4 entry daha
  • te'emmül, emel kökünden türetilmiş olan arapça mastardır. sözlük anlamı itibariyle etraflıca düşünme, mülahaza, düşünüp taşınma, tetkik ve mütalaayı karşılamaktadır.

    kaynak: kâmûs-i türkî, şemseddin sami

    yukarıda, vincent verbatim tarafından teemmül süreci enfes şekilde ortaya koyulmuş, ben özellikle bu kısımda teemmülün mânâ itibariyle bende çağrıştırdıklarını dillendirmek istiyorum: zannediyorum en başta teemmül için zaman ihtiyacı olduğunu dile getirmek gerekiyor. fakat bu zamanı anket ve özgeçmişlerde sorgulanan boş zaman gibi algılamamalı, burada düşünenin, tefekkür edenin sahip olduğu zamana işaret ediyorum. düşünme yoğunluğu ve süreci içerisinde kimi bu zamana ömür diyebilir, kimisi belki zamanı tümünden ortadan kaldırabilir. biz farazi olarak zamanı ortadan kaldıranlardan olalım ve teemmüldeki düşünme niteliğine değinelim. bana kalırsa (ki genelde kalmaz) teemmülü, gündelik işler sırasında yaptıklarımızda ve yapmadıklarımızda karar almamızı sağlayan kısa süreli ve ani düşünme, karar verme yönteminden ayıran en önemli nitelik, teemmüldeki düşünme ve tartışma yoğunluğudur. bu temelde teemmülün kapsadığı düşünce ve düşünme yoğunluğunu ancak belli aşamalarda görebileceğimizi söyleyebiliriz. felsefe ve aşk içerisinde cereyan eden tüm o yoğun düşünme ve sorgulama eylemlerini gönül rahatlığıyla bu bağlamda değerlendirebiliriz. felsefedeki düşünme halinin yanında, bir felsefî öğreti sürecinde de hem öğreten hem de öğrenen için kaçınılmaz bir hâldir teemmül. öyle ki bir mürşid/feylesof, talepkâr kişiye bir düşünceyi açarken, düşüncelerini dile getirdiği o sırada dahi kendi düşüncülerinin yoğunluğu itibariyle hem yeniden bir düşünme hem de sorgulama hâlindedir. şüphesiz âşık da böyledir. hem sevgiliye yönelen duygu ve arzularının yoğunluğu ve kuvvetiyle perişan haldedir hem de her an bu arzuların kaynağını ve yönelişini sorgular hâldedir. feylesoflarda bu hâl hem sezgisel hem de akıl yollu olabilir, âşıkta ise aklın (her ne kadar mistik alırsak alalım fayda etmeyecektir) yerini daha çok sezgiler ve duyuşlar almaktadır. sözü buraya kadar getirmişken teemmülün bir kullanımına da örnek vermek isterim, sözü getirdiğim yere belki çok yakın görülmeyebilir lakin burada da teemmülün temaşa ile birlikteliği sağlanmış ve teemmül etmekten yoksun olan (bî-behre), temaşa etmekten (gören için apaçık olan güzeli görmekten) yoksun olarak tanımlanmıştır:

    "etrâfına bakıp süzerek tahmîn-i mesâfat edecek kadar teemmülâttan bî-behre"

    -ahmet râsim (kaynak: kubbealtı)

    şu hususu da bilhassa belirtmek isterim ki yoğun ve nitelikli düşünmeyi bütünüyle gündelik işlerden ayırmıyorum. bir feylesofun bakkal alışverişinde, nereli olduğu sorulduğunda, kahir ekseriyetin hiç düşünmeksizin karar verebildiği en basit işte dahi bir teemmüle yönelebileceği ve basit de olsa olaylar, oluşlar ve kararlar içerisinden kendisini ve hakikati ortaya koyabilecek düşünceler ve sorgulamalar çıkarabileceğini vurgulamak isterim.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap