61 entry daha
  • sadeliğin ve basitliğin moda olduğu ancak bu durumun kendini yavaş yavaş kalitesizliğe bıraktığı yüzyıl.
    bütün porselenler dijital baskı ile renklendiriliyor artık, danteller lazer kesim makine danteli, kimse karanlık odada fotoğraf basmıyor, artık kimsenin evindeki mobilyalar ceviz ya da abanoz ya da maun değil, hepsi mdf. her şeyin içi boş, her şey seri üretim, fabrikasyon. her şey daha bol ama daha değersiz, daha kalitesiz, daha sıradan. insanlar bile öyle, her mağazada aynı kıyafetler, herkes aynı şeyleri giyiyor, aynı kitapları okuyor, aynı müzikleri dinliyor, aynı dizileri izliyor ve aynı şeyleri alıyor. herkes aynı yüzüğü takıyor, tatilde aynı yerlere gidiyor. bir sitede, birbirinin aynısı olan yüzlerce evin birinde de biz oturuyoruz, kendi bahçemiz yok. nasıl depresyona girmiyoruz anlamıyorum, bu kadar aynılık bizi nasıl değersiz hissettirmiyor gerçekten inanamıyorum.
    benim hayat felsefem demek abartı olur ama ilgi ve arayışlarım hep farklı olmak üzerine kurulu, minör farklılıklar ama. bir şey moda olduysa soğuyorum mesela. kıyafetimi başkasında görsem bir daha giymek gelmiyor içimden. antika pazarlarını çok seviyorum o yüzden, biliyorum ki aldığım her ne ise sadece bende olacak ve özellikle de şahsına münhasır insanları çok seviyorum. her zaman, her yerde karşınıza çıkamayacak insanları yani. bir tanesi hayatıma girdi mi tutunup bırakmıyorum. bu da benim savunma mekanizmam sanırım.
    ama çok isterdim, gerçekten çok isterdim, her şeyin daha az ancak daha kaliteli, daha estetik, daha özel, insanların daha naif, daha zarif, daha anlayışlı olduğu yıllarda yaşamayı.
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap