19 entry daha
  • bunun en baslarinda yul brynner ve steve mcqueen bir yerli cenazesini tasirlar, irkcilar cesedi mezarliga sokmak istemezler. filmin agir abisi yul once agir agir bakar sonra cok seri bicimde iki elemani ellerinden vurur. hah iste orada ilk vurulan, kameraya yakin olani incelemek farz. adamin suratinda rol geregi aci ifadesi yerine tamamen samimi bir "allah bu produksiyonun belasini versin, rolumuz ufak diye gomlegi evden getirttiler, bu kan boyasi nasil cikacak simdi, sikicem kelini de" bakisi var. hatta biraz da tiksinmis, boya yapiskan midir nedir. kamera da uzun uzun cekmis o plani, adam kadrajda, besbelli gozunun onunden kariyerini gecirip istifayi basmayi dusunuyor.

    neyse, seven samurai'ya kiyasla bunda bir yuppielik var, muzikten sanirim. boyle iyileri kotuleri yenmeye gidiyor muzigi gibi, upbeat, pozitif ruh haline sahip. halbuki filmin temasi daha melankolik. iyi karakterler iyi filan degiller, kimse de onlara kahraman muamelesi yapmiyor, koruduklari koyluler bile bir an once gitmelerini istiyorlar. genc cocugun sonunda koyluyle evlenmesi de bu tezati arttirmis. oysa koylulerin dunyasi ayri, kazanan en sonunda onlar ve sadece onlar, samuraylar icin mutlu son yok.
131 entry daha
hesabın var mı? giriş yap