15 entry daha
  • en son gittiğim norveçli rock grubunun konseri.

    tanımdan sonra tarihe not düşmek adına bir şeyler
    karalayalım.
    bugün nedensizce aklıma geldi bu konser. özellikle bir nakarat... grubu hiç bilmiyordum, “leprous” desen kardeş orası neresi diyecek kadar sığ kalabilirdim. bir vesileyle birkaç gün öncesinden bilet aldım ama hala grubu dinlememiştim, dünya kadar işimin gücümün arasında konser kavramını bile unutmak üzere olunca, çok da merak etmiyor insan. buna rağmen orda bulunduktan sonra sahnede “bergen” olsa yine de kötü ayrılmam diyordum. yabancısı olmayalım diyerek gitmeden önce birkaç şarkısını dinledim maksat kulak aşinalığı olsun, neyseki grubun basit bir ingilizcesi vardı bir iki dinlemeden sonra aklımda kaldı şarkılar işin ilginci hoşuma da gitti.

    konser günü geldiğinde anlamsız bir heyecan sardı beni, liseli çocuklara döndüm bir anda gerçi lise yıllarımda dahi ruhsuz bir adamdım ama laf gelimi öyle diyelim. sürekli saatlere bakmalar, mesai saati geçmiyor daha da sabırsızlanıyorum, anal dönemden kalma bir alışkanlık hani gelen bir mesajı, bir mektubu hemen açmak istemezsin sanki beklettikçe değeri, heyecanı artar ya o durumdayım işte. nihayetinde mesai saati bitti ama bende heyecan devam ediyor, açtım bir 35lik viski bitirdim. bir yandan içmek istiyorum stres azalsın, bir yandan da o anlara sarhoş girip unutmak da istemiyorum. araftasın işte, bünyeme güvenerek 2 de bira içtim.

    bu kafayla araba kullanamayacağım için metrobüsle geldim zorlu’ya. zorlu’ya gitmeyeli de baya olmuş en son hazırlıkta gitmiştim yanlış hatırlamıyorsam yıllar olmuş yani. konseri beklerken de “weihenstephener” (bu meretin adını çok klas telafuz ederim) içtim bir tane. normalde ağır ağır sigara içmekten büyük ? keyif alırım lakin stresli veya sinirli olduğumda sigarayı yerim, o da öyle bir an işte. kapılar açıldı, içeri girdim bir rahatlama geldi karanlığı severim, içeri klasik konser alanı. en önde izliyorum önce “klone” çıktı hakkını vermek gerek çok iyiydiler. sonra “leprous” çıktı canlı performansını daha iyiymiş bunu fark ettim. zaman nasıl akıyor farkında değilim, saatler saliseler gibi geçiyor. özgüveni çok yüksek bir insanımdır hatta biraz fazla ama hiçbir zaman toplumla şarkı söyleyemem sevmiyorum bana gitmiyor gibi, içimden eşlik ediyorum şarkılara.

    konser bitti otururken yine bir weihen açtım, saat 12yi buluyordu. “ne gündü be” diye içten içe söyleniyordum. artık taksiye binip eve gitme vakti gelmişti. arka koltuğun ortasına yakın hafif sağda oturuyordum, hayatımda bu kadar çok düşündüğüm ama bir sonuca varamadığım bir zaman olmamıştır herhalde. klasik taksici muhabbeti yoktu, bu da düşünmem için bana şans veriyordu. gerçi ben biriyle konuşurken dahi başka şeyler düşünürüm ya o da başka bir konu. taksicinin bir iki yolu uzatma girişimde ikaz ettiğim için bahşiş bırakmadan indim araçtan. eve doğru birkaç adım atmıştım ki aylar sonra şimdi aklıma gelen konserdeki nakarat aklıma geldi.

    “ı will lie, lie
    keep it all together
    lie, lie
    will it last forever?
    lie, lie”
hesabın var mı? giriş yap