6 entry daha
  • an itibariyle digiturkte izlediğim 3. sezonun bir bölümünden sonra gördüm ki bizdekiyle alakasızlığı sadece bizim dansçılardan 10 kat daha iyi dans eden dansçıların olması değilmiş. bir kere adamları eleştirdikleri zaman hiçbir dansçı bizimkiler gibi ukalalık yapmıyor, ama ben öyle değil böyle yaptım, bana verdikleri koreografi kötüydü, giydiğim mayo kıçıma kaçtı gibi bahanelere sığınmıyorlar. ki üstteki linklere bakarsanız bizimkilere taş çıkaran performanslarını göreceksiniz. ona rağmen bir alçakgönüllülük ve ondan da öte "ben daha ne biliyorum ki, sesimi kesip dinleyeyim, hatamı öğreneyim" gibi bir yaklaşım var. ama daha da önemlisi hiçbir jüri üyesi bizdeki gibi çingenelik yapmıyor, birbirinin lafını kesip, hayır sen hayvansın bence batucan şahane bir dansçı sen ne bilirsin falan demiyor. belki biri yerlere göklere sığdıramıyor ama öteki yerin dibine sokuyor, bu iki jüri üyesi birbirlerine sataşmıyor, kavga etmiyor, hatta sırası geçen bir daha konuşmuyor bile. bu sebeple izlemek de daha zevkli, çünkü gerçekten dans işinde olan yetenekli insanların mantıklı yorumlarını toplamda 5 dakika dinliyorsunuz ve yeni çift sahneye çıkıyor. bunun dışında yine izlediğim bu bölümde dansçılara hayattaki en büyük amaçlarının ne olduğu soruldu. rusyadan gelmiş olan dansçılardan biri 10 yıldır ailesini göremediğini söylemesine rağmen hiçbir organizasyon yapılmadı, taa rusyalardan kayınçosu, halası, amcası getirilmedi, salya sümük olunmadı. buna da hayran kaldım; ağlayın, üzülün de bu çocuğa oy verin diye gözümüze sokmamışlar; jüri ben sana sahip çıkıcam seni büyük adam yapıp ailene kavuşturucam edebiyatı da yapmadı. yine aynı rus dansçının dans partneri olan kız kalbinde bir sorun çıkıp gösteri sabahında hastanelik olduğu için dans edemedi. 15 dakikalık hastane görüntüleri de izlemedik. kısaca; "bu dansçımız hastalandı, yerine dans hocalarımızdan birinin asistanı erkek dansçıya eşlik edecek" dendi. yarışmadaki bu anti-cıvık yaklaşım takdire şayan.
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap