288 entry daha
  • fransız albert camus'un yabancı isimli kitabı..

    bir olayı anlamayıp, yabancı kaldığımızda, “kusura bakmayın ben konuya fransız kaldım”diyoruz ya, işte yazarın fransız olmasından sebep..

    bu bilgiyi ne ilber hoca verir ne tarihin arka odasındaki murat bardakçı.. pelin verebilir itirazım yok.. azıcık kıymet bilin olum..

    bu bilgiye itirazı olan da yazsın.. yalansa yalan, diyin.. otisabi'den, immanuel tolstoyevski'ye kadar tüm sözlük fenomenleriyle ve bilgi içerikli yazan yazarlarla tartışmaya açığım..

    yıllarca kuru bilgi verdiniz insanlara.. oysa hiç aklınıza gelmedi ki, bilgi isteyene verilir.. bilgiye ihtiyaç duyan, ona emek verir ve bir şekilde ulaşır.. istemeyene bilgiler vererek, sadece kendinizi tatmin ediyordunuz..

    zamanında da yazmıştım, o yüzden, paket hayatlar yaşadınız, anlam arayışı yüzünden nepal'e çıktınız, fularsız entellik gibi podcastlere sığındınız.. çünkü amaç bilgi vermek değildi, tatmin olmaktı.. bu da tatmin etmedi di mi..

    eğer çıkıp böyle komik bilgiler verseydiniz, biz anlardık ki, bu adamlar bi şeyler biliyo ve anlatmak istiyor.. o zaman size sorardık, bize o kitabın asıl mevzusunu söyle, neyini beğendini anlat, en sevdiğin alıntı ne derdik.. bilginizi değil sizi tanımaya çalışırdık..

    siz de yalnız olmadığınızı anlar, sizi birilerinin gördüğünü bilir, tatmin olurdunuz..

    istemeyenlerin o kuru bilgilere emeksizce ulaşmasını sağladığınız sürece, kaosunuz devam edecek..

    bilgi vermeyin demiyorum.. bilgiyi ulu orta saçmak hoş değil.. üstü örtülü bir şekilde sahip olduğunuzu hissettirseydiniz de, buna sadece merakı olanlar size yazıp, asıl bilgiye ulaşsaydı.. o zaman belki bilginin de emeğin de kıymeti daha iyi bilinirdi, her şey bu kadar anlamsızlaşmazdı..

    işte oğuz atay gibi yazarlar bilgi vermezdi aslında.. bilginin mizahını yapardı.. isterdi ki, o mizahın altındaki adamı tanıyalım ve gerçek fikirlerini, bilgileri soralım..

    tutunamayanlar'da selim ışık diyor ya; ben sizi görmeye gelirdim turgut, siz ise mobilyaları gösterirdiniz.. mobilyadan kastı bilgi..

    işte tıpkı bu durum gibi, mobilya yerine bilgilerini gösteriyor insanlar.. oysa biz sadece insanları tanımak istemiştik.. bilgilerini değil.. o işin süsü..

    bilgilerinizden arınıp, kendinizi açmaya başladığınızda tekrar konuşalım.. şems'ten siddartha'ya kadar, bilgelikten, psikoloji terapilerine kadar hep bu konu işleniyor aslında..

    çıplak olmaktan utanmayın.. ki zaten merak etmeyin, bizim sizi soyasımız varsa, psikolojik olarak zaten çırılçıplak hissedersiniz.. bedenen de kendiniz soyunursunuz.. insan çıplak doğdu, çıplak ölüyor.. bu kadar psikolojik örtüler serpiştirmenize, kendinizi gizlemenize gerek yok sayın insanlar..

    tuğçe anısına yazıldı..
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap