46 entry daha
  • bu hastane için , "insanlara köpek kadar değerin verilmediği yer" yazacaktım tanım olarak.. ama sonra,geçen gün yabancı bir kanalda tanıtımını izlediğim bir hayvan barınağını hatırladım ve vazgeçtim böyle yazmaktan..

    bahsettiğim amerika'daki bu barınakta , her boy köpeğin kafesi ayrı.. hayvanların dosyaları detaylı biçimde tutuluyor.. köpeklerin resimleri de çekilip bu dosyaların kapaklarına konuluyor ki karışıklık olmasın.. şahane besleniyor , kliniğin geniş bahçesinde koşup oynuyorlar.. kaza geçirmiş,yaralı ya da hasta olan köpekler en az iki doktorun incelemesinden geçiyorlar. gerekirse ameliyat oluyor , kendilerine özel ayrılan kabinlerde istirahat ediyorlar..felçli köpekler ise , altlarına bağlanan bezler ve hareket etmelerini sağlayan bir tür tekerlekli araç ile özenle bakılıyorlar..

    işte birkaç gün önce bu barınağı izlemiş "bizim ülkemizde böyle hayvan barınağı ne gezer , insanlara bile bu kadar değer verilmiyor" diye düşünmüştüm...
    son 24 saat içinde , bu hastanenin koridorlarını arşınladığım saatler sonrasında gördüm ki az bile demişim ben..

    bu hastaneye ilk gidişim değildi esasen...neye benzediğini ve nasıl işlediğini üç aşağı beş yukarı biliyordum.. ama ellerim titreye titreye şu yazdıklarımı yazmama sebep olan şey, son 24 saatte gördüklerimdir..artık belki de son günlerini geçiren yatalak babamı oradan oraya sürükleyip bir çare aradığım bir günümde , daha kötü daha nahoş ne yaşayabilirdim , dünyanın hangi köşesinde bundan daha kötü muamele görebilirdim bilemiyorum..bu hastanenin tüm ekibi sözleşmiş olsa, "bu insanlara sümük kadar değerleri olmadığını , bir hiç olduklarını , ülkelerinin onları zerre kadar önemsemediğini kanıtlayacağız" diye and içmiş olsalar...ancak bu kadar rezalet bir gün geçirebilirdim.

    insanın söyleyecek çok şeyi olduğunda toparlaması çok güç oluyor gerçekten...koca hastane bünyesinde,babamı oturtacak bir tekerlekli sandalye bulunamadığından mı bahsedeyim,felçli adamı o servisten bu servise zar zor sürükleyişimi mi; sadece hastaneyi değil , hastanenin bulunduğu semtle beraber tüm şehri ve yakınlarındaki küçük dağları da kendisinin yarattığını düşünen doktorlar tarafından durduk yere envai çeşit azar işittiğimi mi ; tüm hastanenin "bu insanlar nasılsa buraya mahkum,paraları olsa zaten özele giderlerdi , ne yaparsak yapalım dönüp dolaşıp gene eşşek gibi buraya gelecekler " mantığıyla çalışıyor oluşunu mu , veznedeki görevlisinden tutun hasta bakıcısına, hemşiresinden tutun doktoruna, tüm personelin, hastaların işini zorlaştırmak için fikir birliği yapmış gibi davrandıklarından mı... hastane demeye dilimin varmadığı bir yer burası..

    felçli babamın bu hastanede, amerika'daki felçli bir terrier kadar kıymetinin olmadığını tüm gün gözüme gözüme sokan ve insanı bu ülkede yaşıyor olmaktan ötürü utandıran bir yer..

    14 ay sonraya doppler randevusu alan , tahlil için verdiği kan örneği nasıl oluyorsa laboratuarda kaybolan ,en kibar sesiyle "doktor bey bir şey sorabilir miyim" dediği için oğlu yaşındaki adamdan orta yerde azar işitip ağlayan , "git bunu bilmemnereye ver" diye eline tutuşturulan kan örneğini nereye bırakacağını bilemeyen ve oradan oraya koşturup başını vuracak taş arayan ve her danıştığı görevliden ayrı posta yiyen , havasız pis döküntü koridorlarında dinçliğini,dirayetini,umudunu yitiren , "bugün git yarın gel" ve "bana ne yani" cümlelerini bir gün içinde envai kez işiten insanlarla dolup taşan ve bu insanların gidecek başka yerleri olmadığından yaşadıkları tüm olumsuzlukları sineye çekmek zorunda kaldığı , duyduğunu duymazdan gördüğünü görmezden geldiği bir yer...

    içimin taa içi acıyarak farkediyorum ki , yalnız ve güzel ülkemizde hastalanmak bile parayla... kıymet görmek , insanca muamele görmek , insanca bakılmak parayla...
    kimse doktorlar çok güleç olsun , veznedarlar stand up yapsın , hasta bakıcılar koridorlara çiçekler yağdırsın demiyor... özel bir hastanedeki doktorların,çalışanların koşullarından çok çok daha ağır koşullarda çalışıyor , çok daha fazla insanla muhattap oluyorlar.. ama bunun böyle olması insanlara pislik gibi davranılmasını haklı çıkartmaz ki.. suratsızlığa aksiliğe bile bir yere kadar müsamaha gösterebiliyor insanlar, ama terbiyesizlik sınırında muamele görmek , itilip kakılmak , azarlanmak , abuk subuk şeylere maruz kalmak kimsenin kaldırabileceği bir şey değil..hele ki insanın hasta olduğu ya da hasta yakını olduğu ve gerek maddi gerek manevi olarak son derece hassas ,kırılgan ve yorgun olduğu bir döneminde...

    bu hastanedeki her türlü kötü işleyişi , envai çeşit insanın densizliğini bir yere kadar anlayabilirim ama bünyesinde bu kadar aksi , hastalarına bu kadar kötü davranan , şifa bulmak için kapısına gelen , kendisinden medet uman insanlara çöp muamalesi yapan doktorları barındırması kabul edilebilir bir şey değil..bünyesinde çok başarılı, çok saygıdeğer doktorları barındırdığı da kesindir ama , şahit olunanlar insanda genelleme yapma ve hastanenin yakınına bile bir daha uğramama arzusu doğuruyor..

    velhasıl , daha önce defalarca yazılmış ama yinelememek elde değil..

    "allah kimseyi buraya düşürmesin" cümlesindeki "burası" , istanbul/çapa tıp fakültesi'dir...
170 entry daha
hesabın var mı? giriş yap