• abd'nin soğuk savaş döneminde izlediği politikalardan bir tanesidir.

    1953'te eisenhower'ın başkan olmasıyla devletin ortadoğu politikaları tekrar gözden geçirilmeye başlanmıştır ve eisenhower yönetimi ortadoğu'ya dair şu hususları saptamıştır:
    - arap dünyası için öncelikli tehdit sscb değil, israil'dir. sadece komünizm tehdidini öne çıkararak bu ülkelerle işbirliği yapılamaz.
    - bağımsızlıklarını yeni kazanan araplar, özellikle ingiltere ve fransa'nın emperyalist politikalarını anımsatacak her türlü girişimden uzak duracaktır.
    - arapların bu süreçte hedefleri ekonomik kalkınma sürecini başlatmaktır. bu açıdan, bu devletlerin stalin'in ölümünden sonra moskova'ya meyil etme olasılığı fazladır.
    - arap dünyası içinde mısır'ın önemli bir konumu var. batı'ya karşı mesafeli durmak isteyen arap devletlerinin liderliğini üstlenmiştir. süveyş krizi çözülmeden arap dünyasıyla işbirliği yapmak mümkün değildir.

    eisenhower, önceki başkan truman'a nazaran hararetli bir antikomünist değildi fakat süveyş krizi'nin sona ermesi için birleşmiş milletler'de etkin rol oynayan devletlerin koruyuculuğunu üstlenen sscb'nin bölgedeki etkisinin ve itibarının artması ve süveyş krizi sürecinde ingiltere'nin bölgedeki gücünü yitirmesi, eisenhower'ı ortadoğu'yla daha yakından ilgilenmeye yöneltmiştir. diğer yandan dışişleri bakanı olarak atanan john foster dulles, eisenhower'ın aksine sert bir komünizm karşıtıydı.

    eisenhower'ın amaca az maliyetle ulaşma yaklaşımı ile dulles'ın ideolojik yaklaşımının sonucunda yeni bakış projesi ortaya çıkmıştır. bu politikanın temelinde: ''kütlevi karşılık'' vardı. bu politikaya göre; sscb, abd bombardıman uçaklarının kalkacağı hava üsleriyle çevrelenecek ve bölgesel ittifakların kurulması sağlanacaktı.

    abd özellikle de türkiye ve iran'ın bu projeye dahil olmasını istiyordu. bu nedenle dulles, mayıs 1953'te türkiye ve iran dahil tüm ortadoğu'ya ziyaretler düzenlemiştir. bu ziyaretten sonra hazırladığı raporda; ''abd'nin ortadoğu'ya daha çok askerî ve ekonomik yardım yapması gerektiğini, ortak bir savunma sisteminin imkansız olduğunu, kuzey kuşağı ülkeleri arasında bir pakt kurulması gerektiğini, ortadoğu devletlerinin geçmişteki emperyalizm tecrübelerinden dolayı abd'ye kuşkuyla baktıklarını ve bu nedenden ötürü ortadoğu'da başka bir lider devletle işlerin yürütülmesi gerektiğini, bu liderin de türkiye olması gerektiğini'' belirtmiştir.

    dulles, bu ortadoğu gezisinden sonra temmuz 1953'te kuzey kuşağı kavramını ortaya artmıştır. böylelikle yeni bakış politikaları kuzey kuşağı ülkelerine odaklanmıştır. kuzey kuşağı'nda: tükiye, iran, ırak, pakistan ve suriye bulunuyordu. dulles'ın ziyaretlerinin akabinde türkiye sırasıyla pakistan'la, ırak'la işbirliği antlaşmaları imzalamıştır. ırak ile türkiye'nin yaptığı antlaşmaya sonradan ingiltere de katılmıştır.

    abd'nin yeni bakış politikalarının doğurduğu sonuçlar kısaca şunlar olmuştur:
    - 1955'te ingiltere, pakistan, iran, ırak ve türkiye'nin oluşturduğu bağdat paktı kurulmuştur.
    - türkiye, üçüncü dünya ülkeleri tarafından ortadoğu'da yalnızlığa itilmiştir. (bkz: bandung konferansı)
    - süveyş krizi'nin hararetlenmesi (bkz: 1956 arap israil savaşı)
    - 1957'de eisenhower doktrini'nin ilan edilmesi,
    - (bkz: 14 temmuz 1958 ırak askeri darbesi)
    - 1958'de abd'nin lübnan'a asker çıkarması,
    - ingiltere'nin ürdün'e asker çıkarması,
    - 1959'da bağdat paktı'nın cento'ya dönüşmesi.

    kaynaklar:
    soğuk savaş döneminde türkiye ve eisenhower doktrini
    eisenhower'dan obama'ya: abd dış politikasında ortadoğu ve suriye
    rifat uçarol, siyasi tarih (1789-2014), der yayınları, istanbul 2015.
hesabın var mı? giriş yap