1 entry daha
  • de seta'nın tarımında olduğu gibi sözlerin, fikirlerin içindeki gıdaları toplar, yığar bir yere sonra çağırır bizi hadi buyrun diye, bir kişi eksik de olsa gideriz, önümüze bakarak, bazı sözlerden uzak durarak alırız gıdamızı. sonra bazen paltosunun cebinen sözcük çıkarmaları vardır ki hiç sormayın; o sözcüğü aylarca konuşurum, ama bu sözcük bir türlü onun paltosunun cebinde parmakları arasında tuttuğu gibi rahat etmez dilimde. hadi buldum bir yolunu diyelim kandırdım o sözcüğü altından bir sıfatla; bu kez omuzunun üstünden dönüp kapıya "hala gelmeyen kim?" diye sorar, bulamam o gelmeyeni. oysa her toplantımıza çağrılmıştır. o gelmeyince sözcükler yine kaçacak bir gramer arar.
hesabın var mı? giriş yap