51 entry daha
  • muhtemelen hayatim boyunca defalarca izleyecegim bir film, lakin fikren iki onemli sacmalik iceriyor:

    nazilere karsi savasan sirplar ve nazilere destek veren hirvatlar/slovenler sablonunu tarihsel nedenlerinden kopararak sunuyor. halbuki avusturya macaristan etkisinde gecen bir bati yugslovya tarihi gozonune alindiginda, doguda osmanlidan bosalan yeri dolduran rus etkisi -ve proxyleri olarak sirplar- karsisinda daha bagimsiz bir politika gudebilmek icin nazilere destek vermek dogal bir strateji. baglamdan soyutlandiginda, bu adamlar, nazilere karsi ozgurluk savasi veren sirp-karadag gerillalariyla kiyaslaninca rezil bir duruma dusuyorlar. simdi siz bu filmi milosevicin senelerce bombaladigi bosna sehirlerinde, savasin hemen bitiminde yayinlarsaniz, adamin agzina sicarlar. hele kusturica milosevici ovup, milliyetci sirplara destek verdigini aciklarsa, kimse burada bir masumiyet aramaya calismaz.

    ama asil sorun bu degil, zaten bence bu film bir propaganda filmi falan da degil. daha ince seyler var arada, ornegin bosluga dusen ve ilkesiz, ulkesiz bir haydut olan blackynin deluzyon icinde halen fasistlere karsi ulkesi icin savastigini sanmasi gibi. bizim ulkemiz de ne bok yedigini bilmeyen ama sorarsan ulkesi icin savasan yiginlarla dolu.

    asil sorun, filmin balkanlara olan oryantalist bakis acisiyla oradaki savaslari nedenlerinden soyutlayip o cografyadaki irrasyonel insanlara ozgu, artik kaniksanmis, o topraklarindan dogasindan gelen bir olgu gibi sunmasi. burada zizekin elestirilerine tamamen katiliyorum (ki zizek de demin aradi, destegim icin tesekkur etti)

    yani filmden cikip da "yaa iste balkanlar da boyle bir yer, kardes kardesi olduruyor, halbuki birbirlerini dinleseler, biraz saygi" gibi bir indirgemecilik adami farkinda olmadan irkciliga goturur. kusturicanin da balkanlardaki dramin kaynagi olarak guc dengelerine gore sekillenen kulturel dinamikler yerine boyle ne idugu belli olmayan bir kavga ruhunu on plana cikarmasi hakkinda soyle buyurmus zizek efendi:

    "[kusturica] said himself, in 'cahier du cinema', that in the balkans war is a natural phenomena, nobody knows when it will emerge, it just comes, it's in our genes. this naturalization of the balkans into an a-political, primordial theatre of passions is cliche and i find it very suspicious. i would like to quote hegel here: 'the true evil is an attitude which perceives evil everywhere.' i am very suspicious about this apparent multi-cultural, neutral, liberal attitude, which only sees nationalistic madness around itself. it posits itself in a witness role. the post-yugoslav war is strictly the result of european cultural dynamics. we don't need this simplistic liberal deploring of 'why don't people speak to each other?' nobody is doing power analysis. a common western cliche is the so-called complexity of the balkans. this precisely serves the west in order to maintain it's position as excluded observer...

    after the attack, the west suddenly started talking about ethnic struggles, all sides must be guilty and primordial passions... the key to the yugoslav crisis is milosevic's strategy to maintain the power of the old nomenclatura by raking up this national question. the media did their dirty work.but this was not the origin of the conflict.

    [highlight ettigim kelimeleri ardi ardina hizla okuyunca sirpca "denize tito mu dusse kurtarirsin ataturk mu" demis oluyorsunuz, bu da boyle bir da vinci sifremdim]
106 entry daha
hesabın var mı? giriş yap