2 entry daha
  • the belly of an architect, tipik greenaway kafa karistiriciliginda olmakla beraber, hem psikolojik dram düzeyinde hem de gerilim düzeyinde daha rahat takip edilebilir greenaway filmlerinden birisi.

    "rönesans'in, dogurganligin" ama bu filmde en cok machiavelli'nin prensinin ve entrikalar sehri romanin ülkesi italya'da geciyor film. cok katmanli diyebilecegimiz hikayeyi asagi yukari söyle cözümleyebiliriz. newton'in yercekimi kanunu uyarinca, tepedeyseniz ve dengeyi saglayamiyorsaniz düsmeniz isten bile degil; kariyerinin dorugunda gözüken mimar cracklite (dennehy), anladigimiz kadariyla esinin parasina borclu oldugu söhretiyle roma'da bir acilis yapmaya gider. fransiz ihtilali sirasinda eski roma mimarisini rönesansla birlestirip tekrar canlandiran etienne boulee isimli bir mimarin eserleri icin bir müze yapilacaktir. boulee'de kendisi gibi zenginlerin bagislariyla bir yere gelmis bir mimardir ve onun da anlasildigi kadariyla esasen kayda deger bir eseri yoktur.

    göbek; cracklite'in esi, italya'ya girer girmez hamile kalir. göbeginin icinde bir cocuk büyümektedir. cracklite'da ise mide kramplari ve kusma nöbetleri baslar ayni zamanda. midesi icten ice kemirilmektedir. en basta, entrikalar sehri roma'da augustus gibi zehirlendigini düsünür; augustus heykelinin göbeginin resmini ceker. bu göbekte hastaliktan bir eser var midir? heykellerin göbeklerine takintilanir; kendi göbegi icten ice erirken, bu heykellerin göbekleri yüzyillara dayanmistir. vücut ölüme karsi koyamamakta, subjektif sanatsal tasarilar vücudun ölümlülügünü degistirememektedir.

    mimarlik bi nevi yercekimine karsi bir savas. mimari binalarin cökmemesi, yercekimine dayanmasi tasalari; tasarlanan binaya finansal destek bulabilme kaygilari ve tüm bunlarin arasina sikismis estetik cabalarla özetlenebilir. film de bunu görüyoruz.

    filmin bol isaretli dünyasindaki her motifi ben takip edemedim, zannediyorum greenaway'in elitist denebilecek tavrindan. ama elit kavramina verdiginiz öneme bagli bunlar, greenaway'in postmodern oyunlarinda bilgilenmeye yönelten bir yan oldugunu da görelim. grapes of butcher'in munif pasa'nin sirrini cözerken söyledigi gibi, kimi zaman bizi bilgilenmeye yönelten bir determinizme sükretmek lazim.

    brian dennehy, greenaway'in simetriye ve forma önem veren görselligi icerisinde görmeye alistigimiz teatral bir performansin tam tersi bir sekilde oynuyor. greenaway dünyasina bir marlon brando spontaneligi girmis gibi gözüküyor. bu karisim beklentinin aksine müthis bir etki yaratiyor. dahasi vücudun her türlü tasariyi bozmasi seklindeki altmetne uyar bir bicimde cok kuvvetli fiziksel varligiyla filme esas kimligini veriyor dennehy. kendisi amdan götten aksiyon filmlerinin oyuncusuysa da, hakkini yemek istemem, bu filmdeki haliyle hepsini affettiriyor.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap