147 entry daha
  • film ve kitap versiyonunu değerlendirdiğim bol spoilerlı bir yazıdır. ayrıca bu satırların yazarı henüz 6 ve 7. kitapları okumamıştır, sıçan yer varsa affola.

    --- spoiler ---
    öncelikle bu kadar kalın bir kitaptan ticari bir film çıkarmak herhalde gerçekten çok zor olmalı. yazar, serinin hayranlarını tatmin edecek o kadar çok ayrıntıya boğmuş ki kitabı, yönetmen kesinlikle seçim yapmak zorunda kalmış. örneğin ron’un karakter gelişiminde büyük yer tutacağa benzeyen, quidditch kupası zaferi, “weasley is our king” tezahüratları tamamen es geçilmiş, film sadece harry’ye yüklenmiş. zaten artık yönetmenlerin quidditche karşı bir garezi olduğunu düşünmeye başladım, hele ki geçen filmde hazır dünya kupası varken (irlanda-bulgaristan finali), o kadar rezil geçiştirilmişti ki, kitabı okumayan abimle filmi seyrederken adamın ağzından “e kim kazandı şimdi bu maçı” lafı çıkmıştı. neyse bu filme dönersem, bunda da draco’nun dolduruşuna gelen weasley ikizlerinin ve harry’nin draco’ya girişmesi, akabinde ömür boyu quidditch yasağı ve firebolt’a el konulmasını göstermek heralde en fazla 10 dakika tutardı ve ikizlerin öeh yeter lan deyip kaçmasını da daha iyi açıklardı, çünkü quidditchin onları okulda tutan son şey olduğu belliydi.

    hermione gene şipşirindi, çok güzel bir hatun olacak bu emma, ama o da filmin tüm senaryosunun harry’ye ayrılmasıyla çok fazla varlık gösteremedi.

    luna’yı oynayan kız harikaydı, gerçi bu kadar güzel beklemiyordum ama kız mükemmel oynamış, tam kitapta anlatıldığı gibi.

    neville çok büyümüş, dana gibi olmuş. ama gene arka planda kalmış, halbuki ağzı burnu dağılmış halde onca death eater’a meydan okumasını görmek isterdim.

    cho’ya gelirsek, kitapta önce kızsal tripleriyle sinir edip, daha sonra da harry su yapınca michael corner’a zıplayarak iflah olmaz bir manitacı olduğunu göstermiştir. (ilerki kitaplarda nolur bilemiyorum ama ben hep ginny’yi yakıştırıyorum harry’ye). filmde her ne kadar cho başta ispiyoncu olarak gözükse de sonlara doğru veritaserum altında öttüğü ortaya çıktı.

    dolores karakteri, her ne kadar kitapta çok daha fazla sinir bozucu olsa da (mcgonagall’a saldırılması mesela) filmde de iyi yansıtılmış, hem hem yapmasına bayıldım.

    helena bonham carter da bellatrix rolünde döktürmüş.

    kitaptaki doğal özgürlük sayesinde sayfalarca betimlenmiş şeyleri tabi ki filme aktarmak zordu ama filmde direk kitaptan alınmış bol bol cümle vardı. mrs. weasley’nin sirius’a yüklenmesi, “o james değil, harry” demesi, sirius’un bu konudaki yalnızlığı filme tabi ki sığmamış, ama son savaş sahnesinde sirius harry’ye “well done james” diyerek güzel bir ayrıntı yakaladı.

    son savaş sahneleri iyiydi, ama çok daha iyi olabilirdi. havuzdaki heykellerin kalkması, dumbledore’a nişanlanmış avada kedavra’yı fawkes’un yemesi o sahnelere yakışırdı.

    mizah yönünden j.k.rowling’den de her kitapta gittikçe daha fazla terry pratchett tadı alıyorum, özellikle şu diyalog yarıp geçirmişti, aşağı yukarı şöyle,

    herminone, harry’ye cho’nun karışık duygular içinde olduğunu anlatmaktadır, cedricin ölümü, sınavlar, harry’ye ilgisi, ailevi durumu vs.

    ron: one person can’t feel that much at once, they’d explode! (insan bu kadar şeyi aynı anda hissedemez, patlar!)

    hermione: ron, just because you have the emotional range of a teaspoon, it doesn’t mean we all have. (ron, senin bir çay kaşığı kadar duygusal olman hepimizin öyle olduğu anlamına gelmez)

    daha söylenecek çok şey var ancak aklıma şimdilik gelen bunlar.

    p.s. sokak serserisi dudley de süper olmuş:)
    --- spoiler ---
101 entry daha
hesabın var mı? giriş yap