3 entry daha
  • cahil farkindalik kavramini nicedir dusunuyor, ne isim koysam, desem bilemiyordum. basligi acilana, az evvel sol framede gorene kadar, kafamdan gecenler sunlar idi: kuramsal hic bir temele oturmayan, iktisadi, sosyolojik, politik hic bir teorik temellendirmesi olmayan gozlemlerden yana yapilan cikarimlar, dogrusal iliskilerden yana kaniksanmis olan pratik ve dusunceleri cozumleyebilme yetenegine cahil farkindalik denebilir. "klise" tespiti, "klise"nin tekrar sikligindan, yiginlara mal olmuslugundan "yanlis"ligina aymak, bunun farkindaligindan bahsetmek kanimca enfes bir cahil farkindalik ornegi olabilir.

    sevgililer gunu ornegini dusunelim. sevgililer gununun "tuketici" uretimi surecinde olusturulmus oldugu, kapitalist surecte insa edilmisligi, muhendisliginin tuketicilik bilincine gore olusturuldugu cikarimi aslen farkindalik degil, ureteninden, elestirenine, pazarlama ve satis derslerinden, consumerism arastirmalarina kadar konu hakkinda az bucuk fikri olan herkesin bulustugu musterek, tarihsel bir bilgidir. bu bilginin tekrari da sevgililer gunu ve turevi gunlerin tekrar sikligi ile (her sene) paralellik gosterir. gosterir, cunku bu musterek bilgiye ragmen eylem ve pratikler devam etmekte, tuketim toplumu olmaklik sirtinda tasidigi butun yikim, zaaf ve cirkinligi ile surmektedir. burada ibraz "farkindalik" denen zihinsel bir akrobasinin, hokkabazligin sunumundan nemalanmak, farkindaligiyla akillari almak, yorumuyla yeni bir soluk getirmek olmaya-da-bilir. consumerism ve kapitalizm'i kliselestiren, yeni bir seyler soylenmesini mumkunsuz kilan somut, gercek, hissedilir tekrarina, dayatmasina, fasit daireligine karsi surduregelen eylemsizlige degil de onun tabiyetinde yapilan sozel, soyut, teorik, soylemden ibaret tespitin ve elestirinin zavalliligina, basmakalipligina takilmak, eski olan ve uzerimizde eskimis olan duzenin bilindik isleyisine dair yeni bir seyler soylenememesine icerlemek, tuketim toplumu bireyinin zihin haritasina dusmus olan "yeniye tapinma", "eskinin fonksiyonunu yitirmesi, modasinin gecmesi" pavlovluklarini zitarak saptamalar yapmak, kanimca kendi tanimi dahilinde, cahil farkindaliga guzel bir ornek olabilir.

    yeni paragrafi sundan actim: farkindalik ve farkindaliga vurgu da otonom bireyci perspektiften, new age mistik dunya okuyusuna kadar gerildigi aralik disinda kabul goren, standart bir kavram degildir. toplumcu bir perspektiften bakildiginda birey inisiyatifi ve hur iradesiyle yapilmis sorgulama ve kavrayisa vurgu yapan farkindalik temellendirmesi yerine kuramsal bir tabana oturan bir haberdar olmaktan bahsetmek daha dogru olacaktir. kuramsal tabani, formasyonu sisteme uyumlu diskur ve ideolojilerin disina cikmamis, ve dahasi onlar tarafindan sekillendirilmis, birisinin gozlem ve tecrubelerinin mevcut kuramsal taban ile degerlendirilmesi en akla yatkin, en beklenir olandir.

    ornek vereyim, vakti zamaninda yasadigim amerika'nin bati yakasindaki "sol goruslu" oldugu iddiasinda olan bir kisi tanidim. kendisi "farkindalik" (kendi, ve orijinal, deyimiyle awareness) kavramini west coast isi bir new-age penceresinde goruyor, butun maddi, somut varolusunun altindaki degerleri temize cekmisligin verdigi rahatlikla meseleyi uzay, zaman, mekan, birlik, teklik, enerji, sinerji, empati gibi kriterlere indirgiyordu. bu konularda alabildigine "acik goruslu" (baska bir buzz word de bu, ersatz bir open mindedness) iken bu konunun disindan her turlu kavram ve kurama alabildigine cahil, yabanci ve dogal oalrak da dusmandi. budadan, oneness'tan bahsederken ne zaman bahcesini budayan saati 3 dolara calisan kacak meksikalidan bahsetsem, yuzu asilir, kozmik bir meseleyi bayagilastirdigim, bu tip detaylari asan oneness'a aykiri davrandigimi vesaire soylerdi. tabi bu sure zarfinda kendisine, kendi oneness evrenine tabi olmayan ama iki gunde bir bokunu temizleyen, temizleyecek olan, temizledigi icin buda ve oneness geyigini yapmayi mumkun kilan meksikaliyi ornek gosterebiliyordum. bu da durumu klise kildigindan olacak tahammul edemedi, muhabbeti tek tarafli olarak sonlandirdi. buda basimiza geldi.

    kendisine bu kaypakligi, yalapsapligi, sebebiyle ilk zamanlar cok kizdiysam da, zamanla meseleden haberdar oldukca kizamaz oldum. zira mesele meksikaliyi fark edememek degil, meksikalidan haberdar olmamak idi. meksikaliyi elbette goruyor, cicekleri keserken evrenle butunlugunu, cimleri bicerken kozmik armoniyle uyumlu notalarini bilip mutebessim bir edayla onayliyor, egodan kurtulmus bliss di, connectedness di falan, takiliyordu (bkz: power of now). ama gordugunu isleyen, ayristiran, ayirdina varan teorik altyapisi farkindalik kategorizasyonunu hep mevcut konumuna uygun, isine gelen yone dogru tasnif ediyor, onun disindaki halleriyle goremiyordu. goremiyordu, cunku bilemiyordu. bilemiyordu cunku ne cevresinde, ne de "gormeye deger bildigi" konu basliklari icinde kendi kanaatlerini tehdit edeni goremiyordu.

    konumu itibariyla gecim ve finansman sorunlarini geride birakmis birisinin, birey perspektifinden birey icin kurtulus'u mujdeleyen ve dogal nihai hedef kilan kapitalist bir yapi icinde hem icinde, hem de disinda olmalara meyletmesi, "yeni seyler" istemesi, evrenle bir olabilmesi ve olurken de mevcut "varim"inin gazini kacirmayacak farkindaliklara savrulmasi gayet anlasilir bir sey (buna da farkindalik cahilligi desek, sanirim zizek tersyuz etme madalyasina aday gosterilebilirim.) anlayacagiiz, kapitalist dayatma dedik ya, kapitalist dayatma sadece tuketim aliskanliklarini ve ayinlerini degil, tuketim aliskanliklariyla uyumlu farkinda olma bicim ve yontemleri de sunarak, dahasi meseleyi insanligin ortak bilimsel birikiminden cikarip, sinirli bir desteden dagitilan kanaatlere yatkin bireysel cikarima hapsederek etkilesim ve idrak aliskanliklarini da yonlendiriyor. konumu itibariyle bunun kurbani olmus birisine de kizmak, onu cahil farkindalik ile suclamak sanirim en insafsiz ve en cahilce olani olurdu.

    bundandir ki cahil farkindalik muhipleri ve destekcilerine kizmayalim, farkindalik cahilligine, cahillige "bilici" kamuflaji olan farkindalik sahtekarligina giydirelim diyorum. geyigi cok yapildigindan klise olmussa da henuz kimse isleyen kapitalist bir duzeni devirmedi. ilk olur, kimse "daha evvel yapildi/ay yine mi topyekun devrim?" diyemez.

    yeni bir seyler soylemek kadar, yeni bir seyler de yapmak lazim.
49 entry daha
hesabın var mı? giriş yap