108 entry daha
  • evvela bilinmelidir ki bu yörede kullanılan kelimelerin çoğuna eski türk kaynaklarında da rastlanmaktadır. orta asya kadim türk topluluklarının kullandığı dil, bu yörede hâlâ güçlü bir şekilde varlığını sürdürmektedir.

    accuk: azıcık

    ağuşuk: yarı açık. ( bir edebiyatçı olarak ve bir giresunlu olarak bu kelimeyi araştırdım. tabii başka kelimeleri de. zirâ " kapıyı ağuşuk bırak " söylemi bizde çokça kullanılmaktadır. çok da matah bir kökeni yok:)

    " az ışık " bırak anlamındadır. bazı kelimeleri bu şekilde yuvarlamak, bu yörenin adetlerindendir.

    duroğlu yerine " duruuun " demek gibi.

    annaklamak: seyretmek, bön bön bakmak.

    alamuk: yağmur sonrası ortaya çıkan bunaltıcı güneş. ( hele fındık bahçesindeyken insanı hayattan soğutur )

    andır: kötü, pislik, yaramaz.

    batman: çok, ağır.

    bezene: bezelye

    bıldır: geçen sene

    bidduma - cidduma: azıcık

    caranak: sağanak yağmur

    cicik: meme

    cıbban: alkış

    cıbıldak: çıplak

    cırıtta: hamur kızartması

    cırang ettirmek: sert bir tokat atmak

    cırangacak: birdenbire

    çangal: fasulye sırığı

    çeç: ayaklanmamış fındık

    çıpırtlak: alaca bulaca

    dadduk: tatlı

    davun: kötü hastalık

    ( ağzına davun çıksın şeklinde bir beddua vardır )

    islam ülkelerinde vebaya taun denilmektedir eskiden mâlum. halk ağzında davun hâline gelmiş.

    deydaha: orada

    divildek: oynak ( divil divil etme derler )

    çok hareketli uyuyanlara da " yatakta dıvıldama " denir.

    diyelmek: ayakta durmak

    feşel: yaramaz çocuk

    fıraktı: çit

    fışkı: bok

    gabcuk: yaralı. günümüzde : gabcuk ağızlı " şeklinde hakaret manasıyla kullanılır.

    girevü: fındık dallarını aşağıya çekmeye yarayan ucu çatallı çubuk.

    gıran: tepe, düz arazi.

    girebi: ince odunları kesmeye yarayan balta

    goruk: içi boş fındık

    goşmak: avuç

    got: eski bir ölçü kovası. günümüzde " got kafalı " şeklinde hakaret olarak kullanılır.

    göğnümek: meyvenin içinin geçmesi. kararması, yumuşaması.

    gücük: şubat ( en eski türk topluluklarında dahi böyle söylenmektedir )

    haura: şurası

    haccak: güzel

    harar: örme sepet. genelde odun taşınır. şimdi tenekeden yapılanları da mevcut.

    hatırtı: gürültü

    herk: tarla sürme ya da kazmayla toprağı altüst etme

    hımbıl: uyuşuk

    heri: sinirlenme ünlemi! ( az sus heri )

    hortik: ayı yavrusu

    hoşgil: acayip zor olan bir kumar çeşidi. lise yıllarımda kahvede çaycılık yaparken izlerdim oynayanları hiçbir şey anlamazdım.

    hörelenmek: dayılanmak

    ırganmak: sallanıp durmak

    ışgan: yeni yeni büyüyen fındık dalı

    ilistir: süzgeç

    mendebur: huysuz, kötü, lanetli

    pörsümek: eskimek

    şennik: sebze ekilen küçük alan. küçük bahçe.

    yalavuz: yalnız

    ...

    af edersiniz " göt " kelimesi de çok amaçlı kullanılmaktadır:)

    " anahtarı kapının götünde bırakma! "

    " bahçenin götüne kadar yürüyemem " gibi.

    bazı yemekler:

    gabalak,
    galdirik,
    guru böce,
    dible,
    pezük turşusu,
    mendek,
    yağlaş,
    toga,
    hedik,
    taflan - kiraz kavurması ( efsanedir ).

    dipçe-i meşakkat: giresunspor'umuza bu sene süper lig'de başarılar dilerim:)
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap