• hayatım boyunca pianosuz quartetlara hayran oldum. onları keyifle dinledim, onlarla uzanıp yalnız günlerimde onlarla uyanmanın farklılığını hissettim. işte bu albüm de tipik bir "piyanosuz dörtlü" albümü. üstelik tarihteki en iyi kontrbassçılardan ron carter'ın celloya geçmesi bambaşka olmuş.

    caz tarihinin acı gerçeklerinden biridir: eric dolphy affetmez.
    gözünüzün yaşına bakmadan en bilindik notalardan birdenbire ejderha yaratır, cazı özgür kılar; diğer yandan dinlendirir, huzur verir biraz. öte yandan olağanüstü tekniğiyle notaları eğip bükerek kalbinize hükmedebilir, peşpeşe çalınması inanılmaz zor olan kontralto klarinet ve yan-flüt arasında saniyelere varan geçiş yapabilir, hatta kimi zaman "alto saksofon mu yoksa bas klarinet mi çalıyor bu adam?" sorusunu sordurur, sözün özü için: (bkz: #15245404)

    albüm için söylenecek çok söz yok, out there gibi standartlaşamayacak kadar güzel/komplike bir parçayla başlıyor. charles mingus etkisini hissetmemek mümkün değil. yine de the baron'daki bas klarinete tutunurken, eclipse'te ron carter'ın yayıyla karşı karşıya kalıyoruz. yan-flütün ön planda olduğu 17 west ve sketch of melba ise geride kalan güzide eserlerden.

    lütfen bir gecenizi bu albüme ayırınız. feathers ile uyanınca birden bire soluk soluğa kalıyorsunuz.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap