler taşıyor. çok sevdiğim bir ressamdır .

    (bkz: edward hopper)
  • birbirine tamamen zıt iki üvey erkek kardeşin ara ara kesişen ama çoğunluğu birbirinden bağımsız ilerleyen yaşamlarını iki paralel hikâyede anlatan bir film elementarteilchen. birbirinden bağımsız iki hayata odaklanan hikâyesinde kurgusal kopukluklar, dağınık anlatım ve seyircisine ne anlatmak istediğine dair belirsizlikleri yüzünden fazlasıyla aksayan film; yine de iki farklı kahramanının yaşamına dair merak uyandıran ayrıntılarla kendini izletmeyi başarıyor. bir yanda kendini bilime adamış asosyal bir adam ve ona çocukluğundan beri âşık olan bir kadın, öte yanda yeni baba olmuş ama cinsel doyumdan yoksun, eşinden cinsel anlamda soğumuş yeni heyecanlar arayan bir lise öğretmeni. film bir yandan bilimsel çalışmaları nedeniyle sosyalleşememiş bir adamın kendine çocukluktan beri âşık olan kadınla yeniden buluşmasını anlatırken diğer yandan çocukluğu ve gençliği travmalarla dolu diğer adamın evliliğini sonlandırıp yeni deneyimlere yelken açma sürecini anlatıyor. çok alışık olmadığımız anlatım tarzı ile farklı bir sinema deneyimi sunan elementarteilchen; alman sinemasında sıkça karşımıza çıkan moritz bleibtreu’nun güçlü performansı ve aksayan kurgusuna rağmen değindiği alt temalarla özellikle sinemada farklı deneyimler yaşamak isteyen seyircilere hitap eden iyi ya da kötü diye nitelendirilemeyecek enteresan bir film.
hesabın var mı? giriş yap