1 entry daha
  • genel olarak, yargı alanında bir miktar ilerlemerden bahsetmek mümkündür.

    yargının bağımsızlığı alanında, yarsav aday hakim ve savcıların seçim sürecinde adalet bakanlığı’nın rolünü sınırlamak ve ayrıca 600 civarında aday hakim ve savcının alınmasına ilişkin olarak planlanan sınavlara (hakim ve savcıların seçimine ilişkin usül çerçevesinde, hukuk fakültesi mezunları adalet akademisi sınavlarına katılabilir ve böylece aday hakim ve savcı olabilirler.) dair yürütmeyi durdurma amacıyla 2006 ekim ayında danıştay’a başvuruda bulunmuştur. bu nedenle sınavlar yapılamamıştır. 2007 mart ayında danıştay, yazılı sınavın öğrenci seçme ve yerleştirme merkezince düzenlenmesi, sınavların bir bütün olarak tarafsız ve objektif bir anlayışla yapılması gerektiği, mülakat kurulunun danıştay ve yargıtay’ı temsilen adalet akademisi üyelerini de içermesi gerektiği yönünde karar vermiştir. haziran ayında, adalet bakanlığı ilgili yönetmeliği danıştayın belirlediği şartları görünüşte karşılayan şekilde değiştirmiş ve sınavları kasım 2007’nin başı için planlamıştır. bununla birlikte, 2007 ağustos ayında yarsav, yeni yönetmeliğin de yürürlükten kaldırılması için danıştay’a başvuruda bulunmuştur. dava halen danıştay’ın önündedir.

    2006 yılındaki mahkeme kararına göre, hakimler ve savcılar sicil dosyalarına erişebilmekteydiler. ocak 2007’de, adli müfettişlere ilişkin olarak adalet bakanlığınca yayımlanan yeni yönetmeliğe göre bu artık mümkün değildir. bu yönetmelik ayrıca, halen diğer alanların yanısıra kurulacak olan bölge istinaf mahkemeleri* ile ceza infaz kurumlarından sorumlu olan müfettişlerin sorumluluk alanlarını genişletmektedir. mart ayında, yarsav danıştay’a başvurarak müfettişlerin adalet bakanlığı’na bağlı olmaması gerektiğini ileri sürerek yönetmeliğin yürürlükten kaldırılmasını talep etmiştir. dava halen devam etmektedir.

    hakimler ve savcılar yüksek kurulu’nun oluşumu ve adli müfettişlerin raporlama zinciri konularında hiçbir ilerleme olmamıştır. ek olarak, kasım 2006’daki nihai kararında hakimler ve savcılar yüksek kurulu, şemdinli davasındaki iddianameyi hazırlayan savcıyı görevden almıştır.* (2006 mart ayında, şemdinli bombalamasına ilişkin olan ve kara kuvvetleri komutanı ile üst düzey komutanlara yönelik suçlamalar içeren iddianamenin yayımlanması üzerine, genelkurmay başkanlığı iddianameyi eleştirmiş ve anayasal sorumluluk taşıyanlara harekete geçmeleri çağrısında bulunmuştur. nisan 2006’da, hakimler ve savcılar yüksek kurulu savcıya ilişkin suçlamaları gözden geçirmiş, en ileri düzey disiplin uygulaması olan görevden almayı uygulamıştır. bu orantısız olarak görülmüş ve yüksek kurul’un diğer devlet kurumlarından bağımsızlığı hakkında soru işaretlerine yol açmıştır)

    yargının tarafsızlığına ilişkin kaygılar devam etmektedir. yeni cumhurbaşkanının nisan ayında seçilmesi bağlamında, anayasa mahkemesi 4’e karşı 7 oyla 2/3 toplantı yeter sayısının (367 milletvekili) tbmm’de cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci ve ikinci turları için gerekli olduğu kararına varmış ve oylamanın ilk turunu iptal etmiştir. bu karar kuvvetli siyasi tepkilere ve anayasa mahkemesinin bu kararı alırken tarafsız olmadığına dair iddialara yol açmıştır. anayasa mahkemesi, cumhurbaşkanının parlamento tarafından seçilmesine ilişkin olarak fiiliyatta 1/3 engelleyici azınlığı ortaya çıkartmıştır.

    yargının profesyonelliği ve yeterliği hususunda, adalet bakanlığı ve adalet akademisi, hakimler, savcılar ve mahkeme personeli için geniş kapsamlı eğitim düzenlemiştir. eğitim, diğer konuların yanı sıra, yeni ceza kanunu ve ceza usulü kanunu, ifade özgürlüğü, istinaf mahkemeleri, mahkeme idaresi, internet suçları ve çocukların yargısı konularını kapsamıştır. bununla birlikte, adalet akademisi, tüm yargı sistemini kapsayacak bölgesel düzeyi de içeren güçlü ve bağımsız bir eğitim sağlayacısına henüz dönüşememiştir.

    yargının etkinliği hususunda, hakimler mahkemelerin görülmesi sırasında ulusal yargı ağı projesi’nin (uyap) olumlu sonuçlarının görüldüğünü bildirmişlerdir. avukatlara dair bir portalın mart ayında ağ’a dahil edilmesiyle avukatlar şimdi devam eden davalarını elektronik olarak takip edebilecek, yeni davalar açabilecek, davalarına ilişkin belgeleri mahkemelere gönderebilecek, yargılama bedel ve masraflarını ödeyebilecek konumdadırlar. mayıs ayında, adalet bakanlığı, telekomünikasyon kurumu ve noterler birliği ile bilgi değişimi konularında iki protokol imzalamıştır.

    türk makamlarınca sağlanan bilgiye göre, yargı için ayrılan mali kaynaklar 2005 yılındaki 409 milyon avrodan 2006 yılında yaklaşık 482 milyon avroya çıkmış olup, 2007 yılında bu rakamın 865 milyon avroya çıkması planlanmaktadır. bu, bütün yargı mensuplarının maaşları ve sosyal güvenlik ödemeleri ile yargının hizmetlerini ve gayrimenkul alımlarını kapsamaktadır. 3 ekim 2006’dan 27 nisan 2007’e kadar yeni atanan hakimlerin sayısı 864, savcıların sayısı ise 476 olmuştur. bu çerçevede, 1 mayıs 2007 itibarıyla, hakimlerin toplam sayısı 6785 ve savcıların toplam sayısı 3744 olmuştur. rapor döneminde, sulh hukuk, ceza, icra, iş, çocuk ve idare olmak üzere 21 yeni mahkeme kurulmuş; ayrıca ankara, diyarbakır ve erzurum bölge istinaf mahkemeleri dahil olmak üzere 10 yeni adliye binasının inşaatına başlanmıştır.

    bununla birlikte, ceza usulü kanununun öngördüğü iddianamenin geri çevrilmesi, uzlaşma ve çapraz sorgulama uygulamada yeterince kullanılmamıştır. bölge istinaf mahkemelerine ilişkin olarak, bu mahkemeleri kuran 2004 yılında yürürlüğe giren mevzuata göre mahkemelerin 2007 haziran ayında faaliyete geçmeleri gerekiyordu, ancak uygulamada bu gerçekleşmemiştir. son olarak, 2006 kasım ayında kabul edilen mevzuatla avukatlık lisansı için yapılan baro sınavı kaldırılmıştır. bu hükmün uygulanmasının, mesleki olarak daha düşük standartlara yol açabileceği için izlenmesi gerekir.

    yargı reformu alanında önemli gelişme olmamıştır. adalet bakanlığı’nda 2006 eylül ayında kurulan strateji geliştirme müdürlüğü tübitak ile işbirliği içinde mahkemelerin gelecekteki ihtiyaçlarını belirlemek amacıyla alan araştırmaları başlatmıştır. yargı için genel bir ulusal reform stratejisi ya da bunu uygulamaya yönelik bir plan yoktur.

    yolsuzlukla mücadele alanında sınırlı ilerlemeden bahsedilebilir.

    kamu yönetiminde şeffaflık alanında, bilgi edinme kanununda yapılan değişikliklerin sonucu olarak bilgi edinme hakkının kullanımı artmıştır. resmi istatistiklere göre, toplam 864.616 bilgi edinme başvurusu yapılmış ve kamu kurumları başvuruların yüzde 86.40’ına olumlu şekilde yanıt vermiştir. bilgi edinme değerlendirme kurulu bu istatistiklerin güvenilirliğini kontrol etmemektedir.

    bununla birlikte, yolsuzlukla mücadele için kurumsal yapılanma ve yasal çerçevenin güçlendirilmesi alanlarında ilerleme kaydedilmemiştir. seçim kampanyalarının finanse edilmesi gibi yasal çerçevedeki zayıflıklar devam etmektedir. milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılması konusunda ilerleme olmamıştır. milletvekilleri ile akademisyenler, ordu ve yargı mensupları gibi diğer kamu görevlisi gruplarına ilişkin etik ilkeler bulunmamaktadır. 2004 yılında kurulan kamu görevlileri etik kurulu hala başbakanlığa bağlı olup, ayrı bütçesi ya da kendi personeli bulunmamaktadır. bu durum, kurulun, etik ilkelere saygının izlenmesi ve şikayetlerin soruşturulması görevlerinin gereği gibi yerine getirilmesinde sınırlamalara yol açmaktadır.

    avrupa konseyi’nin yolsuzluğa karşı devletler grubu’nun (greco) türkiye’deki yolsuzluğa ilişkin 2005 değerlendirme raporunda yeralan toplam 21 tavsiyenin uygulanmasına ilişkin özel bir ilerleme kaydedilmemiştir. greco raporu, türk yönetimi ve sivil toplum kuruluşlarıyla çok sayıda temasa dayalı olup, dokunulmazlıkların sınırları ve kapsamı, yolsuzluktan elde edilen gelirler ya da kamu yönetimi içinde yolsuzluk gibi konuları içeren geniş bir alanı tahlil etmektedir.

    kamu sektöründe, merkezi ve yerel yönetimler için yolsuzluk yaygın bir meseledir. özel sektörde göreceli olarak daha sınırlı bir boyutu vardır. türk ceza kanunu, özel sektörde yolsuzluğu, kamu teşebbüslerinde rüşvet gibi alanlarda kısmen suç saymaktadır.

    kapsamlı bir yolsuzlukla mücadele stratejisi ile yolsuzlukla mücadele ve yolsuzluğu önlemek için etkin uygulayıcı kurumlar içeren bir plan hala yoktur. böyle bir stratejinin geliştirilmesi en üst siyasi düzeyde ele alınmayı gerektirmektedir.

    temel haklar bakımından yasama alanında sınırlı ilerleme olmuştur.

    insan haklarını izleme ve geliştirmeyle sorumlu kurumlar alanında ilerleme olmamıştır. insan hakları başkanlığı gibi, bu kurumlar bağımsızlıktan ve kaynaklardan yoksundur. kamu denetçiliği kurumu (ombudsman) kurulmasına dair kanun, kasım ayında cumhurbaşkanı tarafından veto edilmesi üzerine hala anayasa mahkemesinin önündedir. anayasa mahkemesi kanunun yürütmesini durdurmuş olmakla birlikte, henüz kararını vermemiştir.

    işkencenin, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele ya da cezalandırmanın yasaklanması alanında, yasal güvenceler olumlu sonuçlar doğurmaya devam etmektedir. işkence ve kötü muamele vakalarının azalan eğilimi teyid edilmiştir. bununla birlikte, özellikle gözaltı başlamadan önce işkence ve kötü muamele olduğuna dair ihbarlar devam etmiştir. dokunulmazlık endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. güvenlik güçleri mensuplarının insan hakları ihlalleri yaptıklarına dair iddialara ilişkin hızlı, tarafsız ve bağımsız soruşturmalar bulunmamaktadır. işkencenin önlenmesi sözleşmesi ihtiyari protokolünde öngörüldüğü üzere, tutukevlerinin ulusal kurumlarca bağımsız şekilde izlenmesi yapılmamaktadır.

    özel ve aile hayatı ile haberleşmeye saygı alanında, polis vazife ve selahiyetleri kanunu’nda 2007 haziran ayında yapılan değişiklikle, güvenlik güçleri sürücü ehliyeti, pasaport ya da silah ruhsatı için yapılan başvurularda parmak izi ve resim almakla yetkilendirilmiştir. bu veriler 80 yıla kadar saklanabilir. kişisel verilerin korunması genel müdürlüğü’ne, haziran 2007’de 29. madde veri koruma çalışma grubu’nda gözlemci statüsü verilmiştir. genel müdürlüğün bir temsilcisi şimdi çalışma grubuna katılım sağlamaktadır. ancak, genel müdürlüğün yeterli personeli yoktur. türkiye’nin, mevzuatını veri koruma direktifiyle uyumlaştırması ve bu bağlamda tam bağımsız bir veri koruma denetim kurumu kurması gerekmektedir.

    düşünce, vicdan ve din özgürlüğü alanında, kasım ayında kabul edilen mevzuat nüfus kütüklerinde din hanesinin doldurulması gerekliliğini kaldırmıştır.

    muhtelif bakanlıklardan üst düzey yetkililerden oluşan bir heyet gayri-müslim cemaatlerin dini liderlerini haziran ayında istanbul’da ziyaret etmiştir. bu ziyaretin ardından, içişleri bakanlığı, gayri-müslim türk vatandaşlarının din özgürlüğüne ilişkin yayımladığı bir genelgeyle gayri-müslim vatandaşlara ve ibadet yerlerine karşı ferdi suçların arttığını kabul ederek, valilerden gerekli önlemleri almalarını istemiştir. bununla birlikte, gayri-müslim cemaatlerin ve alevilerin karşılaştıkları sorunlar devam etmektedir. malatya’da bir yayınevinde çalışan 3 protestan hıristiyan nisan ayında öldürülmüştür. * cinayet, ülkede hoşgörü ortamının yerleşmesine katkıda bulunmayan açıklamaların ve basın haberlerinin yapıldığı bir ortamda gerçekleştirilmiştir. haziran ayında yargıtay bir davada ekümenik patrikiğin kutsal sinodu aleyhine karar vermiştir. davalıyı beraat ettiren mahkeme, türk mevzuatında patrikhane’nin ekümenik olduğu yönünde bir dayanağın bulunmadığına; dini bir kurum olan patrikhane’nin tüzel bir kişiliğe sahip olmadığına; patrikhane’deki din adamı seçimlerinde seçime katılacak ve seçilecek kişilerin türk vatandaşı olması ve seçimler esnasında türkiye’de çalışıyor olması gerektiğine hükmetmiştir. bu karar, patrikhane’nin ve diğer gayrimüslim dini cemaatlerin aihs kapsamında garanti altına alınan haklarını kullanmalarının önünde ilave zorluklar yaratabilecektir. alevi inanışına mensup bir ailenin yaptığı başvuru üzerine 9 ekim 2007 tarihinde aihm, oybirliğiyle, aihs’nin 1 nolu protokolünün 2. maddesinin (eğitim hakkı) ihlal edildiğine karar vermiştir.

    vicdani red ile ilgili hususlarda herhangi bir ilerleme olmamıştır. türkiye, bugüne kadar aihm’nin, türkiye’ye karşı ülke kararını uygulamamış; vicdani veya dini sebeplerle askerlik hizmeti yapmayı reddedenlerin askeri emirlere ısrarla itaatsizlik gösterdikleri gerekçesiyle mükerreren cezai takibata uğramalarını ve mahkûm edilmelerini engelleyecek yasal düzenlemeleri yapmamıştır.

    basın özgürlüğü ve basında çoğulculuk da dâhil olmak üzere ifade özgürlüğü bağlamında, türk ceza kanunu’nun bazı maddelerinin, özellikle de 301. maddenin, uygulaması birçok cezai takibata ve zaman zaman da, diğer konuların yanısıra, ermeni ve kürt konularıyla askeriyenin rolü konusunda, şiddet içermeyen düşüncelerini ifade eden kişilerin mahkûmiyetine yol açmıştır. insan hakları savunucularına, gazetecilere, yazarlara, yayıncılara, akademisyenlere ve aydınlara karşı adli takibat ve tehditler, ülkede oto-sansüre yol açan bir ortam yaratmıştır.

    vatandaşlar, siyasi parti ve sendika kurmak da dâhil olmak üzere toplanma ve dernek kurma özgürlüğü bağlamındaki haklarını, çoğu durumda, yetkili mercilerin ve güvenlik kuvvetlerinin müdahalesi olmadan kullanabilmektedirler. ancak, istanbul’daki 1 mayıs gösterileri esnasında güvenlik kuvvetlerinin aşırı güç kullanmalarına ilişkin olarak bir soruşturma yürütülmektedir.

    sosyal olarak dezavantajlı ve özürlü kişilere muamele ve ayrım gözetmeme ilkesi bağlamında, türkiye, özürlü kişilerin hakları bm sözleşmesi’ni mart ayında imzalamıştır. yeni mevzuat, ayrımcılık konusunu iş piyasasında cinsiyet temelinde ele almaktadır (ayrıca bakınız fasıl 19 – istihdam ve sosyal politika). ancak, özürlülük konusunda veri ve araştırma eksikliği, bilgiye dayalı politika belirlenmesini önlemektedir. ayrımcılığa karşı yasal çerçeve eksiktir ve yaş ile cinsel tercih temelinde ayrımcılığa karşı koruma sağlamamaktadır.

    eğitim hakkı bağlamında, kızların okula gitmelerinin artırılması arttırılması kampanyaları devam etmektedir. buna rağmen, okul yaşına gelmiş çocukların yaklaşık %10’u okula devam etmemektedir. sorunun bölgesel ve cinsiyete dayalı bir yönü bulunmaktadır: okula gitmeyen çocukların çoğunluğu ülkenin güneydoğu bölgesindendir ve kızlardan oluşmaktadır.

    mülkiyet hakkı bağlamında, gayrimüslim dini cemaatlerin karşılaştıkları sorunlara ilişkin olarak herhangi bir gelişme yoktur. kasım 2006’da kabul edilen ve yürürlüğe girdiği ve uygulandığı takdirde gayrimüslim dini cemaatlere ilişkin bazı konulara çözüm sağlayabilecek olan vakıflar kanunu, dönemin cumhurbaşkanı sezer tarafından veto edilmiş ve o zamandan beri meclis’te yeniden kabul edilmemiştir. kanun şu anda yeni meclis’in önündedir. aralık ayında aihm, türkiye’nin bir azınlık vakfının haklarını, vakfın bir mülkü bakımından, ihlal ettiğine ve mülkün ya iade edilmesine ya da vakfın zararının mali bakımdan tazmin edilmesine hükmetmiştir. cemaat vakıfları, mülkiyetlerine yetkili merciler tarafından el konulması bağlamında, sorunlarla karşılaşmaya devam etmektedirler.

    cinsiyet eşitliği ve kadın hakları ve özellikle aile içi şiddet bağlamında, ailenin korunmasına dair kanun’da nisan ayında yapılan değişikliklerle evli olmalarına rağmen fiilen ayrı evlerde yaşayan ve ayrı çalışma yerlerinde bulunan eşler kapsam içine alınmış ve şiddete başvuran aile bireyinin bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedaviye mahkeme tarafından zorlanabilmesine yeni bir önlem olarak yer verilmiştir. ayrıca kanun, mağdurların yasal süreçle ilgili yükünü hafifletmek amacıyla, başvurular ve mahkeme kararlarının uygulanması için ücret alınmamasını öngörmektedir. ocak ayında adalet bakanlığı bir genelge yayımlayarak, töre ve namus cinayeti davalarının savcılar tarafından ivedilikle, gizlilikle ve insancıl bir şekilde ele alınmalarını istemiştir. ancak, kadınlar ülkedeki siyasi ve ekonomik hayata katılımları bakımından düşük düzeyde kalmaya ve şiddetin mağdurları olmaya devam etmektedirler (ayrıca bakınız fasıl 19 – sosyal politika ve istihdam).

    çocuk haklarıbağlamında, çocuk işçiliği konusunda yürütülen bir saha araştırması, çalışan çocukların 1999 yılındaki %10,3’lük oranının 2006 yılında %5,9’a düştüğünü ortaya çıkarmıştır. ilköğretimdeki cinsiyetler arasındaki fark 2005-2006 öğretim yılındaki %5’lik orandan 2006-2007 öğretim yılında %4,6’ya düşmüştür. çocuk koruma kanununun uygulama yönetmeliği yürürlüğe girmiş; çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı çocuk yoksulluğu konusunda ulusal bir strateji belirlenmesi için çalışma başlatmıştır. doğum kaydı yapılmamış çocukların oranında 10 yıl önceyle mukayese edildiğinde önemli bir düşüş görülmektedir. ancak, beş yaş altındaki çocuklardan, doğum kaydı yapılmamış olanların oranı ülkenin doğusunda hala yüksektir. çocuk işçiliği, mevsimlik tarım işlerinde ve sokaklarda hala yaygındır. çocukların (sosyal esirgeme) kurumlarında maruz kaldıkları muamele tarzı hala endişe kaynağıdır. çocukların eğitim hakkı bağlamında, ilköğretime katılma oranı %90’larda seyretmeye devam etmekte ve bu konuda ilave çabalara gerek bulunmaktadır.

    özgürlük ve güvenlik ile adil yargılanma hakkı bağlamında, mahkemelerde düzenli ve profesyonel bir tercüme sistemi kurulması konusunda ilerleme kaydedilmemiştir. tercümanlar, bilirkişi listesine dahil edilmemiş ve ekseriyetle yardımcı mahkeme personeli arasından çağrılmaktadır.

    adli yardım bağlamında, türk ceza kanununda ve ceza muhakemeleri usulü kanununda aralık ayında değişiklikler yapılmıştır. bunlar, diğer unsurların yanısıra, zorunlu olarak bir savunma avukatı görevlendirilmesi ile ilgilidir. zanlı veya müdafiinin bir savunma avukatı olmadığı ve iddia makamının asgari beş yıldan fazla hapis istemiyle dava açtığı durumlarda zanlının veya müdafiinin talebi olmaksızın bir savunma avukatı atanacaktır. daha önceden, üst sınırı 5 yıl veya daha fazla olan suçlarda zanlılar ve müdafiiler için bir savunma avukatı atanmaktaydı. zorunlu savunma avukatı görevlendirilmesi kapsamına alınan suçlar böylece sınırlandırılmış olabilecektir. bu değişikliğin uygulamaya bakarak değerlendirilmesi gerekmektedir. yönetmelik ücretlerini mahkeme masrafları arasında saymaktadır ve böylece mahkûmiyet halinde devlet müdafiinin mali durumuna bakmaksızın bunları geri alabilecektir. barolar hizmetin verildiğini tasdik etmekte ve savcılık da ödemeleri onaylamaktadır. özel hukuk konularında adli yardıma ilişkin herhangi bir özel gelişme kaydedilmemiştir.

    mahkemelerin ağır iş yükü duruşmalar için yeterli zaman bırakmamakta; böylelikle çapraz sorgu ilkesinin işletilmesi zarar görmeye devam etmektedir. buna ilaveten, hakimler ve avukatlar yeni uygulama konusunda eğitime ihtiyaç duymaktadırlar.

    azınlık hakları ve kültürel haklar bakımından türkiye’nin tutumunda değişiklik yoktur. uygulamanın uluslararası standartlar çizgisine gelmesine ilişkin olarak herhangi bir ilerleme yoktur.

    ab vatandaşlarının hakları bakımından herhangi bir gelişme yoktur.

    sonuç

    yargının etkinliği bakımından bir miktar ilerleme olduğu söylenebilir. ancak, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda endişeler devam etmektedir. kapsamlı bir ulusal yargı reformu stratejisi veya bunu uygulamaya ilişkin bir plan bulunmamaktadır.

    yolsuzluğa karşı kapsamlı bir strateji geliştirme ve yasal çerçeveyi güçlendirme konusunda fazla bir ilerleme kaydedilmemiştir. yolsuzluğu önleme ve yolsuzlukla mücadele konusunda kapsamlı bir strateji veya eylem planı bulunmamaktadır.

    temel haklar bakımından, mevzuatta ve uygulamada sınırlı bir ilerleme kaydedilmiştir. belli başlı konular halledilememiş ve önemli sorunlar var olmaya devam etmektedir. son olarak, özellikle azınlıklar ve din konularında ülkenin içinde bulunduğu atmosfer temel haklara tam manasıyla saygı duyulmasına yardımcı olmamakta ve temel hakların fiilen kullanılmasını sınırlandırabilmektedir.
hesabın var mı? giriş yap