76 entry daha
  • kelime oyunlarını seven matematikçi bir yazarın eseri olarak türkçe çevirilerinde anlam kaybı olsa da ingiliz diline has kelime oyunları ve ahenk, kitabın çoğunluğuna serpiştirilmiş halde de değil. hatta çok az yerde karşılaşılıyor denebilir. bu yüzden türkçe çevirilerinden okunduğu takdirde kaybolan anlam pek de fazla değil. bunun dışında eser zaten herhangi bir rüyanın* abukluğundan mürekkep olduğu için ortaya çıkan anlamsızlığın da bu yüzden gayet anlamlı olduğu söylenebilir. ağlarken yere düşen göz yaşlarından göl meydana gelmesi ve gölün, etraftaki canlılarla birlikte alice'i sürükleyip götürmesi, buradan kurtulan hayvanların kuruyabilmek için çözüm ararken görüşlerini sunmaları ve bu sırada farenin durup dururken william the conqueror'dan bahsetmeye başlaması ve dinleyenleri kızdırması, "söylediklerinden sen de bir şey anlamıyorsun" denilerek bu sefer de kurumak için önerilen şeyin yarış yapmak oluşu ve herkesin gık demeden katılması gibi unsurlar, rüyaların doğal niteliği olan basit bir noktadan bambaşka bir yere atlamanın güzel örnekleridirler. alice kimlik krizlerine girer; tavşan deliğinden düşen kişi ile kendisinin aynı insan olup olmadığını tartışır, alice'in bildiği bazı şeyleri (çarpım tablosu, öğrendiği şiirler vs.) hatırlamaya çalışır ama bunları deforme olmuş bir şekilde anımsar, aslında kendisinin mabel gibi diğer arkadaşlarından birisi de olabileceğini düşünür ve bu çıkarımı sorgular. gerçek bir rüyanın doğallığını da tam anlamıyla taşıdığı için tüm metnin, ayık bir kafayla yazıldığını söyleyebilmek zor. ama 60'ların lsd çılgınlığıyla ve abd'deki pedofili vakalarının sıklığıyla lewis carroll'a* ve eserine bakışın çoğu zaman anakronizm hatasına düşerek yapıldığı kanısındayım. fotoğrafçılıkla uğraşan biri olarak sadece yarı-çıplak küçük çocuk fotoğrafları çekmiş değil carroll, yeryüzü şekillerine varıncaya kadar kendisinin fotoğraf envanteri gayet geniş. kaldı ki victoria devrinde çıplak çocuk resimlerinin varlığı, noel tebrik kartlarında bile görülen ve garip karşılanmayan bir durum. ayrıca iddialar herhangi bir somut veriyle de desteklenmiyor, eserlerden çıkarılan yorumlarla bu sonuca varılıyor. geçmişteki metinlere freudian yorumların yapılması olağan ama carroll'un bilinçaltının dışına çıkan bir vaka isnadı yapmak, "allah allah kontesi kim sikti" kalıbımızı burada da kullanmak zor. bunun yanında carroll'un matematikçi kimliği de günümüz bilim anlayışından çok new age taifesinin heveslerini yansıyan türden; carroll ağabeyimiz telekinezi ve medyumluğa bile kafayı takmış birisi ve yine victoria cağı için bunlar da şaşırtıcı hevesler sayılmaz. buradaki meselenin asıl güzelliği, "kendine iş çıkarma sanatı" olarak da tanımlayabileceğimiz kapitalizmin pragmatik bünyesinde, theodor adorno'nun eleştirdiği kapitalizmin sohbetlerde dahi her zaman amaç ve çıkar arama çabasında oluşundan uzak bir eserin de yazılmış olması, negzel.
64 entry daha
hesabın var mı? giriş yap