12 entry daha
  • futbolda herkes genç yetenek keşfetme peşinde. takımların yaş ortalaması giderek düşerken bazıları zamana inatla direniyor. costacurta tam 41 yaşında. bundan 18 sene önce milan’ın avrupa şampiyonu olan kadrosunda da vardı, şimdi çeyrek final oynayacak olan takımda da hâlâ o var.

    ispanya’da, 1989’un ılık bir mayıs akşamında yeni bir futbol çağının başlangıcı tüm dünyaya açık bir şekilde duyuruluyordu. barcelona’da camp nou’yu dolduran 97 bin kişi futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi takımlarından birini izleme şansına erişiyorlardı. ne de olsa ezeli rakip real madrid’e yarı finalde 5 atan bir milan’dı sahadaki. maç öyle bir hal almıştı ki rakip hagi’li, lacatus’lu steaua bükreş ve hatta alman hakem tritschler bile milan’ı izler olmuştu. o yılları hatırlayan herkes keyifle sayar efsane 11’i: kalede giovani galli, önünde “fantastik dörtlü”; tassotti, costacurta, baresi, maldini, orta sahada colombo, rijkaard, ancelotti, donadoni ve önlerinde eşsiz van basten ve gullit. öylesine komple bir futbol oynarlardı ki, tadı damağınızda kalırdı. aynı anda hem brezilya hem de hollanda üstüne doğal olarak italya seyreder gibi olurdunuz. o dönem futbol zekasına bulanmış bu kokteyli bize sunanların neredeyse hepsi teknik adamlık yapıyorlar, tesadüf değil sanırım. ancelotti milan, rijkaard barcelona, van basten hollanda milli takımı ve donadoni italya milli takımı’nı çalıştırıyor. tassotti, ancelotti’nin yardımcı antrenörü; baresi ve colombo milan’da genç takım antrenörleri oldular. kaleci galli fiorentina’da altyapıda çalışırken gullit ise hollanda, newcastle, chelsea gibi önemli takımları çalıştırdıktan sonra şimdilik ara verdi. ama içlerinde ikisi var ki şaşırtıcı bir şekilde hâlâ yeşil sahalarda ter dökmeye devam ediyorlar, hem de milan’la en üst düzeyde. paolo maldini, 39 yaşına bastığı şu günlerde baresi’den aldığı kaptanlık bandını henüz bırakmaya niyetli değil gibi gözükürken can yoldaşı futbol efsanesi, defans üstadı ikinci kaptan alessandro costacurta sezon sonunda sahalara veda ediyor.

    baresi ve maldini, her zaman daha popülerdi. “bu sene artık son senem.” diyen 5 numara costacurta ise kariyeri boyunca hep perde arkasında kalan isim oldu. bazıları ikinci adamlığa razı olmazken o gönüllerde 3. adam olmayı kafasına takmıyor, hatta 41 yaşında como gölünün kenarında keyif sürebilecekken yarı yaşındaki yırtıcı eto’o’yu savunmaya çalışıyordu. alessandro, o muhteşem steaua finalinden 17 yıl sonra yine camp nou’da bir şampiyonlar ligi yarı final maçında oynayarak tarihe hem forma numarasını hem de tüm yüreğini kazıyordu. üstüne italyan stili sertlikle bir de sarı kart görüyordu. hem de maldini yedek bankını ısıtırken. üstelik barca ve milan’ın teknik adamları rijkaard ve ancelotti’yle 89 yılında aynı formayı ıslatmış olmasına rağmen.

    1985 yılında altyapıdan yetiştiği milan’da kariyerine başlarken 86’daki 1 yıllık kiralık monza macerası dışında bugüne kadar rossoneri (kırmızı-siyah) formayı hiç çıkarmadı. 713 kez milan forması giyerek maldini (832) ve baresi’den (719) sonra milan tarihindeki 3. futbolcu oldu. italyanlar onu ilk olarak ancak 1991 yılında milli takıma alırken 1994 yılında kariyerinin en ilginç ve şanssız sezonunu yaşıyordu. hep gölgesinde kaldığı maldini ve baresi o sene hem şampiyonlar ligi finali hem de italya ile dünya kupası finali oynarken alessandro kart cezaları nedeniyle iki finali de kaçırıyordu.

    yola devam ettiğinde costacurta 1998’de çeyrek final elenişiyle 32 yaşında milli takım kariyerine son verirken milan’da 5 numarayı taşımaya devam diyordu. 2002 ve 2004 yıllarında futbolu bırakmayı düşünse de hep yeni kontratlar imzaladı. aşık olduğu renklerden bir türlü kopamıyordu. 2006 haziran’ında bir yıllık son kontratını imzaladığında 20 yıl içerisinde 20 büyük kupa kazanmış (7 serie a şampiyonluğu, 4 şampiyonlar ligi, 2 kıtalararası kupa, 5 uefa süper kupa, 1 italya kupası, 5 italya süper kupası) ve tecrübesini yeni nesillere kulübeden değil yeşil saha üzerinden aktaran bir efsaneydi artık o. kariyerinin son yılına baktığımızda eski takım arkadaşı şimdiki teknik patronu carlo ancelotti 41 yaşındaki costacurta’yı fizik mücadele düzeyi en yüksek arena olan şampiyonlar ligi’nde aek maçında oynatıyordu. 2006 kasım’ındaki bu maçta sahada ilk 11’de çıkan alessandro, böylece şampiyonlar ligi tarihinin en yaşlı futbolcusu olmuştu. sadece eski takım arkadaşını onurlandırmak istemişti belki de ancelotti. tek sebep bu muydu?

    2006 dünya kupası’nı kazanan italya’nın yaş ortalaması neredeyse 30’un üzerindeydi. italyanlar neden hep turnuva takımı olup üst sıraları zorlamışlar diye bakıldığında sırtlarını hep tecrübeye dayadıkları görülür. bugün yeni gençlik akımının elçileri arsenal, man. united gibi birçok takım hatta galacticos dönemi gazisi r. madrid bile 18-19 yaşındaki gençleri sahaya sürüyor. costacurta belki uç bir örnek; ancak “tecrübeyle sabittir ki tecrübe futbolda çok önemli” olgusunu ispat ediyor. gelişen futbolda artık tüm takımlar çift ciğerli, koşan ve genç adaleli futbolcuları tercih etmeye başladı. costacurta ise tüm bu olanların ortasında adeta bu dalgaya direnen italyan futbolunun simgesi haline geldi bugünlerde. tabii bu mücadelede maldini, peruzzi, di canio, pagliuca ve ballotta (42 yaşında forma giyerek serie a rekorunu zoff’un elinden aldı) gibi yol arkadaşları olduğunu söyleyebiliriz. costacurta belki başka bir ülkede olsa onu 41 yaşında şampiyonlar ligi rekoru kırarken göremeyecektik. hem de dünyanın en büyük kulüplerinden birinde. futbolda tecrübeye biraz daha saygı göstermek gerekmiyor mu?

    bu sene sona erdiğinde maldini, bir ‘batman’ olarak ‘robin’ini kaybedecek. maalesef 80 ve 90’lı yılların milan efsanesinin hayranları da kalan son iki kaleden birini yitirecekler. alessandro costacurta, bir dönemin sert, yılmayan, sıkı markajcı; ama beyefendi defans üstatları sülalesinin son fertlerinden biri olarak artık sahalarda olmayacak. ve 10 numara meraklısı futbol dünyası 3-4-5 olmazsa oyunun tadında ekşime olacağını onun sayesinde unutmayacak.

    kaynak:http://genclik.zaman.com.tr/?bl=5&hn=353
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap