4 entry daha
  • ilginç olan şu: 1800 lerin sonuyla 1900 lerin başında nedense entelektüel çevrelerde bir "atlantis", "mu adası" aşkının depreştiği görülüyor; daha evvel ekşi semasında bu konuya değinmiştim amerikan kongresinin üyelerinden ignatius loyola donnelly'nin (1831-1901) atlantis the antediluvian world ( http://www.sacred-texts.com/atl/ataw/index.htm veya http://www.scribd.com/…antis-the-antediluvian-world ) adında bir eseri var, the lost continent of mu'nun tezleriyle fazlasıyla paralellik içeriyor (kitabı okumayacaksanız, en azından gidin ilgili başlıktan tezlerin özetine bakın). mustafa kemal'in mu adası'na ilgisini de düşünürseniz, ne demek istediğimi anlarsınız. nasıl bir dönem "troyalılar türktür", "troyalılar iskandinavdır" veya "etrüskler türktür" gibi önermeler revaçtaysa; bir dönem de 17.yy. dindışı batı medeniyetinin karakteristiğinin ve 18. yy. aydınlanmasının, 19. yy. sanayi hamlelerinin, teknolojisinin aşırı profan niteliğinin insanları bilinmeyene ittiği ve buna uygun olarak var olmayan bir adanın izini sürmeye -a) platon kaynağından beslenerek b) tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarındaki tufan hikayesinden esinlenerek- merak saldığı düşünülebilir; zaten belli bir süre sonra iki büyük savaş görmüşlüğün de etkisiyle tümden var oluşunu sorgulamaya başlayan insanın existentialism'e meyledişi hiç de şaşırtıcı değildir.

    yoksa daha sonra türdeşinin aya ilk ayak basışını kayıp kıtayı bulmuşçasına büyük bir sevinçle televizyon veya radyo karşısında karşılamasının bir manası olmazdı değil mi? çok pis bağladim konuyu.
hesabın var mı? giriş yap